Size çıkmaz sokağın haritasını çizeyim... Biraz sayılara boğayım...

Bizim dövizimiz yok ya... Hani bu sebeple Rusya’ya diyoruz ki, sen bize doğalgazı yolla biz sana ödeyeceğiz sonra... Biraz hesap kitap yaparlarsa... Başka niyetleri de yoksa onlar da anlar bir bakışta...

★★★

Aferin, ihracatımız yine arttı... Tam yüzde 9.2 oranında fazla mal satmışız yurt dışına...

Peki ya ithalat? O da arttı. Yüzde 41.5 fazla mal almışız yurt dışından...

Haliyle alışımız, satışımızdan fazla olunca cebimizden para çıkıyor, farkı ödemek adına... Sadece eylül ayı için bu meblağ 10.4 milyar dolarda...

Diğer bir bakış açısıyla, her 100 dolarlık ithalatımızın sadece 68.5 dolarını yaptığımız ihracat ile karşılayabiliyoruz.



★★★

Tam bir yıl önce Türk Lirası’nı değersizleştirip döviz kurlarını yükselterek ve bu sayede ihracat artışı yakalayıp cari fazla vererek, kurları ve enflasyonu tekrar aşağı çekmeye yönelik bir model ilan ediyordu, “benim alanım ekonomi” diyen kişi...

Hatta gitti 1.5 milyar nüfuslu Çin’i örnek gösterdi, “Altı ay sonra meyvelerini yiyeceğiz, Çin de böyle büyüdü” dedi.

Üzerinden iki tane altı ay geçti. Tadı da pek meyveye benzemiyor ama bize bir şeyler yedirdiği kesin gibi...

Nitekim ilk dokuz ayda ihracatımız 188 milyar 224 milyon dolarda... İthalatımız ise 271 milyar 43 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret meyvesi, eksi 83 milyar 819 milyon dolara ulaştı.

★★★

Halbuki ne kadar kolaydı... Faiz indirilecek, Türk Lirası biraz değer yitirecek ve ihraç ürünleri ucuzladığı için ihracat hızla artacak, ithalat ise pahalandığı için yavaşlayacaktı. Gittiler Türk Lirası değer kaybetmesin diye bütün rezervleri erittiler. Haliyle ithalat patladı.

Faiz düşürüldüğü için yatırımlar patlama yapacak, üretim katlanarak artacak, büyüme hızlanacak ve bu da istihdamı artırarak işsizliği yok edecekti.

★★★

Ekonomi ile uzaktan yakından alakası olmayan birine danışsanız benzer planı yapardı. Zira ekonomi ile uzaktan yakından alakası olmayan kişiler bu planı yaptı!

Bu gidişat sonucunda elde döviz kalmayacağı, Türkiye’nin ödemeler dengesi krizine gireceği görülüyor. Matematik bize bunu söylüyor.

Kur Korumalı Mevduatı da denkleme katarsak iş çok farklı yerlere gidiyor. O problem bildiğimiz matematik formülleri ile de çözülmüyor!

Günahsız keçi kalmadı!


Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, tencere kapak misali buldu birbirini... Ekonominin kötü gidişinde suç kimde? Valla etrafta o kadar çok günah keçisi var ki günahsız keçi kalmadı. Bence keçilerde değil sıkıntı... Bazıları ciddi ciddi bir plan bir programları var ona göre strateji uyguluyorlar sanıyor. Yok öyle bir şey! Kararlar günlük alınıyor, taze taze tüketiliyor.

Üçünün de ortak özelliği, 2023 yılında Türkiye ekonomisinin toparlanacağını iddia etmeleri. Enflasyonun baz etkisi güvendikleri... Tek sorunumuzun enflasyon olmadığını kimse onlara söylemedi mi?

Sağdığı süt burnundan geldi!


Esnafsınız... Malı 11 liradan alıyorsunuz... Tekrar 11 liraya satar mısınız?

İşte bundan beter durumda süt üreticileri... Sütün litresin maliyeti 11 lira... iktidarın kontrolündeki Gıda Komitesi, sütün litre fiyatını 7.5 lira olarak uyguluyor.

★★★

Bu durumda süt ve et üreticisi süt veren ineğini, koyununu beslemek yerine kesime gönderiyor.

Dolayısıyla süt üretimi hızla düşerken, piyasaya sürülen süt ve süt ürünleri miktarında da düşüşler yaşanıyor.

Bu hafta içinde bir zahmet sütün litre fiyatına zam yapacaklar. Beklentiler 3 lira... Hesaplarsan yine kurtarmıyor.

Süt işi de bir enteresan... Günlük süt bildiğin zengin işi... Günlük diyoruz ama son kullanım tarihine bakıyorsun 8 gün dayanıyor! Dolaba koyuyorsun iki hafta bozulmuyor.

Nasıl günlükse artık? Bildiğin haftalık süt olmuş, adı günlük kalmış... Kesilmiyor, ekşimiyor!



★★★

Gerçekçi fiyat politikalarına geçilip, hızla ciddi önlemler alınmazsa yakında ağır bir ‘et ve süt krizi’ yaşanacak. Ürünler raflardan kaybolacak.

Kaçak sigara, çaya alışığız ama yakında kaçak süt duyarsan şaşırma!