Sevgili okurlarım, burada birkaç kez irdelediğim ve sorular sorduğum çok önemli bir konu var.

İki adet dev nakliye uçağımızın başına gelenler...

Geçtiğimiz şubat ayında Rusya Ukrayna savaşı başlamıştı.

Bizim hükümet Ukrayna’da mahsur kalan Türk vatandaşlarının getirilmesine karar verdi.

Savaşın ilk saatleriydi...

Uçaklar Eskişehir hava üssünde bekliyorlardı.

Hemen kalkış emri verildi ve iki adet dev nakliye uçağımız Ukrayna’nın başkenti Kiev’e doğru yola çıktı.

★★★

Kiev’e kazasız belasız iniş yaptılar.

Yüzlerce vatandaşımızı alıp hemen Türkiye’ye dönüş yapacaklardı.

Ama olmadı.

Söylentilere göre Kiev havalimanı tam o sırada Rus uçakları ve Rus füzeleri tarafından vurulmuş, pistlerden biri tahrip edilmişti.

Bizim uçaklar o bölgede idi.

Bu söylentinin doğru olup olmadığını, pistlerin ne durumda olduğunu biz bilmiyoruz çünkü bizim hükümet tarafından bu konuda tutarlı ve doyurucu bir açıklama hiçbir zaman yapılmadı.

★★★

Bunları neden yazdığıma gelince...

Medyada sık sık izliyoruz.

Bir sürü sivil ve askeri uçak Kiev havalimanını kullanıyor, her gün iniş ve kalkış yapıyor.

O kadar ki, örneğin Ukrayna’ya gelen yabancı devlet adamları bile orasını kullanıyor.

★★★

Bu dev nakliye uçakları ABD patentli...

Yüzlerce yolcu kapasitesine sahip. Ayrıca çeşitli ağırlıkta askeri malzemeleri de taşıyabiliyor.

Türkiye Cumhuriyeti bu uçaklar için milyonlarca dolar para ödedi. (Devlet sırrı olduğundan ne kadar ödediğimizi bilmiyorum.)

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da kendisine bu konuda sorulan sorulara çeşitli zamanlarda yanıt vermek zorunda kaldı:

“24 şubat akşamı insani yardım amacıyla iki adet A400M uçağımızı Ukrayna’ya gönderdik. Oradaki vatandaşlarımızın tahliyesini planlamıştık. Uçaklarımız oraya vardıktan sonra havalimanı kapatıldı, İki uçağımız da orada bekliyor. Bu konuda hem Rusya, hem de Ukrayna taraflarıyla görüşmelerimiz sürüyor. Olumlu gelişmeler olmasını bekliyoruz. Uçaklarımızı ilk fırsatta tahliye edeceğiz.”

Bakan bey böyle diyordu ama bugüne kadar hiçbir olumlu gelişme olmadı.

Uçağımızın uçuş ekibini oluşturan subay pilotlar ve teknisyen astsubaylar şu anda Kiev’deki büyükelçiliğimizde bekleşiyorlar.

★★★

Acaba elimizde bu uçaklardan kaç adet var?

Onu da bilmiyoruz!

Bilinen tek şey uçaklarımızın bu bekleyiş boyunca büyük zarar gördüğü...

Yerinden kımıldaması mümkün olmayan, iniş ve kalkış yapamayan uçakların başına gelen durum işte bu!

Bizim iktidar bu savaş konusunda yine öne atlamış, Rusya ve Ukrayna savaşında arabuluculuk yapmaya soyunmuştu ama, demek ki bazı şeyler eksik kalmış.

Demek ki savaşan iki ülkeye de sözümüz geçmiyormuş.

Ortaya çıkan tablo bu.

★★★

Bu dev nakliye uçaklarına bizim havacıların taktığı bir isim var!

Koca Yusuf.

Dev yapılı dünya şampiyonu güreşçimizin ismi...

Bizim Milli Savunma Bakanlığı ise Ukrayna’dan kalkan tahıl dolu gemileri izliyor, o gün kaç geminin Karadeniz’e açıldığını kamuoyuna duyuruyor ama iş Koca Yusuf’lara gelince tık yok!

★★★

Sevgili okurlarım, savaş başlayalı koskoca yedi ay geçti ve iki uçağımız konusunda herhangi bir bilgiye sahip değiliz.

Bazen diyorum ki acaba bizimkiler ‘Kiev’de esir kalan’ uçaklarımızı unuttular mı...

Ya da şu veya bu biçimde kurtardılar da haberimiz mi olmadı...

Ama kurtarmış olsalar bunun tantanasını hemen yaparlar ve hadiseyi kendi açılarından siyasi propagandaya dönüştürürlerdi.

★★★

Ben Milli Savunma Bakanı olsam hemen şunu yapardım...

-Gazetecilerin sorularına yanıt vermek koşuluyla bir basın toplantısı düzenlerdim.

-Koca Yusuf’lar olayında bugüne kadar yaşanan gelişmeleri (Ukrayna’dan kalkan tahıl gemilerinde olduğu gibi) tek tek açıklardım.

Uçaklarımızın ne durumda olduğunu, yedi aydan bu yana çürümeye terk edilip edilmediğini de gizlemezdim.

-Bu süreçte yaşanan başarısızlıkları hiç çekinmeden anlatırdım.

Bundan sonra ne olacağını hep birlikte görürüz!