Sevgili okurlarım, Türkiye’de sadece ekonomi alanında değil, avukatlar açısından da başka acayip bir enflasyon daha yaşanıyor.

Avukat olmak için önce hukuk fakültesi mezunu olmanız gerekir.

Bizim hukuk fakültelerinin bazıları iyidir, onların saygınlığı vardır.

Burada isim vermiyorum...

Bazıları ise ne yazık ki çok yetersizdir.

★★★

Bu fakültelerde okuyup diploma alanların çoğunun karşısında iki seçenek vardır.

Ya hakim-savcı olacaksınız, ya da avukat...

Hakim-savcı olmak istiyorsanız açılan sınavlara katılıp yüksek notlar alacaksınız. Ancak son zamanlarda bu sürece iki unsur daha eklendi ki, ikisi de çok önemlidir:

Siyaset ve torpil!

Yine üzülerek söylüyorum, gerçek böyle.

★★★

Hukuk fakültelerinde dört yıl okuyup diplomayı cebine koyan gençlerin çoğunluğu avukat olmanın peşinde.

Ancak burada akla çok önemli bir soru geliyor:

Acaba bizim hukuk fakültelerinde  “Hukukçu” yetişiyor mu?

Size bu sorunun yanıtını hemen vereyim...

Türkiye’de 2022 yılı itibariyle 91 adet hukuk fakültesi var.

Önüne gelen hukuk fakültesi açıyor.

★★★

Bunlar üçe ayrılıyor...

Devlet üniversitelerinin, vakıfların ve özel üniversitelerin fakülteleri.

Burada yine isim vermiyorum, bu 91 fakültenin çoğunda öğretim üyesi kadroları çok eksik.

Bazıları ismini cismini bile bilmediğimiz özel üniversiteler bünyesinde kurulu.

Dört yıl boyunca parayı bastıran eninde sonunda hukuk diplomasını cebine koyuyor!

★★★

Türkiye’de yine bu yılın rakamlarına göre yaklaşık 180 bin avukat var.

Bu avukatlardan önemli bir bölümü neredeyse açlık sınırında yaşıyor.

Avukat sayısı o kadar çok ki, açmış oldukları bürolara iş gelmesi mümkün olmuyor.

Bu durumda hemen hepsi başka alanlara kaymak zorunda kalıyor.

Aylık gelirleri yetmiyor.

Çevreleri yok, adeta açlık sınırında yaşıyorlar.

Bazıları hakim-savcı sınavlarına girip siyasi torpil aramaya başlıyor.

★★★

Türkiye’de hukuk ve adalet zaten siyasetin dişlileri arasında ezilip kalmış...

Ve genç hukukçu, meslek yaşamının daha ilk yıllarında hukukçuluğu falan bir yana bırakıp siyasi torpil arayışına girmek zorunda kalıyor.

İktidar derseniz bu gidişten son derece memnun!

Zaten bunları bilerek yapıyor ve yaptırıyor.

Amaç hukuk fakültesi mezunlarına daha ilk yıllarında gözdağı verip onları ülke gerçekleriyle (!) yüz yüze getirmek.

Bu yüzden avukatları böldüler, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere kendi adamlarından oluşan avukatlara yeni barolar kurdurdular ama işe yaramadı.

★★★

91 adet hukuk fakültesi...

On binlerce öğrencisi var.

Her yıl binlerce öğrenci kafasında hukuk kavramı olmadan diploma alıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde “Hukukçu” yetiştirmek bu kadar ucuz olamaz.

Özellikle genç avukatlar maddi açıdan yerlerde sürünüyor.

Şimdi bu amaçla Ankara’da Ankara Barosu’nun katkılarıyla bir vakıf kuruldu.

“Hemen Şimdi Avukatlık Vakfı.”

Amacı avukatlık mesleğine yeni başlayanları, stajyer avukatları ve hukuk fakültelerinde okumakta olanları bir arada tutmak, onlara burs, kredi gibi olanaklar sağlamak.

Devletin yapamadığını bu vakıf yapacak.

Genç avukatlara biraz olsun nefes aldıracak.



Sevgil okurlarım, Hürriyet gazetesinde bizim bir Nurettin’imiz vardı...

Herkesin sevgilisi, neşe kaynağımız...

Polis adliye muhabiri idi. Hani ‘acar muhabir’ derler ya, aynen öyle idi.

Bizim meslek o zaman henüz böylesine çürümemiş, yozlaşmamıştı.

Haber olarak O’nun elinden sadece uçanla kaçan kurtulurdu...

Yakaladığı özel haberlerle Türkiye’de ses getirirdi.

Sonra “Sana kadro yok kusura bakma” dediler, onu da kovdular!

★★★

Birlikte neler yaşamıştık...

Gırgır, şamata, en ciddi konular ve olaylar dahil, onları Nurettin’in ağzından dinledikçe herkes hem ders alır, hem de kahkahalar savururdu.

Yaklaşık bir aydan bu yana hastanede tedavi görüyordu. O aşamada çok sıkıntılar çekti...

Nurettin Kurt’u dün 59 yaşında yitirdik.

Geriye kaldı o güzelim anılar...

Hem dostluk, hem de meslek anıları.

Ona Allah’tan rahmet,

eşi  Nuray, oğulları Bleda ve Rüzgâr’a sabırlar diliyorum.