Sevgili okurlarım, inanın böyle bir Türkiye’de yaşamayı hiçbir zaman aklımızdan bile geçirmezdik.

Tanık olduğumuz olaylar akıl alır gibi değil...

Çok basit bir örnek vereyim...

Bundan birkaç gün önce Kemal Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı. Mealen şöyle idi:

“Bu gece saat 22’de önemli bir açıklama yapacağım, çok büyük bir yolsuzluk olayını Türk Milletine belgeleriyle anlatacağım. Bu olayda Erdoğan ailesinin bazı bireyleri de yer alıyor.”

Gece 22’ye birkaç saat vardı...

Ve bütün Türkiye ekran başına kilitlendi.

Canlı yayın başladı.

★★★

Sözlerini yandaş medya da merakla bekliyordu ama onlar canlı yayına zaten geçemezdi.

Sadece birkaç muhalif kanal veriyordu.

Kemal Bey merakla beklenen ve milyonlar tarafından izlenen bu canlı yayında bazı  Erdoğan ailesi bireylerinin de adının geçtiği bir yolsuzluk iddiasını dile getirdi...

Ama hiç kimsenin ismini vermedi.

★★★

Bu arada “Bu belgeli olaydan sonra bunlar Türkiye’den kaçacak” gibi gereksiz bazı laflar da etti.

Canlı yayını veren dört kanal vardı.

Tele 1, Halk TV, KRT ve Flash TV.

★★★

Türkiye’de adına RTÜK denilen bir kuruluş var.

Temel görevi muhalif kanallarını izleyip büyük cezalar kesmek.

Gaddarca, insafsızca cezalar...

RTÜK iktidarın sopası.

Türkiye’deki bütün kurumlar gibi iktidarın elinde.

Amaç muhalif yayınları korku ve baskıyla sindirmek ve susturmak.

Bu gerçek birkaç gün önce bir kez daha kanıtlandı.

Yukarıda adı geçen televizyon kanallarına en ağır para cezaları getirildi.

Sonra Recep Bey de bir açıklama yaptı, Kılıçdaroğlu hakkında bir milyon liralık tazminat davası açtığını duyurdu.

★★★

Şimdi şapkamızı önümüze koyup bir düşünelim...

Bir ülkede ana muhalefet partisinin lideri birkaç saat öncesinde bir açıklama yapıyor ve saat 22’de çok önemli bir yolsuzluk olayını gündeme canlı yayında getireceğini duyuruyor.

Üstelik bu işin içerisinde Erdoğan ailesinden bazı bireyler olduğunu da iddia ediyor.

Bu olay neresinden bakarsanız bakın haberdir.

Ama ne söyleyeceğini televizyon kuruluşları dahil bilen yok.

★★★

Evet, saat 22 olduğunda (yandaşı, muhalifi, tarafsızı dahil) bütün Türkiye ekran başına kilitlenmişti...

Ve herkesin beklediği yayın başladı...

Kılıçdaroğlu belgeler açıkladı.

İzleyen milyonlarca insanımızın bir bölümü mutlaka “Çok iyi, tam da 90’dan vurdu” derken bir o kadarı da “Palavra bunlar, geçmişte zaten yayınlanmıştı” diye düşündü.

lay bu kadar basit!

Ama AKP iktidarının korkutucu sopası olan RTÜK durur mu!

Dört kanala da cezayı hemen kesti.

★★★

Şimdi vatandaş mantığımızla düşünelim...

Bir canlı yayın yapılıyor...

Ancak ana muhalefet liderinin neler söyleyeceğini, yolsuzluk varsa nasıl olduğunu, belgeler açıklayıp açıklamayacağını kendisinden başka bilen bir Allah kulu bile yok.

O halde soralım!

Canlı yayında herhangi bir suç olacağını kestirebilen kimse var mı?

Yok.

Muhalif kanallarda bunun dışında bir bilgi var mı?

O da yok.

★★★

Ama RTÜK’ün acelesi var!

Dört kanaldan da savunma bile istenmiyor.

İtiraz edenlere RTÜK “Ben kimsenin gözünün yaşına bakmam, cezayı keserim kardeşim. Sen git derdini Marko Paşa’ya anlat” diyor.

Yani İdare Mahkemesi’nde dava açınca anlatırsın demeye getiriyor!

Televizyoncular ne diyecek, mahkemede, nasıl savunma yapacak?

“Efendim biz sadece yayıncılık görevimizi yaptık. Zamanı saatler öncesinden açıklanmış bir canlı yayındır. Ana muhalefet liderinin ya da herhangi bir kimsenin canlı yayında ne söyleyeceğini ya da söylemeyeceğini biz önceden bilemeyiz ki...”

Sonuç acaba ne olur?

Tahmin edin bakalım!

Ceza yiyen medya kuruluşları ve gazeteciler şimdi acaba sindirilmiş ve korkutulmuş oldu mu!