Sevgili okurlarım, adına korona denilen ve bütün dünyayı saran salgın Türkiye’de de hükmünü (çeşitli adlar altında) olanca hızıyla sürdürüyor.

Bu işin en göbeğinde yer alan Sağlık Bakanlığı bile karşımıza çıkan olumsuz verileri doğrulamak zorunda kalıyor.

“Salgın artıyor, aman haa, aşı yaptırmayı ihmal etmeyin” uyarıları her gün medya aracılığı ile tekrarlanıyor.

Başka?

Başka hiçbir şey yok. Alınan herhangi bir önlem yok!

Okullar tam kadro açık.

Maçlar oynanıyor.

Restoranlar, kafeler, kahvehaneler, konser salonları da tamamen açık.

Yine Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu salgından her gün 200’e yakın insanımız ölüyor, on binlerce insanımızın testleri pozitif çıkıyor.

★★★

Evet, bize bu iktidar tarafından önerilen tek çare düzenli aşılanmak! Ancak gelin görün ki hangi aşıyı yaptırmamız gerektiğini bilmiyoruz!

Bu yetersizliği örtmek için piyasaya yerli bir aşı sürdüler, adını da Turkovac koydular!

Bu konunun uzmanı falan değilim ama, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde şaşmaz bir kural vardır.

Önemli bir ilaç, ya da yeni bir aşı piyasaya sürülmeden önce bunun ciddi bir araştırması yapılır...

İşin bilimsel yönü, etkinliği, varsa yan etkileri iyice araştırılır.

Bu konularda yayın yapan dünya çapında bilimsel kuruluşlar, araştırma sonuçlarını bildiren bilimsel yayın organları vardır.

Uzun çalışmalar sonrasında elde edilen veriler oralara aktarılır.

Onlar onay verir veya vermez.

Onay alındığı takdirde ilacın veya aşının üretimine
başlanır.

Alınmadığı takdirde ise araştırmalar, formüller yeni baştan gözden geçirilir.

Bu işler ciddidir ve doğrudan insan sağlığı ile ilgilidir.

Aceleye gelmez.

Hele Türkiye’de olduğu gibi siyasi propaganda aracı olarak kullanılmaya hiç gelmez.

★★★

Şimdi bizde ne oluyor?..

Dünyada hiçbir konuda geri kalmak istemeyen (!) ve her önemli konuyu gargaraya getirip kafa karıştırmayı adet edinen bu iktidar, bu konuda da geri kalmak istemedi!..

Çin, ABD, Almanya gibi bazı ülkeler aşı mı üretmiş bizim onlardan ne eksiğimiz var ki diyerek acele tarafından aşı üretmeye başladılar...

Ve aşının adını da Turkovac koydular.

“Vay bee, işte biz de aşı üretiyoruz” dediler...

Ürettikleri bu karışımı yerli ve milli olarak tanımladılar.

Aşıyla birlikte “Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı” sloganını da piyasaya sürdüler.   

★★★

Burada çıkan 6 ocak 2022 tarihli yazımda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıt vermesi, açıklama yapması umuduyla bazı sorular sormuştum.

O sorular halen geçerli ama yanıt veremediler!

Kısaca tekrar ediyorum:

-Bu yerli malı aşıyı Türkiye’de kim keşfetti? Bulan bilim adamlarımız kimdir, kendilerine ödül verildi mi?

-Turkovac nerede ve hangi koşullarda üretiliyor?

-Bugüne kadar kaç adet üretildi, kaç kişiye uygulandı?

-Üretici firmanın adı nedir?

-Sağlık Bakanlığına satış fiyatı nedir?

-Elde mevcut yabancı kökenli öteki aşılar ne oldu, onları kullanmaya hangi nedenle devam ediyorsunuz?

Bu konuda başka önemli sorular da sormuştum.

-Adını Turkovac koyduğunuz bu aşının “Bilimsel değeri” nedir?

-Kaç denek üzerinde hangi koşullarda, ne kadar süre denenmiştir?

-Dünyada bu işin tarafsız uzmanı olan hangi bilim kuruluşları tarafından test edilip onaylanmıştır?

-Her şeyi bırakın bir yana, iktidarınız tarafından seçilen ve işin uzmanı hocalardan oluşan “Bilim Kurulu” acaba bu aşıyı inceleyip onay verdi mi?

★★★

Evet... Birdenbire korona aşısı icat ettiler!..

Bütün amaçları bu işin siyasi propagandasıyla birlikte “Kendi aşımızı bile artık kendimiz üretiyoruz” palavrasına sığınmaktı.

Eğer dünya çapında saygın belli bilimsel kurum ve kuruluşlardan onay aldılarsa mesele yok!..

Ama alınmadığı biliniyor.

Hatta bazı uzman hekimler bu konuda açıkça “Bu bir aşı değil, içine su karıştırılmış bir solüsyon” diyorlar.

Hekimlerin bu iddiası doğruysa ortada çok vahim bir durum var demektir.

★★★

Bunun anlamı Türk milletinin topluca kandırılıyor olmasıdır!

Yukarıda sorduğum soruların hiçbirine bugüne kadar olumlu veya olumsuz yanıt vermeleri mümkün olmadı.

Veremezler.

Hiç kuşkunuz olmasın, bundan sonra da veremeyecekler.

Her konuda olduğu gibi yutturmaca-kandırmaca süreci aşıda da devam edip gidecek!

Ama unutmasınlar bu olay, sergilenen diğer ciddiyetsizliklere, atılan diğer palavralara, piyasaya bol kepçe sürülen yutturmacalara benzemez.

Bu iş çocuk oyuncağı değil.

Burada insanların canı, hayatı söz konusu.

Günahı vebali büyüktür, altında ezilirler.