Sevgili okurlarım Türkiye’de din ticareti ve din sömürüsü olanca hızıyla sürüp gidiyor...

Bu sömürü sadece günümüzün sorunu değil. Hep vardı.

Geçmiş yılların ünlü siyasetçisi merhum Osman Bölükbaşı’nın bana söylediği şu sözleri hiçbir zaman unutmadım ve burada birkaç kez yazdım:

“Türkiye’de bütün sektörleri tetkik ettim ve en kârlısının din ticareti olduğunu gördüm.”

Bölükbaşı sağ görüşlü, kendisini bütün siyasi hırslardan, ihtiraslardan ve dünya nimetlerinden arındırmış namuslu adamdı.

Partisinin lideri olarak uzun yıllar iktidar ortağı olmuş, ancak bakanlık koltuğuna bir dakika olsun oturmamış, kırmızı plakalı makam otolarına hiçbir zaman binmemişti.

Din ticareti ve din sömürüsü ne zaman gündeme gelse hep onun sözlerini anımsarım.

★★★

Tarım Bakanı Vahit Kirişci’nin Ağrı’da söylediği sözleri dün okuyunca yine Bölükbaşı aklıma düştü, onu bir kez daha rahmetle, özlemle ve saygıyla andım.

Kirişci şöyle demiş:

“Bu seçim çok önemli. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. O tarafa gittiğimizde soracaklar bize. İnsanlık adına, sadece bu memleketin değil bütün mazlum milletlerin selameti adına atmanız gereken hangi adımları attınız?”

Bunlar kararlı, hesabı bu dünyada değil, öbür dünyada verecekler!

Birileri en büyük vurgunları yaparken ses yok!

Hesaplar, ölünce çıkacak!

Dinimizi siyasete alet etmenin en son örneklerinden biri daha...

★★★

Bu Tayyipgiller iktidarının çok önemli bir özelliği daha var!

Her olayda dünya liderimizin adını anmak ve gündeme getirmek!

Tarım Bakanı da Ağrı’da yaptığı konuşmada onu örnek gösteriyor...

“Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz. Şimdi bu mücadeleyi sayın cumhurbaşkanımız veriyor.

Gönül koyduğunuz, kızdığınız, darıldığınız milletvekili olabilir, il başkanı olabilir, belediye başkanı olabilir.

Ama biz bunlardan arınıp sadece kendimiz için değil bütün mazlum milletler için, Tayyip Erdoğan’ın kendi geleceği için değil milletin istikbali başta olmak üzere... (sonu belli olmayan bir cümle.)

★★★

Evet!..

Attıkları her nutukta birkaç unsur birden yer alıyor:

-Allah.

-Müslümanlık.

-Ölüm korkusu.

-Osmanlı, padişahları ve halifelerimiz!

Bunları olur olmaz koşullarda bile sürekli gündeme getirmekten kaçınmıyorlar.

Geçmiş yıllarda hükümetler adına resmi açıklamalar devletin kurumlarında yapılırdı...

Bu açıklamaların bir bölümü bile bugün olduğu gibi cami avlularında olmazdı.

Cumhurbaşkanlarının ismi her cümlede geçirilmez, ya da devleti yönetenler her cümlede ona teşekkürler etmezdi.

Her işin cumhurbaşkanının talimatıyla yapıldığı özellikle vurgulanmazdı.

★★★

Kısa süre önce bu konuda somut bir örnek yaşadık ki vay canına dedirtti ve Türk siyaset tarihine anında geçti...

İstanbul’da Balıklı Rum hastanesinde büyük bir yangın çıkmıştı. Binalar cayır cayır yanıyordu.

Hastalar ve bakıma muhtaç yaşlılar itfaiye ve görevlilerin çabasıyla tahliye edilmeye çalışılırken o korkunç yangınla birlikte acılı sahneler televizyon kanallarında bütün dehşetiyle canlı yayınlanıyordu.

Tam o sırada Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yine canlı yayında ekranlara çıktı:

“Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangına itfaiye tarafından müdahale edilmektedir...

Cumhurbaşkanımızın talimatıyla hastaların tahliyesi için çalışmalar devam etmektedir.”

Demek ki sayın büyüğümüz talimat vermemiş olsaydı hastaneyle birlikte içindeki hastalar da yanacaktı!..

İyi ki vermiş!

★★★

Sadece din ticareti ve din sömürüsü değil, siyaset açısından bakıldığında günümüzün bir başka özelliği daha var...

Bir faniyi adeta putlaştırmak...

İyi ve olumlu ne varsa o yapıyor!

Olumsuz her şeyin sorumlusu dış güçler ve muhalefet!

Kendilerince yeni bir siyaset düzeni kurdular ama yine de korkuyorlar.

Seçim yaklaştıkça korku artıyor...

Zira Saray ve iktidar elden giderse, işte o zaman yandı gülüm keten helva!