TOGG (Türkiye Otomobil Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş.) genel müdürü, iki hafta kadar önce firmanın Gemlik yerleşkesine bir basın turu düzenlemiş. Burada gazetecilere TOGG’u yönetirken izleyeceği yolu anlatmış. Ben de toplantıya katılan gazetecilerin yazdıklarını okuyarak ikinci elden bilgilendim. TOGG’un misyonu ve vizyonunu Cumhurbaşkanı  Erdoğan belirlemiştir. Yani TOGG bir devlet projesidir. Sahibi de aslında kamudur. Ancak AKP, “dışsal ekonomisi, içsel ekonomisinden” büyük olduğuna inandığı yatırımları yaparken “kamu-özel sektör ortaklığı” modeli uygulamaktadır. Havalimanları, şehir hastaneleri, asma köprüler, deniz altı tünelleri, paralı otoyollar, savunma sanayii tesisleri vb, bu şekilde hayata geçirilmektedir. TOGG da bunlardan biridir. Böyle bir yarı-kamusal projenin başına, Cumhurbaşkanı’nın onayıyla getirilen kişiden beklenen, öngörülen misyonu ve vizyonu gerçekleştirmesidir. Onun da haklı beklentisi kendisine sorgusuz sualsiz “bol para” verilmesidir. Hal böyle olunca ortaya “gayri iktisadi” bir yatırım çıkması kaçınılmazdır. TOGG tabiri caizse bir “karadelik” olarak doğmuştur. Yani bu firmaya verilen paraların geri dönüşü olması (hadi imkânsızdır demeyim) ama kabul edilebilir bir olasılıkla ve öngörülebilir bir gelecekte kesinlikle muhtemel değildir.

ZARAR ARTTIKÇA YATIRIM DA BÜYÜYECEKTİR

Bu kabil “nam olsun” diye girişilen alayiş yatırımlarını (conspicuous investments) yönetenler, gittikleri yolun çıkmaz (kârsız) olduğunu gördükçe, kârlılığı imalatta daha entegre olma, yan ürünlere ağırlık verme, çeşit ve kapasite artırmada olduğunu savunur. Bu üç istikamet de bâtıldır. Sabit giderleri büyüterek, “başa-baş” satış sayısını  daha da ileri atar. Kadrolar şişer, finansman giderleri dayanılmaz hale gelir. Yatırım ve işletme sermayesi finansmanının yanında bir de “zarar finansmanı” sorunu  ortaya çıkar. Çözüm, öz kaynakları büyütmektir denir (sanki hissedarların elinde alternatif getirisi olmayan bedava para varmış gibi) ve sermaye artışına gidilmek istenir. Mevcut hissedarlar buna razı olmak istemez. Bu sırada ortaya “halka açılma” önerisi atılır. Herkes bunu alkışlarla kabul eder. Ama oradan da beklenen “taze para” bir türlü gelmez. Sonunda devletin elinde “atsan atılmaz, satsan satılmaz” kocaman bir KİT kalır. Zararları devlete (halkın sırtına) yıkmak için uzman muhasebeciler devreye girer. Şike ihale, devlet bankasından zararına kredi satış finansmanı, tercihli satın alma, ihracat teşviki, ARGE desteği, vergi muafiyeti gibi dolambaçlı yollarla hesaplar içinden çıkılmaz hale sokulur. Bu projenin iktisadiliği nerede diye sorana fabrika turu attırılır, pistte araba kullandırılır.

YERLİ VE MİLLİ MUHTEVA NASIL HESAPLANIR

Yerli üretilen herhangi bir malın yüzde kaç yerli olduğunun doğru ölçülmesi çok önemlidir. Çünkü “cari açık” (gerisinde dış ticaret açığı var) yüzünden ülkemiz enflasyondan kurtulamamaktadır. Finansal sermaye birikimi kısıtlı bir ekonomide finansal kaynakların “cari açığı” küçültecek alanlara tahsis edilmesi bir numaralı makro ekonomik hedeftir. Doğru hesap şudur: Yerli ve milli muhteva; bitmiş bir malın, dolarlı ithal maliyeti ile aynı malın yerlisinin imal edilebilmesi için “ülkenin kullandığı ithal girdilerin” dolarlı maliyeti arasındaki farktır. Üretimde kullanılan ithal girdiler kapsamı içine: 1.Yalnız üretici firmanın değil, yan sanayisinin kullandığı ithal hammaddeler ve ara mallar 2. Bunların kullandığı ithal kalıp, robot, makine ve teçhizatın amortismanı 3. Dövizli finansmanın faizi, 4.Patent bedelleri ile teknik ve sair danışmanlık giderleri  girer.  Ayrıca bunlara, imalat ve yurt içi taşıma sırasında üretici firmanın ve yan sanayisinin tükettiği mazot, elektrik ve doğalgaz için ülkenin dışa ödediği döviz bedeli de ilave edilir. Bir otomobil üreticisinin tekerlek lastiklerini, amortisörleri, döşemelik kumaşı veya boyayı yerli firmalardan tedarik etmesi, bunları “yerli muhteva” yapmaz. TOGG veya yerli üretim yapmakla yani ülkeye döviz tasarrufu sağlamakla övünen her firmanın  yerlilik oranlarını yukarıdaki tanımda hesaplayıp, kamuoyuyla paylaşması namus borcudur.

Son söz: Yanlış hesap, yanlış yola yönlendirir.