Sevgili okurlarım, siyaset açısından bakıldığında Türkiye’nin çok önemli bir sorununun masaya yatırılacağı günü hep birlikte bekliyoruz.

Nedir olay?

2023 seçimleri.

Hem cumhurbaşkanı seçilecek hem de yeni Meclis...

Bazı partiler ve genel başkanlar erken seçim olsun diye bastırırken, kendi adıma söylüyorum, ben erken seçim olacağına hiç inanmadım ve şimdi de inanmıyorum...

Zira bu yıl içerisinde yapılacak bir erken seçim bu iktidarı batırır ve bitirir.

Kendi ayağına kurşun sıkmış gibi olur.

İktidar cephesinde her konuda söz sahibi olan sadece bir kişi var.

Recep Tayyip.

Aklını peynir ekmekle yemiş olsaydı belki o da erken seçim kararı alırdı ama artık biraz geç!..

Memleketin böylesine sancılı bir ortamında erken seçim için elbette kendi çıkarlarını düşünecektir.

Siz olsanız böylesine kuşku ve kargaşa dolu bir ortamda erken seçime gider misiniz!

★★★

Devletin çarkları, iktidarın propaganda eylemleri dışında tümüyle durmuş.

Her yerden yolsuzluk fışkırıyor, enflasyon azmış.

İşsizlik zirve yapmış.

Milyonlarca insanımız yerlerde sürünüyor.

Hiçbir iktidar böyle bir ortamda erken seçim kararı alamaz. 

★★★

İktidarın iki ortağı arasında bu konuda anlaşmazlık olduğunu söylemek bu ortamda mümkün değil.

MHP zaten AKP’nin destekçiliğine soyunmuş, geleceği yere gelmiş.

Meclis’te 47 milletvekili var.

Bundan sonraki seçimde daha fazlasını beklediğini hiç sanmam.

Tam tersine, böylesine koşulsuz destek MHP’den oy götürecektir.

Aslı varken millet niye taklidine oy versin ki...

Geçmişteki koşullar artık değişti.

Bundan sonraki seçimde bu iki parti (AKP-MHP) arasındaki “Kayıtsız şartsız işbirliği” ister istemez sona erecektir.

★★★

Bu konulara girince insanın aklına Meral Akşener geliyor...

Onunla sadece bir kez yüz yüze geldik.

Son seçimlerden önce bizim gazetenin Ankara bürosuna gelmişti.

Uzun uzun konuştuk...

O ziyareti dışında kendisiyle telefon görüşmesi ve sosyal ortamlarda karşılaşma dahil herhangi bir temasım olmadı.

Ama onu hep birlikte medyadan izlemeyi sürdürüyoruz.

★★★

Hakkındaki fikirlerimi kısaca aktarayım...

Sağlam bir kadın.

Cesur ve yürekli.

Evini bile bastılar ama geri adım atmadı.

CHP’den sonra ikinci büyük muhalefet partisinin genel başkanı.

37 milletvekiline sahip.

Siyasetin geçmişte de içinde idi, (ilk ve son olarak) bir kadın siyasetçi kimliği ile İçişleri Bakanlığı yapmıştı.

Ancak bugüne kadar hakkında herhangi bir yolsuzluk iddiası ortaya atılmadı.

Herhalde çok aradılar ama bulamadıkları anlaşılıyor.  

★★★

Akşener, Tayyipgiller iktidarının korkulu rüyası...

Çok iyi çıkışlar yapıyor, her seferinde golü atıyor. Daha demokratik ve yürekli bir medya ortamında olsaydık çok daha büyük sesler getirirdi.

İsmini siyaset dedikodularına bulaştırmamayı başardı.

Her konuda tavrını net olarak ortaya koydu.

Örneğin cumhurbaşkanlığı konusu kendisine sorulduğunda “Ben cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakan olmak istiyorum” dedi.

★★★

Erkek egemen siyaset sürecinde, Türkiye’de kadın siyasetçi olmak özellikle zor iştir.

Bence bunu başardı.

Kendisine “Fosforlu Cevriye, şoför Nebahat, elleri yer silmekten hizmetçiye benzeyen kavruk kadın” gibi isimler taktılar ama yılmadı.

★★★

Gerek kendisi ve gerekse başında olduğu İYİ Parti bugüne kadar kıvırtmadı.

Muhalefet cephesinin iyi ve sağlam bir temsilcisi olarak görev yapmayı sürdürüyor.

Türk siyasetinde ender görülen bir tablodur.

Bildiğim kadarıyla başta CHP olmak üzere aynı yolda yürüdükleri hiçbir kişi ve kuruma kalleşlik etmedi, madik atmadı, oyun oynamadı.

Ama belki daha da önemlisi ‘Bay Kemal’le ikisi...

AKP Genel Başkanının asabını  bozmayı, sinir sistemini altüst etmeyi başaran iki siyasetçi oldular.