Sevgili okurlarım, bizim gazetenin Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk güncel ve çok önemli konuları bulup kitap yapmanın adeta ustasıdır.

İşin ilginç yanı, Saygı yeni bir kitap daha yazmaya başladığında ilk önce benim haberim olur...

“Abi konumuz şudur, sen istersen önsöz yazmaya şimdiden başla!”

Kitap biter, ilk okuyanlardan biri yine ben olurum.

Böylece, bu süreçte Saygı’nın ‘kadrolu önsöz yazarı’ olmayı başarmış durumdayım!..

Son kitap birkaç gün önce çıktı:

“Zindandan Gelen Mektuplar. Cehennemi Yaşadım.” (Doğan Kitap.)

★★★

Şu veya bu biçimde tutsak edilip PKK’nın yerin birkaç kat derinliğindeki mağaralarında, insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakılan askerlerimiz, polislerimiz ve kaymakam adayları tarafından ailelerine yeraltı mağaralarından yazılan mektuplar, oralarda yaşanan işkenceler, vahşet tabloları...

Saygı bütün belgeleri devlet arşivlerinden çıkarıp güzelce derlemişti.

Bana da yine bu güzel kitabın önsözünü yazmak kaldı.

İşte o önsöz:

★★★

“Türkiye, 1980’li yıllardan bu yana PKK belasıyla mücadele edip duruyor.

Kökü dışarıda olan bir bela...

Hem Türkiye’nin başına bela oldu, hem de kendi başlarını yaktılar.

Sayısı pek bilinmiyor ama yıllar içerisinde her yaştan, her kesimden binlerce insanımızı yitirdik.

Bu mücadelenin parasal maliyeti de bizim açımızdan çok önemli.

PKK terörüyle mücadele ederken yüz milyarlarca dolar para harcadık.

Kalkınmamıza gitmesi gereken kaynakların önemli bir bölümünü bu terör olayları ve düzenlenen operasyonlar nedeniyle feda etmek zorunda kaldık.

İnanılmaz bir rakamdır ve sanırım terörle mücadele açısından dünyada bir eşi ve benzeri daha yoktur!

★★★

Çok değerli çalışma arkadaşım Saygı Öztürk bu PKK olayında verilen mücadeleyi de gerek yazı ve haberlerinde, gerekse kitaplarında çeşitli boyutlarıyla irdelemeyi sürdürüyor.

Bu konuda yazdığı son kitap şimdi elinizde...

Okudukça hemen hiçbirimizin bilmediği, ya da unutmuş olduğu inanılmaz bir olaya bir kez daha tanıklık etmiş olacaksınız.

Yıl 2015...

PKK’nın elinde bulunan Kuzey Irak’taki dağlardayız...

GARA bölgesi.

Türk sınırına uzaklığı sadece 35-40 kilometre.

İnsan gücünün zor ulaştığı bir mağaralar silsilesi.

Burada PKK tarafından bazılarına göre çeşitli zamanlarda rehin alınmış, bazılarına göre ise esir edilmiş insanlarımız var.

★★★

Doğal mağaraları ayrıca labirentler gibi oymuşlar.

Adeta yer altında bir şehir.

Mağaralarda farklı tarihlerde ve farklı olaylarda ele geçirilmiş olan rehineler tutuluyor zira bu mağaralar aslında PKK’nın hapishanesi.

Her rehine ayrı bir mağara bölümünde, hücrelerde tutuluyor...

Kimse kimseyi görmüyor.

Başlarında ‘gardiyanlar’ ve bir de örgüt içerisinde önemli bir yeri olduğu anlaşılan bir ‘cezaevi müdürü!’

Ele geçirilip karanlık mağaralarda bekletilenler arasında askerlerimiz, polislerimiz ve bazı siviller var.

★★★

Esirler içeride zor durumda.

Beslenme yetersiz. Çeşitli maddi ve manevi işkencelere tabi tutuluyorlar ve beş yılı aşkın bir süre boyunca karanlık mağara ortamında yaşamak zorunda kalıyorlar.

Güneşi görmeleri yıllar içerisinde bir kez olsun mümkün olmuyor.

Aradan uzun yıllar geçiyor ve PKK yönetimi tarafından 2019’da alınan bir karar, çaresiz mahkûmlara iletiliyor:

“Ailelerinize bir mektup yazmanıza izin verilmiştir.”

Herkese kağıt kalem veriliyor.

Yazılan mektuplar ailelerine çeşitli kanallarla iletiliyor.

★★★

Günlerden 10 şubat 2021...

TSK bu mağaraları ele geçirip rehineleri kurtarmak amacıyla büyük bir operasyon düzenliyor.

Pençe-Kartal-2 operasyonu.

Havadan indirme bile yapılıyor.

O sırada Milli Savunma Bakanı yine Hulusi Akar, İçişleri Bakanı yine Süleyman Soylu.

Operasyon başladığı anda PKK da kendi insanlık dışı korkunç önlemini almakta gecikmiyor.

13 tutuklu insanımız ‘cezaevinde’ başlarına sıkılan kurşunlarla öldürülüyor.

Ayrıca üç güvenlik personelimiz çatışmalarda şehit düşüyor...

Ve kurtarma operasyonu ne yazık ki başarılı olamıyor.

★★★

Saygı Öztürk bu GARA olayının devletteki arşivine girdi ve belgelere ulaşmayı başardı.

Özellikle de ‘esirler’ tarafından o ıstıraplı süreçte ailelerine yazılan hasret, umut, korku dolu mektuplara...

Bu kitapta olayların perde arkasını, nasıl ele geçirildiklerini, konuyla ilgili siyasi gelişmeleri ve hem de o mektupları okuyacak, bazı mektupları okurken belki ağlayacaksınız.

İnsanlık dışı bir cinayetler serisinin el yazılı belgeleridir.

Yakın tarihimizde yer alan bu olayı araştıran, bu kitabı nasıl büyük bir emekle hazırladığına bire bir tanık olduğum değerli arkadaşım Saygı Öztürk’e teşekkür borçluyuz.

Ellerine sağlık.