Sevgili okurlarım, birkaç gün önceki yazımda Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’ten söz etmiştim.

Bu adam hem Hitler’in sağ kolu, hem de müthiş bir yalan uzmanı idi.

İktidardan aldığı güçle Nazi rejiminin bütün propaganda işlerini yürütür, halkı bu yolla uyuturdu.

Propaganda işinin önemini yıllar önce kavramış ve bu işin neredeyse kitabını yazmıştı.

Alman medyası tam kadro onun emrine girmişti.

1930’lu ve 1940’lı yıllardan söz ediyoruz.

‘Medya’ deyince, o zaman internet yoktu, televizyon yoktu.

Sadece gazeteler ve  radyo vardı.

Her ikisine de Goebbels’in demir yumruğu inmişti.

Onun talimatlarıyla iş yapan medya, bir yalanlar yumağına dönüşmüştü.

İşin acı yönü ise korku dağları bürümüş, Alman medyasının büyük bir bölümü  kendini bunların yalanlarına satmıştı.

Üstelik Goebbels bu propaganda işlerinin ustası idi.

Kurallarından biri şöyleydi:

“Halka söyleyeceğiniz yalanlar büyük olsun zira yalan ne kadar büyük olursa halk o kadar çok inanır.”

★★★

Adına siyasi propaganda denilen kavram dünyanın her ülkesinde var, bundan sonra da olacak...

Bizde de var, hem de fazlasıyla!..

Ancak bizim iktidar ne kadar büyük yalanlar söylerse söylesin Türk Milleti artık inanmıyor...

Seçime az kaldı, seçim ortamına giriyoruz.

Bu durumda iktidar partisinin propaganda çabaları da ister istemez artış gösteriyor.

Ama dedim ya, bunca fiyasko ve rezalet sonrasında inandırıcı olması mümkün olmuyor.

Hem de emirleri altında inanılmaz bir medya gücü olduğu halde...

★★★

Ne ararsanız bizim yandaş medyada var!..

Televizyonlar, gazeteler, radyolar, internet siteleri vesaire...

Saray’dan bir talimat geliyor, yayın akışları anında değişiyor.

Ertesi gün çıkacak yandaş gazetelerin bazı manşetleri ve haberleri için Saray’dan onay alınıyor.

Hükümet derseniz fazla bir önemi yok zira bakanlar Recep Bey tarafından seçilmiş bürokratlar.

O makamlara halk tarafından seçilmediler.

Dolayısıyla onların irili ufaklı diğer on binlerce bürokrattan bir tek farkları var...

Bakanlar, medyada zaman zaman yer bulan ‘kırmızı plakalı’ bürokratlar!

★★★

Konumuzu biraz saptırdık galiba...

Seçime daha 10 aydan biraz fazla bir zaman kaldı ama bu iktidar gidişin hiç de iyi olmadığını, üstelik çok büyük olasılıkla iktidarı başkalarına, uzaydan gönderilen bazı yaratıklara (!) kaptıracağını anladı.

Şimdi kara kara düşünüp ‘akil adamlarından’ yardım istiyorlar...

“Bize yeni bir takım Zihni Sinir poroceleri bulun, seçim öncesinde yeni müjdeler yaratın ki ahaliyi onlarla uyutmaya çalışalım.”

★★★

Şimdi dikkat ediniz...

Recep Bey pazartesi günkü kabine toplantısı sonrasında bu konudaki büyük müjdeyi açıklayacaktı.

Dar gelirli vatandaşa 81 ilde binlerce muhteşem sosyal konut...

İsteyen her dar gelirli vatandaş bunları satın alacak ve borcunu her ay kira öder gibi ödeyecek!

Böylece konut fiyatlarıyla birlikte kiralar da düşüşe geçecek!

Recep Bey bu muhteşem projeyi “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi” diye açıkladı.

Fakat gelin görün ki Recep Bey işin ayrıntılarını ertelemek zorunda kaldı...

Çünkü her şey seçim propagandasına yönelikti.

Proje için hiçbir altyapı hazırlığı yapılmamıştı.

Araziler bilinmiyordu.

Maliyetler belli değildi. 

Finansman kaynağı  ve işin ne zaman biteceği de belli değildi.

★★★

İkinci Dünya Savaşının son günlerinde Hitler’in Berlin’deki sığınağında eşi ve altı küçük çocuğu ile  birlikte intihar eden Goebbels hayatta olsaydı, bizimkilere belki şöyle seslenirdi:

“Hop dedik beyler, ben size böyle mi öğrettim! Propaganda yapmak ciddi iştir ve bu işin olmazsa olmaz kuralları vardır. Yalan söyleyeceksin ama aynı zamanda inandırıcı olacaksın. Bir yıl sonraki seçim için böyle tutarsız vaatlerde bulunursan bunu kimse yemez...”