Sevgili okurlarım bu Tayyipgiller iktidarının tek varlık nedeni, dayanağı ve aynı zamanda reisi olan Recep Bey birkaç gün önce yine esip gürledi.

Adana stadında gençlerle toplantı düzenlemişti.

Türkiye’nin dört bir yanından topladıkları öğrenci kitlelerini beleş otobüslere doldurup Adana’ya sevk ettiler. (Dönüş yolunda otobüsleri devrilen üç öğrenci öldü.)

Dünya liderimiz Recep Bey kürsüde nutuk atarken yine Abdülhamit’e övgüler düzdü!..

Ve sordu:

“Osmanlı’yı 33 yıl boyunca hiç toprak kaybetmeden yöneten Abdülhamit Han’a dil uzatanlara, ecdadımıza hakaret edenlere milletimiz 2023 seçimlerinde haddini bildirecektir...”

★★★

Bu beyefendi yakın tarihimizi bile ya hiç bilmiyor, ya da gerçekleri bilinçli olarak saptırmaya kalkışıyor. Acaba hangisi!

Abdülhamit Osmanlı’yı 1876-1909 yılları arasında tek başına yöneten padişahtır.

Tam 33 yıl boyunca tek adam olarak tahtta kalmış, milleti ezmiştir.

Yıldız sarayında yaşardı.

Korkak, vesveseli, vehimli bir adamdı.

Muazzam bir hafiye ve jurnalciler örgütü kurmuştu.

Korkuyordu, bu 33 yıl boyunca İstanbul dışına adımını bile atamadı.

Saraydan sadece Beşiktaş camisine cuma namazına gitmek için çıkardı.

Korkusunun nedeni, amcası padişah Abdülaziz, tahttan darbeyle indirilmişti. Amcasının akıbetine uğramaktan korkardı.

★★★

Evet... Recep Bey millete bilerek veya bilmeyerek yanlış bilgi veriyor.

Bu yaptığı ne parti genel başkanına yakışır, ne de cumhurbaşkanına.

Keşke biraz kitap okuyup öğrense!

Abdülhamit Osmanlı tarihinde en çok toprak kaybeden padişahın ta kendisidir.

Rumeli’nin tamamı onun döneminde elden çıktı.

Avusturya, Bosna’yı topraklarına kattı.

Onun döneminde bugünkü Türkiye’nin iki katı kadar toprak yitirdik.

Plevne savunmamız çökünce Rus ordusu batıdan sınırlarımıza girip başkent İstanbul’un kapısına dayandı...

★★★

Şimdi bu son cümleyi biraz açayım çünkü sonrası çok önemlidir.

O savaşlar Türkçede 93 harbi olarak bilinir.

Rus ordusu sadece ilerlemekle kalmadı. Doğudan ve batıdan içeri girdi. Doğuda Erzurum dahil her yeri işgal ettiler.

Resmen hezimete uğramıştık.

Batıda ise başkentin tam bitişiğindeki Yeşilköy’e kadar daldılar.

Yeşilköy’ün o zamanki adı Ayastefanos idi.

Rus ordusu orada karargâh kurdu.

O kadarla yetinseler yine iyi!

İstanbul’un burnunun dibindeki Yeşilköy’de bir anıt inşa etmeye başladılar.

Bu anıt-kilise sözüm ona savaşta ölen Rus askerlerinin anısına yapılıyordu.

Bugünkü tam yeri Florya’daki Şenlikköy mahallesi idi.

★★★

İşgal güçleri artık başkent İstanbul’un kapısındaydı.

Anıtın inşaatına 1895 yılında başlandı.

Burnunun dibinde olanları görmeyen korkak padişah o sırada Yıldız sarayında oturmayı sürdürüyordu.

Fotoğrafta görüyorsunuz, anıt beş-altı katlı bir bina yüksekliğinde...

İçindeki kilisede savaşta ölen Rus askerlerinin kemikleri gömülü.

Bahçesine Ruslar tarafından ağaçlar bile dikilmiş.

Düşman ordusu bir adım daha atsa başkente girecek ve Abdülhamit’in en çok korktuğu şey işte o zaman gerçekleşecekti.

Yani tahtını düşman ordusuna kaptırmış olacaktı.



★★★

Abdülhamit Rusların kucağında çaresiz kalmıştı.

Bu durumda başka bir kucağa sığınmak zorunda kaldı.

Ruslara karşı İngilizlerden yardım istedi.

İngiliz donanması İstanbul’a gelip Rusları çekilmeye zorladı ve başardı.

Ruslar gitti ama o görkemli anıt uzun yıllar boyunca orada kaldı.

1908 yılında 2. Meşrutiyet ilan edildi ve Abdülhamit 1909 yılında tahttan indirilip Selanik’e sürgün edildi.

Yıllarca o anıtın gölgesinde yaşamış, o utanç konusunda ağzını bile açması mümkün olmamıştı.

Onursuzluğun, bir devletin acizliğinin ancak bu kadarı olabilirdi.

Abdülhamit gibiler koskoca bir İmparatorluğu işte bu hallere düşürmüşlerdi.

★★★

Sevgili okurlarım, bu işin sonrasını merak ederseniz hemen kısaca anlatayım.

1914 yılında iş başında İttihat Terakki hükümeti vardı.

Birinci Dünya Savaşına girmiş ve Rusya ile yeniden savaşmaya başlamıştık.

İttihat Terakki Yeşilköy’deki bu anıtın yıkılmasına karar verdi.

Utanç anıtının içi boşaltıldı ve patlayıcılarla patlatıldı.

Bu olay Fuat (Özkınay) isimli bir yedek subay tarafından baştan sona filme alındı ama ne yazık ki günümüze ulaşmadı.

Osmanlı’nın ilk belgeseli idi ama şimdi kayıp.

★★★

Bu padişah burnunun dibindeki Rus anıtının gölgesinde, sarayında yaşadı. 33 yıl boyunca ülkeyi yönetti!..

Ve bizi yönetenlerle birlikte onların medyası da şimdi bu padişaha sahip çıkıyor, övgüler düzüyor, Abdülhamit Han diye söz ediyor!

Osmanlı döneminde nice onursuzluklar yaşandı ama böylesi, bu kadarı çok az görüldü!