Cumhuriyet döneminde en uzun süre iktidarda kalan siyasi lider Erdoğan’dır. Bu yüzden birçok kişide “Erdoğan, seçimi kazanmak için her şeyi yapacak, yine de kazanamazsa gitmemek için ülkeyi yangın yerine dönüştürecektir” şeklinde yersiz bir endişe oluşmuştur. Keşke, Erdoğan “iki dönemden fazla cumhurbaşkanı olunmaz” kuralının etrafından dolanmayıp yeniden aday olmama kararı alabilmiş olsaydı. Belki de o zaman toplum bu kadar gerilmeyecek, hatta AKP içinden seçim kazanma şansı yüksek bir başkan adayı çıkacaktı. Erdoğan, en güçlü olduğu dönemde, Kıbrıs Türklerinin Annan planına evet demesini sağlayarak çok riskli bir barış hamlesi yapmıştı. Yunanlar (Rumlar) bunu değerlendirmedi. Daha önemlisi Türkiye’nin içindeki ve dışındaki Kürtlere “analar ağlamasın” diyerek İslami bir söylemle “helalleşme” elini uzattı. Maalesef etnik milliyetçi-tedhişçi PKK’dan ödü kopan sözde solcu HDP, bu eli havada bırakmıştır. Bu yüzden bir bakıma tarihi bir fırsat kaçmıştır. Ya da tam tersine Türkiye, günün sonunda “etnik temizliğe” varacak büyük bir iç savaş felaketinden kıl payı kurtulmuştur.

UYGULAMACI EKONOMİST ERDOĞAN VE DOKTORALI İKTİSATÇI BAHÇELİ

MHP, Türk milliyetçisi bir partidir. Ekonomist Erdoğan’ın Kürt açılımı yaptığı yıllarda, MHP lideri iktisat doktoru Devlet Bahçeli, kendine mahsus kafiyeli sözleri ve havayı tokatlama jestleriyle Erdoğan aleyhinde söylemediğini bırakmamıştı. Açılım girişiminin başarısızlığı, 7 Haziran 2015 genel seçiminde AKP’nin, meclis çoğunluğunu kaybetmesine mal oldu. Buna rağmen muhalefet, kendi arasında anlaşamadığı için Erdoğan’ın iktidardan inmesi gerekmedi. Erdoğan’ın açılımdan vazgeçip TC’nin fabrika ayarlarına dönme sözü vermesi üzerine Bahçeli, onu destekleme kararı aldı. Bu sayede Erdoğan’ın iktidarı kesintisiz devam etti. Ancak Bahçeli’nin bu kararı, MHP’yi böldü. İYİ Parti doğdu. İYİ parti CHP ile ortaklık kurdu. Onlara AKP’li küskünler de katıldı ve ortaya “Altılı Masa” çıktı. Bir yıl içinde Türkiye için çok önemli seçimler yapılacak. Hem cumhurbaşkanı seçilecek hem de TBMM tümden yenilenecek. Yarışma Cumhur İttifakı (AKP+MHP) ile Millet İttifakı (Altılı Masa) arasında olacak. Bu seçimde kritik olan şey kimin cumhurbaşkanı (devlet başkanı) olacağıdır.

SEÇMEN DAVRANIŞI VE OYUN PLANI

İktisatçılar, seçim sistemleriyle yakından ilgilidir. Bir kişinin, oran ne olursa olsun, en çok oyla değil, oyların en az “%50+1”ini almasıyla kazanılan seçimler, eğer ikiden fazla aday varsa, genellikle ikinci turda sonuçlanır. Birinci turda, seçmenler “en beğendikleri” adaya oy verir ve oylar dağılır. Normal olarak hiçbir aday birinci turda oyların “%50+1”ini alamaz. Seçim ikinci tura kalır. Bu turda, birinci turda en çok oyu alan iki aday yarışır. Bunlardan sadece biri, cebirsel olarak oyların “%50+1”ini alıp seçimi kazanacaktır. Bu turda seçmenlerin bir kısmının, mesela %20’sinin birinci turda oy verdiği “en beğendiği” aday yoktur. Bu durumda o seçmenler pek beğenmeseler de “başa gelmesini hiç istemedikleri adayın rakibine oy verir.” Altılı Masa, tek aday göstermemeli, masada olan veya olmayan her parti kendi adayını seçime sokmalıdır. Erdoğan’ın ikinci tura kalacağı kesindir. Önemli olan rakibinin kim olacağıdır. Birinci turda dağılan oylardan en çok alan ikinci turda Erdoğan’ın rakibi olur. Böylece muhalefetin ortak adayını “masa” değil “seçmen” belirlemiş olur. Kimse de buna itiraz edemez.

Son söz: Taktik, stratejiye tekaddüm eder.