Bu mümkün değildir.
Ama gelin görün ki bizim Recep Tayyip bunu aynen yaptı.
Tam da düşük maaştan ve sağlık kuruluşlarında sürekli dayak yemekten yakınan doktorların yurt dışında görev bulma istekleri yoğunlaştığı bir sırada acayip bir laf etti...
“Açık konuşuyorum, giderlerse gitsinler.”
Bunlar özellikle devlet hastanelerinde ve kamuda çalışan doktorlar.
Sonra ekledi:
“Ben sordurdum, en az alan ayda 8-9 bin lira alıyor!”
Maşallah, bozdur bozdur harca!
★★★
Bir doktor beş yıl boyunca tıp fakültesinde okuyor...
Devlete olan mecburi hizmet borcunu okul bitince yerine getiriyor.
Tıpta uzmanlık sınavını kazandığı takdirde ihtisas yapma yılları başlıyor.
Yani sonuçta neresinden bakarsak bakalım, bir uzman doktorun diplomasını alması fakülte dahil en az 10-12 yılı buluyor...
En çok zaman alan en zahmetli eğitim.
★★★
Anayasanın 104. maddesi açık:
“Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin BİRLİĞİNİ temsil eder.”
Kendisi cumhurbaşkanı!
Şimdi soruyorum, bu kafa yapısı ve özellikle de sözleriyle milletin birliğini nasıl temsil edebilir?
★★★
Türkiye’de doktor sayısı zaten yeterli değil.
Üstelik bu iktidar döneminde sadece ve sadece göstermelik olarak çok sayıda tıp fakültesi açıldı.
Slogan şöyle:
Her kente, her üniversiteye bir tıp fakültesi!
Yapılan tamamen yanlış.
Laboratuarları ve olanakları yetersiz, hem de hocası olmayan tıp fakültelerinden öğrenci mezun ediyorlar.
O gençlerin aslında hiçbir kabahati yok.
Diplomayı veriyorlar ellerine ve saldım çayıra Mevlâ kayıra anlayışıyla onları doktor yapıyorlar.
Sonra kendi kendilerine korona aşısı (!) icat edip adını Turkovac koyuyorlar, bu dandik aşıyı bile siyasi propaganda malzemesi olarak kullanmaya kalkışıyorlar...
Ve en son aşamada ise “Giderlerse gitsinler” diyorlar.
★★★
Giderlerse ne olur?..
Kadrolar boşaldıkça ayrılanların yerine gazetelere ilanlar verilir, dünyanın dört bir yanından ucuz doktorlar getirilir.
Bangladeş, Pakistan, Malezya gibi İslam ülkeleri...
Ve Somali, Kongo, Çad, Nijerya gibi Afrika ülkelerinde ayda 500 dolar ücretle çalışmaya hazır olan on binlerce doktor sırada bekliyor.
Bizimkiler gidecek, yerlerine ithal malı ucuz doktorlar getirilecek, iktidarımız böylece maaşlardan tasarruf edecek.
Uzun vadede amaç bu.
Doktorlarımız dirensin, beklesin... Bunların saltanat günleri artık bitmek üzere.
Az kaldı, biraz daha sabır.
Sevgili okurlarım adına TÜİK denilen (Türkiye İstatistik Kurumu) devletin elindeki bütün istatistik rakamlarını açıklayan yerdir.
Gerçi kendi işine geldiği gibi, yukarıdan gelen talimatlar doğrultusunda eksik ve yanlış açıklar ama olsun varsın, biz ona da razıyız!
Geçtiğimiz Ocak ayının işsizlik rakamları dün açıklandı.
İşsiz sayısı 3 milyon 859 bin kişi.
İşsizlik oranı yüzde 11.4.
★★★
Bu, korkunç bir tablodur...
Bir ülke düşünün, insanlar hayat pahalılığı altında inim inim inlemektedir.
Zamlar birbiri ardına binmektedir.
Bu yükün altında ezilen ve çaresiz kalan iktidarın en son numarası da unutulacak gibi değil.
Fiyat artışlarını önlemek için belediye zabıtalarını devreye sokmak!
Olacak iş değildir ama oldu.
★★★
Bir ülke düşünün, dört milyona yakın (gerçekte en az altı milyon) insanı işsizdir. İş aramaktadır ama bulması mümkün değildir.
O işsizlerin yerini Suriye, Afganistan vesaire gibi ülkelerden gelip ‘TC vatandaşı’ yapılan ucuz işçiler doldurmuş, bizim insanlarımız çoktaan devre dışı bırakılmıştır.
20 yılda Türkiye’yi nerelerden nerelere getirmiş olduklarını bir kez daha ve somut rakamlarla görünüz ve bu olanları unutmayınız.
★★★
Emin Çölaşan’ın notu:
Önceki gün yolda karşılaştığım emekli bir büyükelçi içini kısaca dökmüştü. Söyledikleri dün aynen çıktı:
“Antalya’da düzenlenen toplantı sadece şov amaçlıdır. En çok iki saat sürer, âdet yerini bulsun diye bir basın toplantısı yapılır ve herkes ülkesine döner. Bu gibi zoraki toplantılardan hiçbir şey çıkmaz. Sadece AKP’nin propagandası ve iç siyaset malzemesi olarak kullanılır.”
