Sevgili okurlarım hepimiz artık yeterince biliyoruz...

Bu ülkede cumhurbaşkanlığı makamı önemlidir.

Ne yaparsa yapsın hakkında soruşturma açılamaz.

Dokunulmazlığı vardır.

O kadar ki, cumhurbaşkanını hakaretlerden korumak için Türk Ceza Kanununda özel bir madde bile vardır.

Bu yasal düzenleme çıkarıldığı zaman cumhurbaşkanı sadece “Devletin başı” idi.

Herhangi bir siyasi partinin başkanı falan değildi.

Anayasa madde 104:

“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin BİRLİĞİNİ temsil eder.

Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir...”

Evet, bu hukuk düzeni getirildiğinde cumhurbaşkanları aynı zamanda parti genel başkanı değildi.

★★★

Şimdi bir yanda anayasamızda yer alan şu açık ve net hükümlere, diğer yanda ise günümüzde yaşanan olaylara bakınız.

Dünya liderimiz Recep Bey acaba bu yaptıklarıyla, karşıtları için söylemekten hiç çekinmediği ağır sözler ve hakaretlerle  “Türk Milletinin birliğini” temsil ediyor mu?

Dillerini koparmak, onları anırmaya davet etmek, alay etmek, daha bunlar iyi günleriniz deyip muhalefete en ağır sözlerle saldırmak, tehdit etmek!

★★★

Daha öncesine gitmeye gerek yok.

31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde bütün gücüyle devreye girip her vesile ile siyasi nutuklar attı. Ancak bu nutuklar işe yaramadı.

Hangisini saymalı, partisi Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Hatay, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale, Bilecik, Bolu, Kırşehir gibi nice Büyükşehirleri, illeri ve ilçeleri kaybetti.

İktidar gücü elinde olduğu halde uğradığı bu hezimeti henüz unutamadı.

Şimdi de her gün nutuk atıyor.

Siyasi rakiplerine ve hoşlanmadığı gazetecilere en ağır sözlerle saldırıyor, bununla da yetinmeyip hakaretler yağdırıyor hatta hedef gösteriyor.

Recep Bey anayasa ve yasaları sürekli olarak çiğniyor.

★★★

Göreve başlarken Meclis kürsüsüne çıkıp yemin etmişti. Bu yemin metni anayasamızda yer alıyor.

Anayasa madde 103:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla... Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma... Üzerime aldığım görevi “Tarafsızlıkla” yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda “Namusum” ve “Şerefim” üzerine andiçerim.”

Her gün çeşitli ortamlarda uluorta (okuyarak) konuşuyor, yabancı ülkeler ve yabancı devlet adamları dahil birilerine posta koyuyor.

Particilik siyasetinin tam da göbeğinde.

Siz bir eleştiri yapıyorsunuz, en acele tarafından “Gel bakalım, cumhurbaşkanına ettiğin hakaretin hesabını ver” deniliyor.

Böyle açılmış binlerce dava, bu suçtan hapiste yatan nice insanlarımız var.

O, dokunulmazlık kılıfına sarılıp her gün particilik yapacak, istediğini söyleyecek, siz ağzınızı açamayacaksınız!

Böyle bir ortamda nerede kaldı “Türk Milletinin birliğini temsil etmek”, nerede kaldı namusu ve şerefi üzerine ettiği “Tarafsızlık (!)” yemini?..

Anayasa işte böyle çiğnenir.

★★★

Cumhurbaşkanına hakaret ettiği varsayılan kimseler sadece hapis cezası almıyor!..

Bir de Recep Bey’in avukatlar ordusu tarafından haklarında yüklü tazminat davaları açılıyor.

500 bin lira, bir milyon lira...

Eğer beyefendi hakaret ederse sorun yok, ama başkaları yazıp konuşursa sadece hapis değil, gelsin yüklü tazminat davaları...

★★★

Böyle bir ortamda biz gazetecileri soracak olursanız...

Eğer yandaş kesimden değilsek yazıyı bitirdikten sonra, gerektiğinde her cümlesini satır satır, kelime kelime yeniden okuyup kendi kendimizi sansür ediyoruz...

“Bu cümleyi kullanma, suç sayarlar...”

“Aman bu kelimeyi çıkar, dava gelir...”

Neymiş, basın hürmüş ve sansür edilemezmiş!

★★★

Bir savcı düşünün, cumhurbaşkanı falanca kişiden şikayetçi olup ceza davası açılmasını istemiş...

İsterse açmasın, başına gelecekleri düşünsün!

Bir hakim düşünün, cumhurbaşkanı tarafından açılan tazminat davası önüne gelmiş...

Örneğin Kılıçdaroğlu’ndan bir milyon lira istiyor.

Kolay mı şimdi hakimin o davayı reddetmesi!

★★★

İşte böyle bir ortamda yaşıyoruz, bu koşullar altında gazetecilik yapmaya çalışıyoruz...

Recep Bey işte böyle bir baskı ortamında bazen açıklamalar yapıyor!..

“Basın özgürlüğünü sonuna kadar destekliyoruz!”

Hangi basın özgürlüğü, ben onun bu sözlerini şaka olarak kabul ediyorum.  

Yarattığı şu ortamda biz gazetecilerin üzerinde nasıl baskılar olduğunu bilmezden ve görmezden geliyor.

Oysa hiç bilmez olur mu!..

Eskiden yoktu böyle şeyler...Bu memlekette bunların döneminde binlerce cumhurbaşkanına hakaret davası boş yere açılmadı.

O hakaret edince suç değil, biz yazınca, biz konuşunca suç!

İktidarı eleştirmek artık suç oldu.

Ya uslu çocuk olacak, ya da başına geleceklere razı olacaksın!