Sevgili okurlarım, altı muhalefet partisinin pazartesi günkü toplantısı çok önemli idi...

Böylesine geniş kapsamlı bir birleşme Türkiye’de ilk kez oluyordu dersek biraz yanlış olur.

Geçmişte, 1970’li yıllarda iki kez Milliyetçi Cephe hükümetleri kuruldu ama onların fazla bir önemi yoktu, iktidar partilerinin bir araya gelmesinden oluşuyordu.

Üstelik Milliyetçi Cephe kuran partiler toplum indinde saygınlıklarını ve etkilerini çoktan yitirmişti.

★★★

Genel başkanlar bu son toplantıda, anlaşıldığı kadarıyla, hemen her konuda fikir birliğine vardı.

Eğer üzerinde henüz uzlaşılmayan konular varsa bile, bu durumun yakın gelecekte  çözülmesi için çaba harcanacaktır...

Ancak, belli fikir ayrılıkları çıktığı takdirde bunların çözülmesinin pek de kolay olmayacağını şimdiden bilmekte yarar olabilir.

Muhalefet partilerini bu açıdan zor bir süreç bekliyor.

★★★

Bu açıdan bakıldığında Recep Bey ve iktidarının tuzu kuru...

Devleti MHP ile birlikte ele geçirdiler. Üstelik ortalıkta öyle bir MHP var ki, toplumda gücü azalmış olsa bile kraldan fazla kralcı.

AKP’den bile çok daha ateşli bir iktidar ortağı!

Şimdi gerek iktidar ortaklarının, gerekse onlara karşı çıkan muhalefet partilerinin bir tek amacı var:

Önümüzdeki yıl yapılacak Meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak.

2023 yılı haziran ayında Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden biri yapılacak.

Bu iki seçim aynı günde gerçekleşecek.

Öncesinde ve sonrasında Türkiye çok gergin günler yaşayacak.

Ne gibi üzücü ve kıran kırana olaylarla birlikte karşılıklı suçlamalara tanık olacağımızı şu anda kestirmek mümkün değil.

★★★

Her şeyden önce Recep Bey’in durumu ne olacak?..

Anayasa uyarınca bir kişi, sadece iki kez cumhurbaşkanı olabilir.

Bizim Recep Bey ilk iki sırasını savdı!

Şimdi üçüncü kez seçilmeye soyunuyor.

Partisi açıkça gerekçeler üretip konuşuyor:

“İlki sayılmaz, o zaman bu hüküm yoktu. Şimdi ikinci kez aday olacak!”

Peki bu durumda ne olacak?

Adaylığını açıkça ilan edecek ve seçime girecek.

Bu durumda itirazlar nereye yapılacak?

İktidara sorarsanız Yüksek Seçim Kuruluna.

Bizim iktidarımız (İmamoğlu olayında olduğu gibi şimdiye kadar verdiği kararlara bakarak) bu YSK’ya her nedense çok aşırı güveniyor!

★★★

Bu günlerde bir konu sizin de mutlaka dikkatinizi çekmiştir...

Türkiye’de süregelen tartışmaların odağında hep cumhurbaşkanı seçimi var.

Bu cumhurbaşkanlığı konusu gerçekten çok önemli.

Türkiye Cumhuriyeti bir ‘tek adama’ emanet edildi. “Şahsım” her şeyi sarayından yönetiyor.

O ne derse, ne yaparsa, 84 milyon insanımızın boynu kıldan ince!

Meclis’in işlevi kalmadı.

Ortada göstermelik, sadece kelle hesabıyla çalışan bir Meclis var.

Türkiye ise cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetiliyor.

★★★

Şimdi memleket gündemine baktığımızda bu duruma hemen her adımda tanık olmaktayız.

2023 haziran ayında sanki bir tek seçim olacakmış gibi herkes cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda.

Gerçi önümüzde daha epeyce zaman var ama, şu anda Meclis seçimleri adeta ikinci planda kalmış gibi görünüyor.

Bu anlayış yanlış...

Oysa muhalefet Meclis çoğunluğunu ele geçirmeyi başardığı takdirde saray efsanesi anında çöker...

Recep Tayyip Cumhurbaşkanlığını kazansa bile böyle bir durumda kolu kanadı budanmış, gagası kesilmiş topal ördek durumuna düşer.

İşte o zaman, Recep Tayyip ve bugünkü iktidar açısından her şey sona ermiş olur.

Kalsın bakalım sarayında ekibiyle baş başa, neyi ve hangi yetkisini kullanacak da memleketi tek başına yönetecekmiş görelim!

Aslında bu gerçeği dünya liderimiz de iyi bildiği ve başına gelecekleri yeterince algıladığı için böylesine direniyor...

Çünkü başka çaresi yok.

★★★

Burada gerek muhalefet partilerine ve gerekse bizlere düşen görev, her iki seçime de hak ettiği önemi vermek...

Ve Meclis seçimini gündemden asla düşürmemektir.

Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanıp ötekinin üzerinde fazla durmamak bizi yanlış yollara sevk eder, zararını bütün Türkiye çeker.

Aman dikkat edelim.