Sevgili okurlarım, burada fırsat buldukça cezaevlerinde yaşayanların sorunlarını dile getirmeye çalışıyorum ama nereye kadar...

Epeycesi o yazılarım nedeniyle beni sevdiler, mektuplarında abi, beyefendi falan diye hitap ediyorlar...

Cezaevi mektuplarını yayınladıkça dışarıdaki bazılarından mektuplar gelir:

“Ne yani sen katillerin, gaspçıların, tecavüzcülerin avukatlığına mı soyunuyorsun?..”

Cezaevlerinden gelen mektuplardan şunu anlıyorum.

Adalette ve yargı sürecinde çok büyük haksızlıklar var.

Çok sayıda insanımız adli hatalar ve yanlış siyasi kararlar çnedeniyle içeride yatmakta.

★★★

15 Temmuz FETÖ darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla tutuklanıp ceza yiyen ve ömür törpüsü koğuşlarda yatmakta olan askeri öğrencilerden, erlerden, uzman çavuşlardan aldığım mektuplar var ki, okuyunca insanın ağlayası geliyor.

Geçen gün F-16 pilotu bir teğmenden aldığım bir mektup içimi acıttı.

Hava Harp Okulunu birincilikle bitiriyor.

Sonra ABD’de eğitim kurslarına gönderiliyor ve o zorlu kursları da birincilikle bitiriyor.

Bir jet pilotunun yetiştirilmesinin maliyet hesapları var.

Kişi başına milyonlarca dolar.

★★★

Teğmen darbe gecesi Konya’da kız arkadaşıyla buluşacak. Cebinde Ankara-Konya hızlı tren bileti var ve olaylar başlıyor.

Herkese üstleri tarafından bütün Türkiye’de aynı sözlü emir veriliyor:

“Gece büyük bir terör operasyonu yapılacaktır. Bütün izinler iptal edilmiştir. Herkes görevi başında olacaktır.”

Telefonlar toplanıyor, dışarıyla ilişkiler tümüyle kesiliyor.

★★★

Teğmenimiz o gece eline silah almıyor, herhangi bir uçak kullanmıyor...Filonun salonunda başka arkadaşlarıyla birlikte sabaha kadar bekliyor...

Ve birkaç gün sonra o da gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Teğmen mahkemede derdini anlatmaya çalışıyor, tanıklar gösteriyor ama kim umursayacak.

Yargılama bitince karar ağırlaştırılmış müebbet hapis!

Benzer durumda olan erler, askeri öğrenciler, uzman çavuşlar ve daha niceleri var.

Hepsi soruyor...

Bize komutanlarımız emir verdi, silahlar dağıtıldı. Bazılarımız dışarıda görev aldık. Kimseye ateş açmadık, kimseyi öldürmedik.

Bütün suçumuz darbe gecesi kamera çekimlerinde görünmüş olmamız.

Ama en büyük suçumuz ise komutanlarımızdan aldığımız emri uygulamak. Biz kimlerin amacının ne olduğunu nereden bilecektik?

Dedim ya, cezaevlerinden gelen bu mektupları okudukça içim kararıyor, onların çoğuna acıyorum.

★★★

Bazıları yazıyor ama suçunu belirtmiyor...

22 yaşındayım, müebbet aldım. Suçluyum ve sizden kitap istiyorum.”

Özellikle koğuş yaşamından çok sayıda yakınmalar geliyor.

16 kişilik koğuşta kucak kucağa 30 kişi kalanlar, 30 kişiye tek tuvalet, helâ diplerinde yerlerde yatmak zorunda bırakılanlar ve daha neler neler...

Beni “Abi” bellediler ve eksik olmasınlar bütün sıkıntılarını bana anlatıyorlar.

Ama arada sırada değinmek dışında benim elimden de fazlası gelmiyor ki...

★★★

İki gün önce elime ilginç bir mektup daha geçti ve okuduğum anda yazmaya karar verdim...Çünkü bu ilginç bir olaydı.

Yazanın ismini ve yatmakta olduğu cezaevini yazmıyorum.

Mektup büyük harflerle aynen şöyle başlıyordu:

“Sayın Emin Bey ismimi paylaşmazsanız sevinirim çünkü beni burada büyük sıkıntıya düşürür.”

Çok sayıda yakınmasını dile getirdikten sonra aynen şöyle diyordu:

“Akıl almaz, mantığın son bulduğu uygulamalar...Son olarak burada biz mahkûmların tek can yoldaşı olan muhabbet kuşu beslememiz yasak. Her koğuşta sadece bir çift olması serbest. Eğer yavrularsa veya sayı fazla olursa elimizden alıyorlar. Kapı altında soğuktan ölüyor kuşlar. Resmen hayvanları bilerek öldürüyorlar. Kuşun kime ne zararı olabilir? Onunla dertleşiyor, ona kelime ve konuşmayı öğretiyoruz. Koca koğuşta bir çift olur mu, olursa kimin olacak? Kimsenin bilmediği ve görülmesinin engellendiği gerçekler bunlar.”

Mektubu gönderen arkadaş kendisini anlatırken suçunu söylemiyor, “Kader mahkûmuyum, üniversite öğrencisiyim, sekiz yıldır cezaevindeyim” diyor ve mektubunu şöyle bitiriyor:

“Cezaevlerinin temel amacı ‘ıslah etmek’ olması gerekirken, bu kavramdan çok çok uzakta...”

★★★

Muhabbet kuşu...

Dünyanın en şirin canlılarından biri. Bazıları kafesinde adeta insan gibi konuşur, güldürür, gagasıyla öpüşür, sizin neşe kaynağınız ve sevgiliniz olur.

Ne olur koğuşlarda birden fazla muhabbet kuşu bulunsa, kime ne zarar verir?

Adalet Bakanlığı cezaevlerini çok sıkı ve sert kurallarla yönetiyor. Bir yere kadar haklı olabilir ama şu muhabbet kuşu yasağı dikkat çekicidir.

Lütfen biraz daha insancıl olmaya çalışsınlar.