Sevgili okurlarım, AKP döneminde piyasaya sürülen yeni devlet düzeninde ilginç bir özellik var.

Her şey cumhurbaşkanına endeksli!

Varsa yoksa O...

O’nun emri, talimatı, onayı ya da imzası olmadan hiçbir şey yapılması mümkün değil...

Beyefendinin kabinede yer verdiği bakanlar bu yeni düzende sadece sıradan bürokratlar konumunda.

★★★

Birkaç ay önce idi...

Meclis’te bir toplantı sonrası...

Cumhurbaşkanı orada, Sağlık Bakanı da orada.

Aralarında iki metre mesafe var.

Gazeteciler ayaküstü birkaç soru soruyor, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca kısaca yanıt vermeye çalışıyor.

Bu kısa soru cevap faslı bitince Recep Bey biraz bozulmuş olarak Sağlık Bakanı’na soruyor:

-Sen gazetecilere benden habersiz ne söyledin?

Bakan bey telaşlanıyor, panikliyor:

-Estağfurullah efendim, ben sizden habersiz bir şey söyler miyim!

Bu kısa konuşma kayıtlara geçmiş, medyada bile yer bulmuştu.

İnsancıl açıdan bakıldığında o kabine üyesinin herkesin önünde düştüğü duruma gerçekten üzülmüştüm.

★★★

Evet, bizim Cumhurbaşkanı neresinden baksanız tek adam...

Yanında sadece Saray ekibi var.

Bildiği ve bilmediği her konuda konuşuyor ve Türkiye’yi sarayından tek başına yönetiyor.

Zaten hemen her konuda söyleyeceği sözler Saray’daki danışmanları tarafından yazılıp adına prompter denilen elektronik aygıta yükleniyor, sayın büyüğümüze de yaptığı konuşmalarda onları bire bir okumak kalıyor.

İçeride olsun dışarıda olsun durum değişmiyor.

★★★

Ancak dünyayı yöneten ve bütün alemlere yön verip yol gösteren bu değerli büyüğümüzün bir huyu var.

Özellikle canlı yayınlarda önündeki aygıttan okumuyorsa, bazen yanlış şeyler söylüyor, “Esenboğa Havalimanı’nı da biz yapmıştık” gibi küçük hatalarla dolu sözler ediyor.

Dünkü yazımda değinmiştim...

Şimdi New York gezisinde iken adını sanını hiç duymadığımız bir televizyon kanalı bulunmuş. Sözleri aynen şöyle:

“Ülkemde marketlerde raflar dolu ama Amerika’da, Fransa’da, Almanya’da raflar boş!”

Bu sözleri söyleyen herhangi bir sıradan kimse olsa umursamayız, hatta güler geçeriz.

Ama ülkesi adına televizyona çıkıp Türkiye’yi hiç tanımadığı belli olan sunucunun sorularına tercüman aracılığı ile yanıt veren kişi cumhurbaşkanı ise iş değişir.

O takdirde biraz daha ‘sorumlu’ olması zorunludur.

★★★

Batı ülkelerinde raflar boşmuş. Hadi canım sen de, kim demiş onu!

ABD’de yaşayan okurum Levent Avcı yazıyor:

“Emin ağabey Ankara Bahçelievler’liyim ve 24 yıldan beri Florida’da yaşıyorum. Bu raflar boş lâfını nasıl uydurduklarını anlamıyorum.

Enflasyon bile olsa burada insanların alım gücü yüksek ve raflar tıka basa dolu. Şöyle bir örnek vereyim. Daha ucuzunu da bulabilirsiniz ama benim gittiğim markette bir kilo kıyma yaklaşık 10 dolar.

İşyerinde benim saat ücretim ise 20 dolar ve ben bu ülkede zengin değil orta direk normal bir vatandaşım.

Bu palavraları ve bunlara inanan insanları gördükçe Türkiye için beslediğim ümitler her geçen gün tükeniyor.”

★★★

İsmini hepinizin bildiği bir gazeteci arkadaşımız birkaç gün önce Paris’ten gelmişti. Kendisine oradaki durumları sordum.

“Raflar tıklım tıklım dolu, yok yok... Ne ararsan fazlasıyla var. Paramızın değeri düşük olduğu için fiyatlar bize elbette pahalı geliyor ama onların alım gücü yüksek. Örneğin bir şişe su alıyorsun iki euro. Yani bizim parayla 35-40 liraya geliyor. Restoranlar ve kafeler dolu. Sadece tasarruf olsun diye Eyfel Kulesi gibi bazı yerlerin ışığını gece belli bir saatte karartmaya başlamışlar.”

★★★

Demokrat Parti Ordu milletvekili Cemal Enginyurt bir süre önce Almanya’ya gitmiş ve market raflarının videosunu yayınlamıştı. Şöyle diyordu:

“Almanya’da raflar boş diyorlar, Almanya bizi kıskanıyor diyorlar. Maşallah raflar dolu, etler dolu, ürünler bol ve bereketli. Her şey yerli yerinde. Sıkıntıda olana hiç rastlamadık. Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız da mutlu.”

Belçika’da yaşayan Sinan Güzelce anlatıyor:

“Bekar olduğum için sürekli yiyecek içecek alışverişi yapmak zorundayım. Bulamadığım, eksikliğini hissettiğim herhangi bir şey bugüne kadar asla olmadı...”

★★★

Sevgili okurlarım, size yurt dışında yaşayan ya da gidip gelen sadece birkaç Türk vatandaşının yorumlarını iletmekle yetindim...

Bir yanda onlar gibi milyonlarcası, bir yanda bizim dünya liderimiz var.

Ancak vatandaşlarımızın söyledikleri ile dünya liderimizin sözleri örtüşmüyor.

O halde ne yapmalıyız?

Her zaman olduğu gibi yine O’nun sözlerine güvenmeli ve halimize şükretmeliyiz!..

“Batı’da raflar boş ama Türkiye’de dolu. Amerika’da, Fransa’da, Almanya’da ise raflar boş...Ben ekonomistim!”