Ne güzel anlatmış Aşık Veysel:

“Karnın yardım kazmayınan belinen/ Yüzün yırttım tırnağınan elinen/ Yine beni karşıladı gülinen”

Hayatın kaynağıdır Toprak Ana...

En başından bu deme neslimizi getirmiştir Toprak Ana.

“Bir musibet bin nasihatten iyidir” derler ya...

Korona musibeti de bize Toprak Ana’nın nasıl vazgeçilmez olduğunu, toprak olmadan, sürdürülebilir tarım olmadan hayatın da sürdürülemeyeceğini gösterdi.

İstediğiniz kadar yatlarınız, katlarınız, apartmanlarınız, çil çil dolarlarınız olsun. Toprak Ana bir dirhem buğdayı esirgerse, sahip olduklarınızın hiçbirini yiyemiyorsunuz.

Son zamanlarda her yerde bunu söylüyorum ve yöneticilerin bu gerçeğin farkına varmasını diliyorum.

Hepsi varıyor mudur emin değilim. Hele hele her şeyi “beton ve rant ekonomisi” üzerine kuran AK Parti iktidarının bunu anlamasını hiç beklemiyorum.

Yine de umudumu kaybetmiyorum ve bazı gelişmeler bu umudumu canlı tutuyor.

★★★

Geçen Cuma günü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2-11 Eylül tarihleri arasında İzmir’de düzenleyecekleri Terra Madre Anadolu Fuarı’nı tanıttı. Tanıtımın İzmir’de bugüne dek bulunmuş en eski yerleşim yeri olan ve 8500 yıl önce bölgede tarımla uğraşıldığını net bir şekilde gösteren Yeşilova Höyüğü’nde yapılması gerçekten anlamlıydı.

“Terra Madre” İtalyancada Toprak Ana demek.

Terra Madre Anadolu Fuarı’nın ne olduğunu, neler yapılacağını anlamak için bütün kaynakları taradım. Ancak Başkan Soyer’in çağrı metninden daha iyi anlatamayacağımı fark ettim. Toprağa ilk tohumu atar gibi “kurda, kuşa, aşa...” diye başlayan o çağrıyı köşeme aynen taşımanın en doğrusu olacağına karar verdim:

“Kurda, kuşa, aşa...

Anadolu kadınının tohum serperken söylediği bu kısa cümle, belki de sürdürülebilirliğin en eski tanımlarından biridir.

Doğadaki diğer varlıklar ve birbirimizle kurmamız gereken ilişkinin aritmetiğini ortaya koyar.

Bir rızkımıza, iki dünyaya.

Kadim Anadolu kültürüne göre yeryüzündeki yaşamı daim kılmanın yegâne formülü budur.

Kurda, kuşa, aşa ifadesi, birey olma duygusunu kutsayarak ilerleyen kapitalizme karşı binlerce yıl öncesinden günümüze uzanan bir meydan okumadır.

İstedik ki, Terra Madre Anadolu başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan herkes için bir meydan olsun.

Buluşmamızda, insanın gözü dönmüş zenginlik arzusunu bereket ile sınayacağız.

Bunu, 8500 yaşındaki İzmir şehrinin orta yerinde, Kültürpark’ta bir sofra kurarak gerçekleştireceğiz.

Soframıza tek sözcüklük bir isim vermek istersek, herhalde bu “uyum” olurdu.

Bu uyumu dört başlıkla tarif ediyoruz. Birbirimizle, doğamızla, geçmişimizle ve gelecekle uyum.

Terra Madre Anadolu, insanın yaşamla uyumunu çoğaltmak için atılmış bir adım, Akdeniz’den dünyaya yayılan bir döngüsel kültür hareketidir.

Hareketimiz, lezzete dair yeni bir tarif üretmenin ve böylelikle daha iyi, temiz ve adil bir dünyada yaşamanın bir çabası.

Lezzet, damak tadından daha büyüktür. Tarladan sofraya gıdanın üretimini mümkün kılan tüm insanların ve diğer canlıların beraberce alması gereken bir hazdır.

Terra Madre Anadolu’ya göre, içindeki kuşları zehirleyen bir buğday tarlasından lezzetli bir ekmek pişirmek mümkün değildir.

Biz, lezzeti mayalayan dağlara, rüzgâra, tohuma ve suya, tıpkı yemeği pişiren el mayası gibi saygı duyuyoruz. Lezzet tılsımını mutfak, şef ve tarif üçgeninin sınırlarının dışına çıkararak, ait olduğu yerle, doğayla buluşturuyoruz.

İki komşudan biri açken, diğerinin tok yattığı bir yerde lezzetten söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle refahı büyütmeyi ve yoksullukla mücadeleyi kendimize dert ediyoruz. Tüm insanların ve diğer canlıların gıda hakkını savunuyoruz.

Terra Madre Anadolu’ya göre sofra, bir tüketim alanı değil, paylaşım meydanıdır. Bu sofra, gücünü arttıkça eksilten zenginlik yerine, paylaştıkça çoğalan bereketten alır.

Eylül 2022’de, yaşamı daim kılmak için İzmir’in çok sesli, çok renkli ve çok nefesli bereket sofrasında buluşacağız.

Söyleyecek sözü, uzatacak eli ve paylaşacak aşı olan herkesi Terra Madre Anadolu imecesine davet ediyoruz.

Yeter ki artsın eksilmesin. Taşsın dökülmesin.

Yaşam, daima!”

★★★

Fabrika, yol, köprü, tünel, konut, otel, deniz-kum-güneş elbette bir ülkenin ekonomisi için çok önemlidir. Ancak Toprak Ana, sürdürülebilir tarım yaşamın devamlılığı için vazgeçilmezdir.

Toprak Ana’yı tohumla, suyla buluşturalım.

Biz bir adım atalım, O bizi tepesinde gezdirecektir.

Biz bir tohum atalım o bize bostan verecektir.

Beyhude dolanmamıza, boş yere yorulmamıza, dost dost diye nice güzellere bağlanmamıza gerek yoktur.

En sadık, en vefalı yârimiz Toprak Ana’dır!