Sevgili okurlarım, Türkiye’de ve çevremizde şu olanları izledikçe insan hayretler içinde kalıyor.

Ne acıdır, dün ak dediğimize bugün kara diyoruz.

Düne kadar sövdüklerimizi, posta koyup hakaret ettiklerimizi şimdi büyük bir onur duyarak ülkemizde ağırlamaya hazırlanıyoruz!

Bu sözlerimle en başta İsrail’i kastediyorum.

Başımızdakilerin düne kadar doğrudan sövdüğü İsrail artık bizim için ‘dost ve kardeş ülke’ olma yolunda hızla ilerliyor!

Cumhurbaşkanı Hertzog resmi konuğumuz oluyor.

Saraylarda ağırlanacak, dünya liderimizle görüşmeler yapacak ve iki taraf da dostluk mesajları verecek.

Taraflar birbirlerine saygılarını sunacak, görüşmelerden sonra karşılıklı özlem giderme oyunu oynanacak.

★★★

Peki ne oldu da İsrail’le birden bire dost ve kardeş olmaya karar verdik!

Çok bilinen bir atasözümüz vardır!

Denize düşen yılana sarılır.

Bizim durumlar şimdi aynen böyle...

Dünyada yalnız kaldık.

İsrail’de büyükelçimiz yok, onların da yıllardan beri Türkiye’de büyükelçisi yok.

Şimdi karşılıklı anlaşmalar imzalanacak, bunlar basın toplantısında duyurulacak ve inşallah her şey güzel olacak!

★★★

İş bu kadarla kalsa yine iyi...

Yunanistan başbakanı Miçotakis de birkaç gün sonra Türkiye’de olacak. Bizde başbakan olmadığı için Recep Bey’le bir araya gelecek...

Ve yine karşılıklı ‘dostluk’ mesajları verilecek.

Bizimkiler kısa süre önce Birleşik Arap Emirlikleri’ne de (BAE) ana avrat söver, hakaretler yağdırırdı.

Gazetelerinde BAE için “Şerefsizler” diye manşetler atılırdı.

Sonra ne oldu?

Dünya liderimiz bir BAE ziyareti yaptı, petrol ve doğalgaz hatırına anında dost olduk!

Unutmayalım, adına BAE denilen bu hırsızlar ülkesini, petrol ve doğalgaz vurguncusu ülkeyi kısa süre önce ilk tanıyan İsrail olmuştu.

Rastlantılara bakın siz!

★★★

O halde çevremizde bir şeyler oluyor da, acep ne oluyor!

Düğün değil bayram değil, İsrail cumhurbaşkanı niçin bunca zahmete katlanıp Türkiye’ye geliyor!

“Van minıt” kapışması unutuldu mu?

Yunanistan başbakanı niçin bize geliyor?

BAE ile ilişkilerde yandaş gazetelerde çıkan o “Şerefsizler” manşetleri de unutuldu mu?

★★★

Şimdi sormak gerekiyor...

“Abicim tamamdır, dış politikada sonsuza kadar küslük olmaz. Bugün silahlarıyla kavgaya tutuşan ülkeler bile bir süre sonra geçmişi unutup dost olabilir...”

Evet, böyle şeyler normaldir.

Peki bize ne oluyor, niçin barışma sürecine girmek zorunda kaldık!

Kendi irademizle mi, yoksa başkalarının baskısıyla mı!

★★★

Yanıtını da hemen vereyim.

ABD’nin baskısıyla...

Unutmayın, yıllar önce de Suriye’ye de aynı gerekçeyle girip başımıza en büyük belayı almıştık.

ABD’den talimat gelmişti:

“Biz Esad’ı devirmeye karar verdik, siz de dalın Suriye’ye...”

O kanlı süreç böyle başlamıştı ama Esad’ı devirmeleri halâ mümkün olmadı.

★★★

Şimdi aynı duruma bir kez daha tanık oluyoruz.

ABD’den talimat geldi...

“Bizim dünyadaki en büyük dostumuz ve desteğimiz olan İsrail’le barışma zamanınız geldi de geçiyor bile. Artık geçmişi unutun, Filistin’i falan da unutun. Biz size cumhurbaşkanı Hertzog’u göndereceğiz. Masaya oturup uzlaşın.”

Dikkat ediniz, bizim dünya liderimiz Recep Tayyip uzunca bir süredir İsrail ve Mısır dahil hiçbir ülkeye sert çıkamıyor, posta koyamıyor, hakaretler yağdıramıyor.

★★★

Ve yine dikkat ediniz...

BAE, İsrail ve  Yunanistan’la  yakınlaşma ve dostluk kurma aşaması her nedense günümüze denk geldi.

Savaş konusunda sözünü Rusya’ya geçiremeyen ABD şimdi yeni taktikler peşinde...

Ortadoğu’da yeni ilişkiler kurup eski düşmanları dost yapmak ve kendi arkasını garantiye almak...

Bunlar karmaşık ve cambazlıkla karışık ilişkilerdir.

Bu oyuna düşer miyiz?

Düştük bile.

Türkiye’ye hoş geldin dost ve kardeş Hertzog, talimatlarını her zaman bekleriz.