YARGITAY, “CİHAT YAYCI’YLA İLGİLİ KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLDİ... ÇÜNKÜ DELİL YOK” DEDİ


Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine verilen Tümamiral Cihat Yaycı 18 Mayıs 2020’de istifa etti. İstifayı aynı gün ilk duyuran SÖZCÜ oldu. Yaycı, istifa dilekçesinde “Bilasebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir” dedi. O dönem Yaycı’yı istifaya götüren sürecin en önemli dinamiği bir “ihale”ydi. İddiaya göre, Cihat Yaycı’nın savcılığa sevk edildiği dosyanın konusu güdüm telinin muayenesi...

2019 yılında ihaleyi almış ve parası ödenmiş (800 bin lira) firma muayene sürecinden şikayetçi oluyor ve kendisine zorluk çıkartıldığını söylüyor. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Teftiş Kurulu soruşturma açıyor. Yine iddiaya göre, ihale Deniz Kuvvetleri Komutanı onayıyla yapılmış olmasına rağmen Yaycı soruşturmaya dahil ediliyor. Yaycı “ihaleye fesat karıştırmaktan” savcılığa MSB onayı ile sevk ediliyor. Bu dosya üzerinden Cihat Yaycı’nın görev yerinin değiştirildiği ve istifa ettiği öne sürüldü.

İstifanın ardından iki yıl sonra...

18 Şubat’ta yine SÖZCÜ’de bu köşede okudunuz. Yaycı, şubat ayının ilk haftasında Milli Savunma Bakanlığı’nın talimatı üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Askeri Suçlar Soruşturma Bürosu’na yedi sayfalık bir ifade gönderdi.

Çünkü...

Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca düzenlenen 10 Nisan 2020 tarihli ve 2019/22 sayılı inceleme raporunda Yaycı’yla ilgili “ihaleye fesat” kapsamında çalışma yapılmış. (MSB tarafından yaklaşık 1400 sayfalık bir dosyadan bahsediyorum)  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da yetkisizlik kararıyla dosyayı Yargıtay’a göndermiş. Yargıtay Başsavcılığı da soruşturmanın eksik yapıldığı ve Yaycı’nın ifadesinin olmadığını gerekçe göstererek, ifade alınmasını, eksikliğin giderilip soruşturma izninin ona göre verilmesini ve verilirse kendisine gönderilmesini istemiş.


Yargıtay: Yeterli delil yok


Peki... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 22 Temmuz 2022’de ne karar aldı?

Okuyalım:

“... Şüpheli Cihat Yaycı’nın ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırdığına... Görevi kötüye kullandığına dair hakkında kamu davası açılması için yeterli delil elde edilemediği anlaşıldığından... Kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi...”

Dün...

Cihat Yaycı’yı aradım ve kararla ilgili ne düşündüğünü sordum. Yaycı hem kızgın hem de mutluydu:

“ ... İşte Allah büyük ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hakkımda yürütülen soruşturmaya yönelik hukukçuların ‘akademik bir ders niteliğinde’ şeklinde tanımladığı ve takdir ettiği bir karar ile hakkımda kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir.

“... Peki benim 40 yıllık üniformamı kim verecek?

“... Başarılarla dolu mesleki kariyerimin bedelini kim ödeyecek?

“... Haysiyet ve onurumu kim tazmin edecek?

“... İçim yanıyor, kavruluyor, hakkımı helal etmiyorum ve Allah’a havale ediyorum. Ama bu müfteriler durmayacak ve yeni komplo, kumpas ve iftira kampanyaları yapacaklardır.”

MSB bir açıklama yapacak mı?


Cihat Yaycı’nın istifa sürecini ve sonrasını da yakından takip eden bir gazeteciyim. Yaycı, Milli Savunma Bakanlığı’nın görevden aldığı gün ve istifasının ardından her platformda “Onur mücadelesi yapıyorum” dedi.

“İhaleye fesat” iddiasıyla ilgili de sürecin ilk gününden bu yana şu cümleleri kurdu:

■ Benim ne ihale, ne muayene ne de kabul sürecine bir baskımın olmadığı, aksine baskı yapılmaması için emirler verdiğim ve sadece bana iletilen ve raporlanan şikâyetlerin ve eksikliklerin araştırılmasını ve doğru ise giderilmesini istediğim...

■ Hiçbir şekilde başta, 5202 Sayılı Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu ile 5201 Sayılı Kanun gereğince ihale, muayene ve kabul zincirinde yer almadığım ve kimseye baskı ya da telkinde bulunmadığım...

■ Şikayetçi ve şikayet edilen firmaları ve sahiplerini de tanımadığım...

■ Tek amacımın yerli ve milli malzemelerin ihtiyaç ve isteklere uygun üretimini desteklemek olduğu...

■ Dolayısıyla kimseyi kollayıp, korumadığım...

■ Hiç kimseden bir menfaat temin etmediğim...

■ Asıl tüm bu süreçlere dahil olup, komisyon üyelerine baskı kuranların başkaları olduğu...

■ Bana yöneltilmeye çalışılan iddiaların hepsinin tümü ile mesnet ve delilden yoksun olduğu ve şikayetçi firmanın soyut ve mesnetsiz iddialarının doğruymuş gibi neredeyse harfiyen aynı olacak şekilde MSB Teftiş Kurulu kanaati olarak yazıldığı...

■ Şikayete konu süreçte görev alan personelin ifadelerini alan MSB Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın asıl gereken konular ve kişilere karşı soruşturma yürütmeyip, tarafıma karşı akıl almaz şekilde mesnetsiz olan iddiaları doğruymuş gibi soruşturma konusu etmesinin üzücü ve düşündürücü olduğu açıkça görülmektedir.

SONUÇ: Cihat Yaycı, “Esasen hakkımda tanzim edilen soruşturma dosyası incelendiğinde asıl suçlular, baskı yapanlar, telkinde bulunanlar ve firmalarla ilişkileri bulunanların başkaları olduğu açıkça görülmektedir” iddiasında bulundu.

SORU ŞU: Bu kararın ardından Milli Savunma Bakanlığı’nın bir açıklaması olacak mı? Cihat Yaycı’ya iade-i itibar verilecek mi? Fetullah başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele eden bakanlık gerçek sorumluları ortaya çıkaracak mı?