ÖMER HAYYAM; Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin.

Arkandan konuşana da darılma onu insan yerine koyan yine sensin!.. diyor.

Sayın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 27. dönem çalışma kampında konuştu. ”Gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor, buna inanın. Bu mücadelede halk düşmanlarını birlikte yeneceğiz…’’

“Şunu artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle beraber misiniz?” Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık beraber karar verelim. Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” diyor…

Sayın Genel Başkan, bu konuşmayı yaparken, hem yüz ifadesi, hem de beden dilinden anlaşıldığı kadarıyla çok öfkeli idi. Konuşma içeriği, bu öfkenin uzun bir geçmişi olduğu ve parti içindeki mesai arkadaşlarına yönelik olduğu da anlaşılıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Parti toplantısında söyledikleri, hem partililerce, hem de değişik siyasi kesimlerde,  CHP’de bir şeyler mi oluyor sorusunu akıllara getirdi.

12 yıllık Genel Başkanlık sürecinde ilk kez, bu denli sert ve sesini yükselterek mikrofonda adeta feryat ediyordu.

Ülke, ekonomik ve siyasi  açıdan bir açmazın içindeyken, altılı masa toplantılarının ikinci tura döneceği bir zamanda böyle bir konuşma!

Geçenlerde, bir dost toplantısında çeşitli ülke sorunları dile getirilirken, konu dönüp dolaşıp Sayın Kılıçdaroğlu’nun parti toplantısındaki konuşmasına geldi.

İşte yorumlar.

⁃ Sayın Başkan bu konuşması ile sadece İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Başkanlarını değil, parti yönetimi içindeki bazı kişileri de işaret etti.

⁃ Konuşma, İster her iki belediye başkanı, isterse partiye yönelik yapılsın, bu toplantı kesinlikle kapalı kapılar ardında yapılmalıydı. Bu büyük bir eksikliktir.

⁃ Açık olarak yapılan bu toplantıda dile getirilen konularla, CHP yönetiminde birşeyler mi oluyor sorularını akla getirdi.

⁃ Sayın Genel Başkan’ın, ifade ettiği kişi veya kişiler biliniyorsa, şimdiye kadar neden gereği yapılmadı? Eğer yeni farkında olduysa,  bu da büyük bir eksiklik.

⁃ Parti, 9 ay sonra seçime gidecek, benim parti başkanım, hala birlikte çalıştığı insanlar arasında birlik ve beraberlikten söz ediyor.

⁃ Son dönemlerde sayın Kılıçdaroğlu dopingli sporcuları geride bırakacak bir eforla koşuşturuyor. Parti toplantılarını çeşitli illerde toplarken, her fırsatta halka konuşuyor ve ziyaretler yapıyor. Bu gezilerde, Ülke geleceği için çok önemli değişimlere işaret ediyor.Bunca emek ve bunca uğraşa rağmen, araştırma sonuçlarında, partinin oy oranlarında gözle görülür bir artışı göremiyor. Ancak geç de olsa, Sayın Kılıçdaroğlu bu yaşananlarla ortada bir terslik olduğunun farkına vardı. Parti genel merkezinin, parti tabanı ve örgütle iplerin koptuğu ve örgütün heyecanını yitirdiğini, gittiği şehirlerde gördü.

⁃ Kemal Bey’in parti guruplarında ve parti meclislerindeki yaptığı çok önemli konuşmalar, etrafındakiler ve vekillerce yeterince kendi illerindeki halka anlatılmadığı, yeterince halkla beraber olunmadığını gördü. Bu nedenle kendisinin yalnız bırakıldığı duygusu ile bu konuşmayı yaptığı kanısındayım.

⁃ Diğer yandan, CHP tabanı ve örgütün , genel merkezle bağlantılarının koptuğunu.Artık hiç bir sorunlarına destek verilmediği gibi,buralar da yaşananlar da bir türlü genel merkeze  ulaşmıyor.

⁃ Merkezde bir lobi var, ‘’Genel Başkanın etrafına bir zırh örülmüş, onların dışında kimse partiye ve genel başkana ulaşamıyor, yanaşamıyor. Bizler de geleceğe yönelik beklentilerimizi yitirdik’’ diyorlar dedikten sonra, ortamda derin bir sessizlik oldu.

Derin sessizlik, çayların tazelenmesi ile son bulurken, benim bu konuda düşüncelerim sorulduğunda, izninizle bir anekdotla sorunuz cevap vereyim dedim.

Günlerden bir gün, bir krala iki harika şahin hediye edilir. Kral, bu zamana kadar böyle ihtişamlı şahin görmemiştir. Bu değerli kuşları eğitmesi için bir şahin eğiticisi çağırır.

Aylar geçer, şahinlerden birisi gökyüzünde asil bir şekilde süzülerek uçuyor, ancak diğer şahin, üzerinde bulunduğu daldan geldiği günden beri bir türlü ayrılmıyordur.

Bunun üzerinde Kral, ülkedeki pek çok şahin eğiticisini seferber eder ama kimse bu şahini uçurmayı başaramaz.

Ülkede denenmemiş tek bir eğitici kalmıştır. Sonunda kralın emriyle o eğitici de saraya getirilir ve çalışmaya koyulur.

Kral ertesi gün uyandığında camdan bakar ve her iki şahinin de muhteşem bir şekilde uçtuğunu görünce gözlerine inanamaz. Koşar adımlarla eğiticinin yanına gider ve sorar;

“Nasıl başardın bunu?

En az 10 eğitici geldi başaramadı.

Sen nasıl yaptın?”

Şahin eğiticisi de cevap verir:

“Çok basit kralım.

Sadece kuşun üzerinde durduğu dalı kestim...”

Bazen güvenlik alanlarımızın dışına çıkamadığımız için,

istediğimiz yönde bir değişim gerçekleştiremeyiz.

Böyle durumlarda, rahatlık alanımızın dışına çıkmak için üzerinde durduğumuz dalı kesmek gerekir.

İstediğiniz muhteşem uçuşu gerçekleştirebilmek için,

daha fazla beklemeyin.

Kesin o dalı!..”

SON SÖZ; Problemleri, onları üretenlerle çözemezsiniz. Önce onlardan uzaklaşın!  EİNSTEİN