Sevgili okurlarım, karşımızda çok ciddi bir insanlık sorunu var. Bu olayın benzeri günün birinde herkesin başına gelebilir.

28 Şubat davası sanıklarından söz ediyorum.

Şu anda bu suç iddiası nedeniyle tam 14 yaşlı general çeşitli cezaevlerinde yatıyor.

Gelişmeleri en basit biçimde anlatmaya çalışayım...

Bunlar darbe yapmamıştı.

Dolayısıyla bu olayın içinde vurdu kırdı yok.

Silahlar kullanılmadı.

Ölen, üzerine ateş açılan hiç kimse olmadı.

★★★

Peki ne oldu?

Yıl 1997...

Refahyol koalisyon hükümetinde başbakan olarak Necmettin Erbakan, başbakan yardımcısı olarak Tansu Çiller vardı.

Türkiye’nin büyük bir bölümü gidişten yakınıyordu.

İrtica hortluyor, Anayasa’nın lâiklik ilkesi açıkça çiğneniyordu.

Türk Silahlı Kuvvetleri bu gidişe karşı çıktı ve hükümet istifa etmek zorunda kaldı.

Ancak dikkat ediniz, bu süreçte silah kullanılmadı.

Hükümet bir süre daha yerinde kaldı. Çiller, Erbakan’ın yerine başbakan olmayı planlıyordu ama başaramadı.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yeni hükümeti kurma görevini Çiller’e vermedi.

Çeşitli siyasi gelişmeler sonrasında Tansu Çiller Türkiye siyasetinden tasfiye oldu.

★★★

Başka sanıklarla birlikte Türk ordusunun 14 generali de yargılandı...

Sonra ortaya çıktı ki onları yargılayıp en ağır cezaları veren hakimlerden bazıları Fetöcüdür.

Savcılar da öyle.

O hakim ve savcılardan bazıları da şimdi cezaevinde yatıyor. Bazısı yurt dışına firar etti.

Yargılanan generallere darbecilik iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

Yargıtay bu kararı onayınca hukuk açısından yapacak bir şey kalmamıştı.

Aradan yıllar geçmişti ama 14 general tutuklandı.

★★★

Onların tamamı TSK’nın en üst düzeydeki etkili komutanları idi...

Devletin ve ülkenin özellikle güvenlik politikaları onların katkıları ve oyları ile belirlenirdi.

Çoğu Milli Güvenlik Kurulu üyesi idi.

İçlerinde Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları ve diğer üst düzey generaller vardı.

★★★

Şimdi hepsi hükümlü...

Çeşitli cezaevlerinde çile çekiyorlar.

İşin ilginç yanı, o komutanların tamamı 80 yaşın üzerinde.

Bazıları 90’a merdiven dayamış durumda.

Her birinin çok ciddi çeşitli sağlık sorunları var.

O kadar ki, bazıları demans sorunu yaşıyor, nerede olduğunun ve ne yaptığının bilincinde değil.

★★★

Bizim hukuk sistemimize göre Yargıtay’ın onayı sonrasında cezaevine atılan tutuklu generaller için yasal açıdan sadece bir tek açık yol kalmıştı:

Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmak...

Ve kararın düzeltilmesini, başka bir deyişle iptal edilmesini istemek.

Onlar da bunu yaptı.

Ancak sorun bu aşamada başladı.

Anayasa Mahkemesi’nin gündemi zaten çok dolu.

Görüşülmek için sırada bekleyen yüzlerce ağır dosya var.

Bilmiyorum ama Anayasa Mahkemesi de bu ağır yükün altında mutlaka eziliyor olsa gerek.

★★★

Şimdi sorun şu...

Hepsi de çok yaşlı olan, cezaevi koşullarında çeşitli hastalıklarla boğuşan bu 14 generalin başvurusu ne olacak?

Ne zaman ele alınacak?

Sıranın kendilerine gelmesini beklesinler de, ne zamana kadar?

Ya bunlardan bazıları cezaevinde şu veya bu nedenle vefat ederse?..

Bunun sorumlusu kim olur, hesabını kim verebilir?

★★★

İleri yaştaki 14 generalin sadece sağlık değil, beslenme sorunu da var. Yaşları nedeniyle bunların cezaevinde çıkan yemekleri yemesi çoğu zaman mümkün olmuyor.

Hepsi ilaç kullanmak zorunda. İlaçları aileleri tarafından getiriliyor, ya da gönderiliyor.

Sevgili okurlarım bir şeye inanınız lütfen...

Bu yazıyı siyasal değil, sadece insancıl amaçla yazdım.

Ötesini Anayasa Mahkemesi bilir, zira son karar orada verilecektir.

Eğer mahkeme “Biz sırasız iş yapmayız, herkes sırasını bekler” diyorsa kendi bileceği iştir.