Sevgili okurlarım, medyada her gün çok sayıda kuruluş tarafından yapılıp kamuoyuna açıklanan yeni anketleri izliyoruz.

Ortaya çıkan sonuç her birinde hemen hemen aynı.

Millet İttifakı önde.

AKP ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı ile aradaki fark kapandı.

Cumhurbaşkanlığı için Millet İttifakı yine önde.

Kimse kusura bakmasın ama bugün farklı bir konuya dikkat çekmek ve uyarmak istiyorum.

★★★

Haziran 2023 seçimlerini alıp, siyasetteki Tayyipgiler egemenliğine son vermek öyle kolay bir iş olmayacak.

Unutmayalım, devlet Cumhur’un elinde ve bu fırsatı her alanda bol kepçe, amansızca kullanıyor.

Seçime kadar da kullanıp toplumun beynini propaganda mekanizmasıyla, özellikle din sömürüsüyle yıkayacak.

İyimser olalım, umudu yitirmeyelim ama seçimleri kazanmak Millet İttifakı açısından pek öyle kolay olmayacak.

Adına altılı masa denilen topluluktan henüz aday açıklaması yapılmadı.

Ne zaman yapılacağı belli değil.

Ancak bu açıklama sonrasında neler olacağı da belli değil.

Masada bölünme olacak mı, parçalanma olacak mı?

Bütün partiler gösterilen adaya sahip çıkacak mı?

Çıkmazlarsa ne olacak?

Bu soruların yanıtı henüz bilinmiyor.

★★★

Şimdi bir bakıyoruz, herkes kafasına göre konuşuyor!

Temel Karamollaoğlu nereden aklına estiyse Abdullah Gül’ün aday olması gerektiğini söylüyor.  

HDP ile ilişkilerin nasıl kurulacağı da bilinmiyor.

HDP seçmeni acaba kime oy verir?

Herhalde Tayipgiller’e değil.

★★★

Bu arada yapılan önemli bir yanlışa da tanık olmaktayız.

Toplum büyük ölçüde cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda.

Kim cumhurbaşkanı olacak!..

Oysa olayın çok daha önemli başka bir boyutu daha var.

Meclis seçimi.

Siz cumhurbaşkanlığını istediğiniz kadar kazanın.

Meclis’te çoğunluğu elde edemediğiniz sürece fazla bir işe yaramaz.

Meclis’teki AKP çoğunluğu milletin oylarıyla seçilen cumhurbaşkanını etkisiz duruma getirir. Bunun bir sürü yolları var.

Başka bir deyişle o cumhurbaşkanı protokol görevleri dışında hiçbir iş yapamayan topal ördek durumuna düşürülür.

Toplum bunun acaba farkında mı!

★★★

Peki ama böyle bir süreç öncesinde küçük partiler ne yapacak? Daha doğrusu onların seçmeni ne yapacak?

Bazı küçüklerin, başka bir deyişle tabela partilerinin oy oranı bilemediniz yüzde bir...

Her birinin genel başkanları ve yönetim kademeleri var.

Hepsi olmasa bile bazı genel başkanların bütün düşüncesi medyatik olabilmek.

Medyada adı geçsin de nasıl geçerse geçsin!

Bunlara kimse “Yaa kardeşim ağırlığın kadar konuş, seçmenin kadar konuş” demiyor, diyemiyor!

Burada parti ismi vermiyorum, hangilerinden söz ettiğimi tahmin edersiniz.

★★★

Sevgili okurlarım, önümüzdeki aylarda tarihi bir seçim yaşayacağız.

Bu işin şakası yok.

Karşıdaki rakip devleti ele geçirmiş durumda. 20 yıllık iktidarı sonrasında bu avantajını sonuna kadar kullanacak deneyime sahip.

Parası bol...

Yargı, ekonomi ve banknot matbaası elinde.

Meclis çoğunluğu da elinde.

★★★

Şimdi umutlar birkaç hafta sonra altılı masada alınacak karara bağlı.

Endişem şudur...

Küçük partilerin genel başkanları Meclis seçimleri için kendilerinin de (eğer olursa) ortak listede milletvekili adayı gösterilmesini isteyecek...

Aksi takdirde oylar bölünecek...

Ve bu konuda epeyce tartışmalar yaşanacak.

Sonrasında altılı masa bölünüp parçalanacak, irili ufaklı her parti her koyun kendi bacağından asılır diyerek kendi başının çaresine bakacak ve böylece bütün emekler boşa gitmiş olacak.

Tayyipgiller iktidarı derseniz bu tartışmaları zevkten dört köşe olup izleyecek.

★★★

Anketlerden ders çıkaran AKP renk vermese bile gerçekten panikte... Şu an itibariyle iktidarın ellerinden sabun gibi kayıp gitmekte olduğunun farkına vardılar.

Ama çok önemli bir umutları var:

“Bu altılı masadan bir şey çıkmaz. Bir süre sonra bunlar birbirine girer, karşımıza tek tek çıkmak zorunda kalırlar.”

Nitekim iktidarın kalemşorları Sabah-Hürriyet gibi yandaş gazeteler de çoktaan devreye girdiler, dolduruşa başladılar.

Komplo teorileri üretiyorlar, kendilerinden olmayan muhaliflere kara çalıp altılı masayı kızıştırmaktan geri kalmıyorlar...

Henüz çok erken ama karşı taraftan da sorumsuzca, düşünmeden yapılan açıklamalar geliyor!

Aynen Abdullah Gül önerisinde olduğu gibi.

Seçim öncesi ve sonrasındaki süreç öyle sanıldığı gibi kolay değil, tam tersine çok zorlu geçecek.

Sözlerim biraz karamsar olduysa özür dilerim...

Ama gerçekçi olduğu kanısındayım.

Aman dikkat!