Kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s bir kez daha notumuzu indirdi. Nereye? Moğolistan, Nikaragua, Nijer, Pakistan, Tacikistan seviyesine...

Nasıl kötü, yetersiz ve bilgisiz bir yönetime düştüysek ülke tarihinin en kötü ekonomik durumu ile karşı karşıya olduğumuz tescil edildi.



★★★

Denizlerde doğalgaz aramaları için sondaj yapıyoruz ya... Yerin 6 kat dibinde Türkiye’nin kredi notuna rastlar mıyız mı acaba?

Oysa dünyanın en büyük havalimanlarından birini, köprüleri ve hatta İstanbul’un tepesine devasa bir cami bile yapmıştık. Sahi hangi parayla yaptık? Borç aldık!

İşte Moody’s; “Ey borç verenler, Türkiye borçlarını geri ödemede ciddi sorunlar yaşayabilir, zamanında ödemekte zorlanabilir” diye malumu dünyaya ilan etti.

Boşverin, nasıl olsa notlar bizim için yok hükmünde! Ekonomiyle ilgili her uyarı her daim duymazlıktan gelindi.

Haliyle Türkiye’ye ne not versinler? Hiçbir şeyin garantisi yok ki, el âlemin parasının garantisi olsun!

Alt tarafı 17.5 milyar dolarlık hata!


Yeni Ekonomik Model diye bir şey uydurdular, her konuşmalarında ona atıfta bulunuyorlar. İşin ilginç tarafı öyle bir model olmadığını kendileri de biliyorlar.

Anlattıkları modelin dayanak noktası “cari fazla” vermekti. Oysa kesintisiz şekilde sekiz aydan bu yana artan cari açık, haziranda 3.5 milyar dolara yaklaşırken, yıllık 32 milyar doları aştı!



★★★

Üstüne üstlük bu açık, net hata ve noksanın 17.5 milyar dolara ulaştığı bir ortamda gerçekleşti. Ne demek bu? Ne olduğu belirsiz, nereden geldiği bilinmeyen bir para söz konusu...

Bu döviz kim tarafından nasıl getirildi sorusuna Merkez Bankası “şu da olabilir, bu da olabilir” türü açıklamalar yapıp duruyor. Ne diyebilir ki? Asıl kaynağın neresi olduğunu o da bilmiyor.

★★★

Yaklaşık 17.5 milyar dolarlık dış kaynak girişinin masum ölçüm hatalarından kaynaklandığını söylemek insanı ahmak yerine koymakla eş değerde...

Miktar devamlı yükseliyor ve sürekli aynı yöne doğru ilerliyor. Tek yönlü istatistik hatası mı olur? Kim bilir kimlerin parası Türkiye’de kaydı kuydu olmadan dolaşıyor?

İşimize yaradığı için gıkımızı çıkarmıyoruz. Burada esas sorun, o para aklanıp, paklanıp giderken ne yapacağımız!

İşsizlik yok, çalışmak istemiyorlar!


Türkiye İstatistik Kurumu haziran ayı işsizlik verilerini açıkladı. Kaç? Yüzde 10.3 seviyesine... Çıkıp yüzde 13.3 deseydi ne fark edecekti?

Aslında bunların hepsi gereksiz rakamlar... Hiçbir şey ifade etmiyorlar. Bize durumu anlamak için tek bir veri yeterli... Şöyle ki:

★★★

Ülkede kaç kişi çalışabilecek durumda? Tam olarak 64 milyon 639 bin kişi... Kaçı çalışıyor? Açıklamaya göre 30 milyon 866 bin kişi... Yarıdan azı... Tablo budur! Gerisi masal...

Belli ki İstatistik Kurumu çözmüş büyük oyunu... Kimseyi işsiz saymıyor. Başının okşanmasını hak ediyor. Aferin benim İstatistik Kurumuma...

★★★

Saçma mı geldi? Kafanız mı karıştı? Yahu anlamadınız mı? Ülkede kimse çalışıp para kazanmak istemediğinden ve herkesin tuzu kuru olduğu için işlerinden ayrılıyorlar. Bu sebeple işsizlik düşüyor. 

Sorun İstatistik Kurumu’nda değil! İşsiz olduğu için evine ekmek götüremediği halde iş aramayıp aylaklık ediyorlar. Nasıl olsa ülkede yalancıyı kınamıyorlar...

★★★

Ufak pürüzleri ne yapacağımızı da anlatsaymış ya... İŞKUR’a işsiz olduğunu beyan ederek iş arama başvurusunda bulunanların sayısı İstatistik Kurumu’nun açıkladığının 20 kat fazlası!

İstatistik Kurumu işsiz sayısı 30 bin kişi arttı derken İŞKUR’a başvuranların sayısı 617 bin kişi artıyor. Sahi bu nasıl oluyor?

★★★

Cevabı çok basit aslında... Bazıları büyük resmi göremiyorlar hâlâ... Muhalifler işsiz kalarak İktidarı yıpratmaya çalışıyorlar. Tabii ki işsizlik lobisinin işi... İşsizler olmasa işsizlik diye bir şey kalmayacak oysa...

Akılları sıra çalışmayıp, aç kalıp ekonomiye darbe vuracaklar! Devletin itibarını sarsacaklar... İşsiz değil iç mihrak bunlar!