Başka milletler pahalılığın sebebi olarak neye inanıyor bilmiyorum. Ama “güzel ve yalnız ülkemin” halkı, pahalılığı büyük çapta aracıların yarattığına inanıyor. Pahalılığı aracıların yarattığına inanmak, kadınlar kısa kollu elbise giydiği için deprem olduğuna inanmakla eşdeğer bir zırvadır. Bu ifademle, dini bütün vatandaşlarımı üzdüysem affımı rica ederim. Pahalılığı aracıların yarattığına iman etmiş okurlarımı üzdüğümü sanmıyorum. Olsa olsa, kızdırmışımdır. Ben, pahalılık yaratan aracı diye bir nebat yoktur diye, bir değil bin yazı yazsam, “aracılar pahalılık yaratıyor” efsanesine inanmış insanların itikadını sarsamam. Çünkü; yazılı, sözlü, görüntülü medyamız, her gün ve günde 10 vakit “ürününü ucuza satmaya mecbur kalan üretici, emeğinin karşılığını alamazken, tüketici de meyve ve sebzeyi çok pahalıya satın alıyor” diyor. Ardından demek ki pahalılığı aracılar yaratıyor hükmüne varıyor. Ben bu kabil haber yapan gazetecilere sesleniyorum. Üretici ve tüketicilerle röportaj yapmayı bir süreliğine bırakın. Şu pahalılık yaratan, halk düşmanı aracıları bulun ve onları konuşturun.  Kimdir bunlar? Hallerdeki kabzımallar (komisyoncu) mı, üreticilerden mal toplayan küçük toptancılar mı, bahçe kapatan büyük tüccar mı, nakliyeciler mi, yoksa zincir marketlerin satın alma müdürleri mi? Bunları teşhir edin ki; utansınlar!

ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE ARACISIZ SATIŞ

Rahmetli Bülent Ecevit de ta yetmişli yıllarda “Antalya’da tarlada kilosu 25 kuruşa satılan domatesin, Ankara’da manavda 2 liraya satılmasına” akıl erdirememişti. Bunun üzerine “üreticiden, tüketiciye aracısız satış” diye bir proje geliştirmişti. Pek tabii, iktisadın mantığına aykırı bu proje başarılı olamamış  ve belli bir miktar kamu parası çarçur edildikten sonra terk edilmişti. Aracılık diye isimlendirilen iktisadi faaliyetin doğru adı “ticaret” tir. Ticaret, “satma riski yüklenerek, mal almaktır.” Ticaret “mekân, miktar ve zaman” boyutlarında katma değer yaratır. Tarlada satılan domates ile markette veya semt pazarında satılan domates madde olarak aynı olsa bile, tüketiciye sağladığı fayda açısından aynı değildir. Bu domatesin üstüne “görünmese bile” hizmet katma değeri eklenmiştir. Geniş anlamda aracılar, küçük veya büyük toptancılar, üreticiler veya onlar adına satış yapan komisyoncular ile perakendecilerden oluşur. Bunların üç büyük maliyet kalemi “emek karşılığı ücret”, “mekan kirası” ve “taşıma bedelleridir”. Yaş meyve sebzede ürünün kabaca %30’u taşıma ve sergileme sırasında nitelik kaybeder satılmadan çöpe gider. Bu da bir maliyettir.

ÖNCE SORUNU DOĞRU TANIMLA, SONRA ÇÖZÜM ÜRET

İlk olarak zihnimize “fiyat, ücrettir” veya “her gider, bir gelirdir” denkliğini kazıyalım. Eğer yaş incirin tanesi 30 lira olmuşsa bu parayı “incir” değil, bazı “insanlar” alıyordur. İkinci olarak da şunu iyi belleyelim. Bir iş dalında “tekel”, “kartel” veya “mafya” yoksa o sektörde haksız kazanç oluşmaz.  Büyük zincir marketler “aracıları” ortadan kaldırmıştır. Ama aracıların işlevi kalkmamıştır.  Bunları bünyelerine alıp, maliyetini de üstlenmişlerdir. Modern perakendeciler, “mekan” ve “insan” kullanmada ölçek ekonomisinden yararlanarak maliyet düşürebildikleri oranda gelişmiştir. Aracıları kaldırdıkları için değil.

Son söz: Ekonomi, işlevsizi tasfiye eder.