İşin tadı kaçtı. Türkiye seçim harcamalarına şimdiden başladı. Bütçe gelirlerindeki artış yüzde 89’da kalırken giderlerdeki artışın yüzde 134’e yükselmesi bile doğru yolda olmadığımızı göstermesi açısından yeterli...

Vergi gelirleri içinde en yüksek artış yüzde 155 ile Özel Tüketim Vergisi’nde... Bunun anlamı alkol, tütün, akaryakıt zamlarıyla bütçe gelirleri ayakta ancak durabildi.

Alkol diye günaha vergi bağlanıyorsa, Türkiye’de cep telefonu alıp konuşmak, araba alıp kullanmak zinhar cehennemlik... Hepsinden geçtim, maaş almak, maaş vermek bile vergilere bakarsak bildiğin zina...



★★★

İşin kötü tarafı Kurumlar Vergisi tahsilatındaki artışın yüzde 33 civarı... Yüzde 85 enflasyonun olduğu bir ortamda bu artış birçok açıdan sıkıntılı... Ya şirketler büyük zararlar yazıyor ya da vergi ödemiyor!

Hani büyüdük, büyüyoruz daha da büyüyeceğiz, pantolonlara sığmayıp eğilirken patlatacağız diyorlar ya... O da büyüme değil... Şişme! Hormonu yapıştırıp tavuğu hindi gibi gösterme... Büyüdüysek vergi nerede?

★★★

Türkiye’de bir milyonun üzerinde şirket hiç Katma Değer Vergisi ödemiyor. Vergi oranları ve sigorta primi çok yüksek... Ödese şirketi kapatacak. Ödemese nasıl olsa af çıkacak. Haliyle affı bekliyor.

Gelirler de sorun var ama giderdeki bu patlamayı da çıkıp bir açıklasalar. Gidişatı görünce insan biraz utanır yalandan da olsa boğazından kısar.

Ekonominin formülü


Bu krizin “Türkiye’nin daha öncesinde yaşadığı ekonomik krizlerden farkı ne?” derseniz, krizin varlığının ülkeyi yönetenler tarafından kabul edilmemesidir hiç şüphesiz...

İşler kötü gittiğinde siyasetin gizli kutsal kitabı bize ne der?

Önce mağdur olduğunu söyle... Suçu başkalarına at, düşman yarat... Sonrasında bütün yapacağın, “çapkınların altın kuralını” uygulamak...

Nedir altın kural? “Yatakta bile basılsan, sonuna kadar inkâr et!” Böylece muhatabına istediğine inanma fırsatı verirsin. Kandırıldığını söylersin. Kendini affettirirsin.



★★★

Onları ahmak yerine koymaktan çekinme. Gözlerinin içine baka baka konuş... “Ekonomi iyi yolda, aman kimse taş koymaya kalkmasın” deyip, bekle... Yerse...

Tam 20 yıldır kimler neler yedi... Artık hayvan terli... Terli terli yem yer mi?

Emirle kredi faizleri düşüyor. Tamam da bankalar kredi vermiyor ki! Yok, veriyor diyorsa ulaşsın bana... Yüzde 20 ile kredi veren bankaya taahhüt ediyorum sınırsız müşteri bulacağıma...

★★★

Bütçeden de anlaşıldığı üzere yakın zamanda en büyük borçlanıcı devlet olacak. Yaptıkları bütçenin gelir hedefi tutmayacak, borçlanma turuna çıkacak. Ya da para basacak.  Nitekim para harcamazsa seçimleri nasıl kazanacak? Hadi gelir kalemleri tutmayacak da giderleri kısmak için kemerleri mi sıkacak? Demin anlattım... O kadar saf olmayın!

Sanayici de kek değil ya!


Yeni modelde üreterek büyüyecek Türkiye... Oldu canım... Zorlama, yetmiyor çapın... O zekayla model çizmeyi bırak... Ülkenin ekonomisini ne hale getirdin ona bak!

Elektrik tüketimindeki gerileme, kapasite kullanımındaki azalma, ihracattaki yavaşlama gibi göstergelerle kendisini belli etmeye çoktan başlamıştı. Geçen hafta açıklanan eylül ayı verileriyle net biçimde açığa çıktı.

Kimin beklentisiyse artık sanayi üretiminde artışın yüzde 3.6’ya ulaşması yönündeydi. Yıllık artışın geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 0.4 arttığı açıklandı. Aylık bazda ise eylülde yüzde 1.6 geriledi.

Dış ticaret açığı 100 milyar dolara, cari açık 40 milyar dolara yaklaştı. Şahlanıyoruz derken şah-mat olmamıza az kaldı. Sıçrayacağız derken ne olacağını hiç söylemeyim istersen!