Sevgili okurlarım Türkiye’de ‘demokrasi’ var mı, var!.. Parlamento çalışıyor mu, çalışıyor!

Partiler var, partilerin milletvekilleri var...

Ve ayrıca hükümet de var.

Şimdi size bu çalışma yönteminden kısaca söz etmek istiyorum.

Anayasa, yasalar ve İç Tüzük hükümleri uyarınca iktidarın yasal yönden denetlenmesi görevi partilere ve milletvekillerine verilmiştir.

Peki ama milletin vekilleri bu denetleme görevini nasıl, neye göre yapacaktır?

İktidara sorular sorarak...

Başka bir deyişle soru önergeleri vererek...

Sistem böyle çalışır.

Üstelik dünyanın bütün demokratik ülkelerinde uygulama aynıdır.

★★★

Bizde ise durum biraz farklıdır...

Muhalefet partileri ve milletvekilleri iktidara soru sorarlar. Bu soru önergeleri Meclis Başkanlığına verilir, oradan da ilgili bakanlıklara gönderilir.

Gerçi Meclis Başkanlığı o önergelerden bazılarını çeşitli gerekçeler gösterip geri çevirir de, o konunun üzerinde durmak istemiyorum.

Bunun en basit örneği şöyledir:

“Önergenizde özel konulara girmişsiniz. Bu nedenle soru önergeniz, üzerinde hiçbir işlem yapılmadan iade edilmiştir!”

★★★

Burada bir parantez daha açıyorum. Bizim sistemde cumhurbaşkanına soru sorma hakkı yoktur. Bu yeni uygulamada sorular Cumhurbaşkanı Yardımcısına sorulabilir.

Varsayalım soru önergeniz kabul edildi ve ilgili kuruma gönderildi.

Hükümetin bu önergelere yanıt verme süresi 15 gün.

Yani milletin vekili soru önergesini verdikten sonra en geç 15 gün içerisinde kendisine yazılı yanıt verilmesi gerekiyor.

Peki verilmezse ne oluyor?

Hiçbir şey olmuyor çünkü bunun herhangi bir yaptırımı yok.

★★★

Bazı yanıtlar, efendiler eğer tenezzül ederse haftalar ve aylar sonra veriliyor!

Ama hemen hepsinde gerçekler ya saptırılıyor, ya da geçiştiriliyor.

O kadar ki, gönderilen yazıda “Önergenizle ilgili yanıt şu internet hesabında yer almıştır, o linke tıklamanız gerekiyor” gibi lâçka, ciddiyetten yoksun ifadelere yer veriliyor.

Gidin ve istediğiniz makama başvuruda bulunun, hiçbir faydası yok.

Soru önergeniz gargaraya gelmiş, adam gibi bir yanıt verilmeyeceği kesinleşmiştir!..

Milletvekili birkaç ay daha beklemeyi göze alırsa aynı önergeyi yeniden verme hakkına sahiptir. Başka çaresi yoktur.

Böyle geçiştirilmiş yüzlerce, belki binlerce soru önergesi Meclis Başkanlığı arşivlerinde bekletiliyor.

★★★

Sevgili okurlarım, bu göstermelik denetim sürecinin çok önemli bir noktası daha var. Ona da kısaca bakmak gerekiyor.

Meclis’e yasa teklifleri gelir. Bunlar çeşitli konularda iktidar ve muhalefet partileri ve milletvekilleri tarafından imzalanıp Meclis Başkanlığına sunulur.

İşin ‘teorisi’ şöyledir:

Bu teklif Meclis’te komisyon ve Genel Kurulda tartışılıp görüşülecek, gerekli ve yararlı görüldüğü takdirde oylanacak ve kabul edilerek yasalaşacaktır.

Muhalefet partileri tarafından hazırlanan bu kanun tekliflerinde bugüne kadar sayı, aynen önergelerdeki gibi yüzlerce, binlerce olmuş durumda.

Şimdi sıkı durun!..

Muhalefet tarafından verilen kanun tekliflerinden biri bile, iktidar çoğunluğu tarafından kabul edilmedi.

Allah’tan korkun yaa!

Bunların arasında toplumun ve insanlarımızın yararına olacak bir tane bile yok muydu?

Nasıl oldu da hepsini reddettiniz!

★★★

Karşımızdaki tablo açık ve net...

Muhalefetin soru önergelerine ya hiç yanıt verilmiyor, ya da ciddiyetsiz bir biçimde geçiştiriliyor.

Kanun tekliflerinin de tamamı otomatiğe bağlanmış olarak reddediliyor. Meclis Araştırma ya da Genel Görüşme önergeleri de aynı biçimde reddediliyor.

Teklifler çoğu zaten Meclis gündemine hiç getirilmiyor, getirilen olursa da tamamı hiç zaman yitirmeden çöpe gidiyor.

★★★

Şimdi bu soru önergeleri, kanun teklifleri, Meclis Araştırmaları ya da Genel Görüşme önergeleri konusunda sorma zamanıdır!..

Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır?

Bu koşullar altında Parlamento ‘denetim görevini’ nasıl yapabilir?

Yapamaz...

Nitekim yapamıyor...

Çünkü iş iyice lâçkalaşmış ve ciddiyetini yitirmiş durumda.

Ama anayasa falan tersini söylüyormuş...

Hadi canım sen de, orada koskoca dünya liderimiz varken kim takar anayasayı!