“İktidarın seçim kurulu hâkimlerini değiştirme hamlesi” başlıklı yazımla ilgili arayan okurlarım arasında bulunan bir genç kızımızın söyledikleri Türkiye’de şimdiye kadar işlenmemiş bir konuyu tartışmaya açacağını sandığım nitelikteydi.

Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği 3. Sınıf öğrencisi Merve Uludamar, ülke gündemine son derece hâkim ve duyarlı olan bu genç kızımızın dile getirdiği meseleye gireceğim elbette ama öncelikle belirtmeliyim ki; birçoğumuzun haklarında umutsuz konuştuğu gençlerimiz arasında son derece toplumsal bilinci yüksek ve sorumluluk sahibi olanların hiç de azınlıkta olmadığını bilmek bana gelecek için biraz daha umut aşıladı.

Şimdi konuya girebiliriz:

Efendim, bildiğiniz gibi seçimler yaklaşırken iktidar da muhalefet de bir takım stratejiler üzerinde çalışıyor.



Geçtiğimiz İstanbul seçimleri Ekrem İmamoğlu tarafından 13 bin farkla kazanılmışken iptal edilmiş ve ikinci seçimde bu kez fark 800 bine ulaşmıştı.

İlk seçimdeki 13 bin fark, seçimlerde çok az miktardaki oyların da önem kazanacağını gösteriyor.

Şimdi de asıl meseleye gelelim;

İşte, seçimlerde bu kadar az sayıdaki farklar bile önemliyken şimdiye kadar kadın sığınma evlerinde kalanların oy kullanamıyor olması abes değil mi?

Hem seçimlerin kaderine bir şekilde etki etme olasılığı açısından hem de ve daha önemlisi sığınma evlerinde kalan insanların sayısı ne olursa olsun demokratik bir hakları olan oy kullanma özgürlüğünden mahrum edilmeleri açısından.



Ben yukarıda sözünü ettiğim, Hacettepeli genç kızımızın beni arayıp bu konudan söz etmesi üzerine olayı araştırdım.

Olay tamamen doğru idi.

Türkiye’de sayıları 145 civarında olan kadın sığınma evi var.

Sayısı çok kesin olmamakla da birlikte bu evlerde 3 bin civarında kadın barınıyor.

Bunların güvenlikleri nedeniyle kaldıkları yerler, ev devlet, adrese dayalı bilgi sistemi gibi kolay ulaşılabilecek yerlerde bulunmuyor.

Buradan amaç, genelde kocasından, eski eşinden, sevgilisinden vb. şiddet görmüş ya da görme ihtimali olan kadınları korumak.



Bu kadınların adreslerini sadece sınırlı sayıda güvenlik görevlisi bilebiliyor.

O halde ne yapmak lazım?

Bu insanları en temel demokratik hakları olan seçme hakkında mahrum etmemek için adreslerini gizli tutarak oy kullanmaları sağlamak gerek.

Nasıl mı?

Nasıl ki cezaevlerine sandıklar konuyorsa, kadın sığınma evlerine de sandıklar konabilir ve bir ilçe seçim kurulu görevlisi hâkim ya da memurun da nezaret edeceği, gizlilik içinde gerçekleşecek oy kullanma sonucu bu kişilerin kimlik bilgisi sadece hâkim tarafından bilinecek bir yöntemle oy kullanma işlevi gerçekleştirilebilir.



Böylece hem seçimlerin kaderi hakkında etki edebilecek bir oy oranı daha kullanılmış olur, hem de kadın sığınma evlerinde kalan 3 bin civarındaki yurttaşımız da en temel haklarından mahrum edilmemiş olurlar…

Çünkü bir tek kişi bile hak mahrumiyetine uğraması demokrasinin ruhuyla benzeşmez.

Bu vesileyle konuyu gündeme getirmemize vesile olduğu için Hacettepeli öğrenci kızımız Merve Uludamar’a teşekkür ederken, yetkilileri de sığınma evlerinde kalan kadınlarımızın temel haklarını korumaya ve yerine getirmelerine olanak sağlayıcı önlemleri almaya davet ediyorum…