Frankfurt Okulu’nu bilir misiniz?

Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Walter Benjamin, Herbert Marcuse, Jürgen Habermas başlıca kurucu ve üyelerinden... Kapitalizme ve yabancılaşmaya karşı eleştiriler tutum getiren, Marksizme yeni bir yol haritası çizen isimlerden Adorno’nun şu tespiti önemli:

“... Yanlış hayat doğru yaşanmaz... Bir görüş bir kez dile getirildikten sonra, ne kadar saçma, raslansal ya da yanlış olursa olsun, sırf söylenmiş olduğu için onu söyleyenin mülkü olarak kendi sahibini boyunduruk altına almakta ve artık ondan kurtulma olasılığı da ortadan kalkmaktadır. Sözcükler, sayılar, tarihler bir kez ağızdan çıktıktan sonra bağımsız güç kazanmaktadır.”

Dün... Adorno’nun tespitleriyle uyumlu açıklamalar geldi. Kimden mi? Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati dedi ki: “Biz Ortodoks politikaları bir tarafa koyduk. Artık heterodoks politikalar var. Ama bunu yaparken de eklektik olmayı, ülkenin gerçeklerine, iç dinamiklerine uygun bir şekilde maliye ve para politikalarını da birlikte yürüterek, bütçe disiplininden taviz vermemek koşuluyla yolumuza devam edeceğiz.”

İşin özeti, “Ortodoks ekonomi” politikalarında daha serbest ve girişimciyi teşvik öne çıkarken, Heterodoks politikada daha yönlendirmeci devlet politikaları tercih edilir. Fiyat ve ücretlerin geçici bir süre için sabit tutulup dondurulması, artışın kontrol edilmesini içeren ve enflasyonu bir anda düşürmeyi amaçlayan model! Peki... Ankara’da, ekonomi çevrelerinde Bakan Nebati’nin bu ‘yeni’ söylemi nasıl değerlendirildi?

Ne yapacaklarının altı dolu mu?


Tespitler ve değerlendirmeler şöyle:

... Bakan Nebati bu kavramları kullanırken para politikası üzerinden yürüyor. Diyor ki: ‘Bilinen Ortodoks çizgide yürümüyorum. Farklı bir yol içindeyim.’ Ortodoks politika ne söylüyor? Örneğin... Enflasyon artarsa para politikası ne yapar? Faizi artırır ve enflasyonu aşağıya çeker! Artan enflasyona karşı uygulanacak reçete, faizleri artırmaktır. Ekonomi yönetimi de ‘Hayır bunu uygulamayacağım. Enflasyonu düşürmek için dövizle ilgili tedbirler alacağım’ değerlendirmesi yapıyor.  Bu da ‘Heterodoks’ bir anlayışla olacak. Bakış açıları şu: ‘Enflasyonu artıran ne? Döviz kurlarının yukarıya gitmesi. Bunu kontrol edersem enflasyonu da kontrol ederim. İnsanlar dövize gitmezse maliyetler artmaz o zaman da enflasyon düşer.’

Ancak...

... Fiyat kontrollerinden bahsetmiyor! Enflasyonun maliyet kaynaklı olduğu tespiti üzerinden yola çıktıkları için de ‘Ortodoks’ reçeteyle müdahale edilemeyeceğini savunuyorlar. ‘Ben maliyetleri kontrol edeceğim’ diyor Bakan Nebati ve çevresi. Örneğin... Enerji maliyetlerini kontrol edecekler ama nasıl edeceklerini söylemiyor. Emtia (mal) maliyetlerinin artışını da kontrol edeceklerini anlatıyor  ama bunu nasıl yapacağını da söylemiyor. Ne yapacaklarının altı dolu değil!

Heterodoks anlayış neden olmaz?


Peki Ortodoks-Heterodoks tartışmasında Bakan Nebati’nin ‘yeni çizgisi’ tutar mı? Ekonomi kulislerini takip eden önemli bürokratların tespitlerini aktaralım:

... Heterodoks politika neden olmaz? Çünkü... Ekonomi yönetiminin iddiası neydi? Merkez Bankası faizlerini indirdiği zaman normalde mevduat, kredi faizleri de inecekti. Devletin borçlanması da azalacaktı! Olan ne? Ağustos ayında politika faizi yüzde 19 iken kredi faizi 20-21 civarındaydı. Bankaların mevduat faizi de 18-19 arasındaydı. Devletin borçlanma faizi 14-15 civarındaydı. Ağustos ayında enflasyon yüzde 14’tü, faiz düştü enflasyon yüzde 36 oldu. Faizleri beş puan düşürdüğünüzde enflasyon da düşecekti ama olmadı. Tam tersi! Ve... Politika faizi yüzde 14 peki mevduat faizleri neden yüzde 16 seviyelerinde ya da kredi maliyetleri neden yüzde 20’lere kadar çıkıyor? Teoriyle pratik tutmadı! Bu yüzden ‘Heterodoks’ anlayış da tutmaz!..

O zaman yazıyı Adorno’nun sözünün altını çizerek bitirelim: “Yanlış hayat doğru yaşanmaz...” Çünkü... İktidar ekonomi-politik konusunda ‘seçime yönelik’ politikalarla yürüyor! Göz boyayan ama altı dolu olmayan sloganlarla da aslında kaybediyor!