Sevgili okurlarım Yunan ordusu 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e çıkıp işgal etmişti...

Osmanlı aciz durumda idi.

Karşı koyacak gücü yoktu.

Gazeteci Hasan Tahsin gibi birkaç kahraman direndi, şehit edildi.

Her yere Yunan bayrakları asılmış, düşman ordusuna moral verme görevini üstlenen metropolitler ve papazlar devreye girmişti.

Yunan ordusu Ege bölgesinde ilerlemeye başlamak üzere idi.

★★★

Osmanlı’nın başkenti İstanbul zaten işgal altında idi. Bu işgal sürecine şimdi İzmir de eklenmiş oluyordu.

Anadolu derseniz, zaten büyük bir kargaşa hüküm sürüyordu. 30 Ekim 1918 Mondros anlaşmasıyla teslim olan devlet Anadolu da bile kalmamış, can ve mal güvenliği sıfırlanmıştı.

Bir sürü Pontus Rum çetesi özellikle Karadeniz bölgesinde hüküm sürerken onları halletmek mümkün olmuyordu.

Bütün bunlar Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmanın sonuçları olarak karşımıza çıkıyordu.

★★★

Sonradan bir İngiliz zırhlısına binip yurt dışına kaçan hain padişah Vahdettin çaresiz kalmıştı.

Hiç değilse Anadolu’ya olağanüstü yetkilerle donatılmış bir komutan göndermeye karar verdi...

Çeşitli nedenlerle Mustafa Kemal Paşa ismi ön plana çıktı...

“Genel müfettiş” unvanıyla birlikte bütün bölgelerin komutanı olarak atandı.

Dolmabahçe sarayında yapılan görüşmeler sonrasında Paşa, kendi seçtiği ekibiyle  birlikte köhne Bandırma vapuruna bindi.

İzmir’in işgalinden bir gün sonra, 16 Mayıs 1919 günü idi...

Ve 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak bastı.

★★★

Burada sizlere bir ek bilgi vereyim...

19 Mayıs sürecini, öncesinde ve sonrasında neler yaşandığını, neler olduğunu eğer merak eder ve belgeleriyle birlikte öğrenmek isterseniz size bir kitap tavsiye edeyim:

“Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs.” (Turkuvaz Kitap.)

Yazan gazeteci arkadaşımız, yakın tarihimizin araştırmacı ustalarından biri olan Murat Bardakçı. Mutlaka okunmalıdır.

★★★

Murat’ın açıkladığı bilgi ve belgelere göre Bandırma vapuruyla yola çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın ekibinde 24 subay var.

En büyük rütbeli olan albaylar.

İstanbul’da belirlenen kafilede üç askeri doktor, albaylar, emir subayları, yaverler, teğmenler, hatta hesap memuru bile var.

Kafilede ayrıca 25 çavuş ve er yer alıyor.

Bandırma vapurunun mürettebatı ise kaptan dahil yine 25 kişi.

★★★

Büyük Nutuk, Mustafa Kemal Paşa tarafından bizzat kaleme alınmış ve 1927 yılında Meclis kürsüsünde okunmasına başlanmıştı.

O eserin ilk cümlesi şöyle başlar:

“1335 (1919) yılı mayısının 19. günü Samsun’a çıktım.”

19 Mayıs hem Atatürk, hem de sonra olacaklar açısından çok önemli bir başlangıç noktasıdır.

Anadolu’da çoban ateşlerinin, özgürlük ve bağımsızlık meşalelerinin yanmaya başladığı tarihtir.

Sonrasını hepimiz biliyoruz.

Savaşın kazanılması, Lozan antlaşması, kapitülasyonların kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı ve devrimler...

Çok zorlu geçen bir süreçtir.

★★★

Sevgili okurlarım, 19 Mayıs bizim en önemli ulusal bayramlarımızdan biridir.

Takvim sıralaması açısından bakıldığında ilk sıradadır:

19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 30 Ağustos 1922 ve 29 Ekim 1923.

Biz geçmiş yıllarda bu bayramlarımızın her birini coşkuyla kutlardık.

Örneğin 19 Mayıs, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı idi.

Bütün yerleşim birimlerinde ismine yakışır bir biçimde gençliğin ve öğrencilerin spor ve jimnastik gösterileriyle müzikli olarak kutlanır, çok hoş gösterilere yer verilirdi.

★★★

30 Ağustos ve 29 Ekim’de geçit törenleri düzenlenirdi.

Şimdi bu iktidarla birlikte bütün ulusal bayramların kutlanması yasaklandı.

Geçit törenleri kaldırıldı.

Ordumuz ulusal bayramlarda bile devre dışı bırakıldı, başta Onuncu Yıl ve İzmir Marşı olmak üzere marşlarımıza bile yasak getirildi.

Bir düşünün bakalım, bu marşları duymayalı kaç yıl oldu!

★★★

Artık komutanların isimlerini bile bilmiyoruz.

(Belleğinizi zorlayın bakalım, örneğin Genelkurmay Başkanı kimdir, ismi nedir!..)

Şimdi her şey amacından saptırıldı, her şey yasak!

Anıtkabir’e gidebilmek bile kısıtlı.

Türkiye Cumhuriyeti “Millet yok ümmet var” diyenlerin insafına terk edildi.

Şimdi işte bu koşullarda yaşıyoruz...

Yine de bayramımız kutlu olsun!