Sevgili okurlarım, artık unuttuğumuz, hemen hiçbir işlevi kalmayan anayasamızın 104. maddesi çok açık:

“Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”

Burada bir hüküm var ki, çok önemli.

Türk Milletinin BİRLİĞİNİ temsil etmek.

Bizde ise öyle bir cumhurbaşkanı var ki, aynı zamanda partisinin genel başkanı. Söylemleriyle birlikte yaptıkları da ortada.

Bütün amacı muhalefet partileriyle kavga edip sürtüşmeye girmek, eğer mümkünse onları korkutmak, sindirmek ve bu yolla susturmak!

Cumhurbaşkanlığı konumu ve böylesine davranışlarıyla (hem de yıllardan beri) Türk Milletinin birliğini temsil ettiğini söylemek mümkün mü?

★★★

Bu girişi niçin yaptığıma gelince...

Yanı başımızda savaş başladı.

Kim haklıdır kim haksızdır, sonuç ne olur..Rusya mı Ukrayna mı, her kafadan bir ses çıkan böylesine karmaşık bir ortamda ahkâm kesmek benim işim değildir.

Nasıl olsa bizde fazlasıyla mevcut olan, her konudan anlayan, ancak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan birileri bol miktarda var...

Bunlar her gün bilseler de bilmeseler de televizyon kanallarına sıra sıra çıkıp ahkâm keserler.

★★★

Yani belli konularda bu işi uzmanlarına bırakalım diyeceğim ama mümkün değildir!..

Çünkü ağzı olan konuşuyor, kravatını takan, eline çantasını alan, süslenip püslenen belli kişiler bir moderatörün kumandası altında her dakika karşımızda boy gösterip nutuk atmaya başlıyor.

Bunların ekranda yer alan ve kendi kendileri için üretmiş oldukları çeşitli unvanları da unutmayalım:

Stratejist, ekonomik analiz uzmanı, güvenlik uzmanı, siyaset bilimci, sosyolog doktor vesaire!

(Bu unvan bolluğu içinde bizim gibiler hiçbir şey olamadık da ona yanarım!)

★★★

Sevgili okurlarım, yazımın yukarıdaki başlığını özellikle böyle koymuştum...

Havayı biraz yumuşatsa.

Evet, Rusya-Ukrayna savaşı hem de çok yakınlarımızda başladı.

İşin nereye varacağı, ne kadar kan akacağı, kaç kişinin öleceği, sivil halkın ne gibi zararlara uğrayacağı falan belli değil.

Ama bu işin sonrası çok önemli.

Bizi, yani Türkiye’yi bekleyen çok ciddi boyutları var.

Ekonomik gelişmeler...

★★★

Savaş birkaç gün sonra belki bitecek ama kalacak olan tortuları özellikle bizim canımızı yakacak, iz bırakacak.

Bizim büyük dünya liderimiz olan, bütün dünyayı yöneten Recep Bey’le herhangi bir muhabbetim olsa, kendisine şunları söylerdim:

“Beyefendi korkarım bu savaşın ucu bize fena halde dokunacak ve hemen bitse bile sonuçları canımızı epeyce acıtacak.

Hiç kuşkunuz olmasın bu durumda canı ilk yanacak olan iktidarınız ve zat-ı âlinizdir.

Örneğin savaş bahanesiyle fiyatlar yine zıplar, denetim için belediye zabıtaları bile yetersiz kalabilir!

Bu konulardan pek anlamam ama bu gibi işlerin şakaya gelmeyeceğini bilirim...

Şimdi ben sizin yerinizde olsam sarayımda muhalefet partisi liderlerini de en kısa zamanda toplayıp onlara Türkiye’nin kuşkuları, beklentileri ve neler yapmamız gerekeceği konusunda bilgi veririm.

Başka bir deyişle, muhalefet liderleriyle bir “Güvenlik zirvesi” düzenlerim.

Gerekirse bu zirveyi ‘konuşmalar yazılmamak ve açıklanmamak’ kaydıyla oluştururum.

Bazıları ve hatta yüce kişiliğiniz bu önerime güleceksiniz ama dedim ya, iş ciddidir ve topun ağzında partiniz ve iktidarınız vardır.

Böyle bir zirve ne işe yarar diyecek olursanız...

Ülkemizdeki şu gergin havayı biraz olsun yumuşatmaya yarar ve kazançlı çıkan siz olursunuz.

Unutmayın...

Bu sürekli gerginliğin ve huzursuzluğun en başta gelen nedeni sizsiniz.

Kendisinden olmayan herkesi küçümseyen, posta koyan, kürsülerden tehditler savuran, hatta hakaretler eden bir cumhurbaşkanı!

Böyle bir yumuşama sizin de işinize yarayabilir.”

★★★

Evet, hukukum ve muhabbetim olsaydı kendisine bunları söylerdim.

Ama kendi açısından bakıldığında o da haklı!..

Alemi yöneten, bütün dünyaya yön veren koskoca bir dünya lideri!..

Kalkıp ta üç beş tane başıbozuk muhalefet liderini muhatap kabul edecek değil ya!

Ortamı yumuşatmaya gelince...

O zaten gıdasını sertlikten, kavgadan, ayrımcılıktan alıyor.

Yani bunları söylerken, saçmalamış olduğum yazımı bitirirken son anda aklıma geldi ve yukarıdaki muhalefet zirvesi önerimi geri çekiyorum!

Hiç yazılmamış ve söylenmemiş kabul ediniz lütfen!..

Olmayacak duaya amin demeyelim!