41 işçi can vermişti, 4 işçi de ağır yaralı olarak hastaneye yoğun bakıma kaldırılmıştı. Yoğun bakımdaki 4 işçiden biri; 30 yaşındaki Taner Şen de önceki gece hayatını yitirdi. Gazeteler, can veren işçi sayısının 42’ye çıkması haberini küçük gördüler. Bence “bu cinayetin” unutulmaması, unutturulmaması gerekir.

Patlama niçin oldu?

Kimler sorumluydu?

Amasra’daki patlamadan sağ çıkan işçiler bildiklerini, yaşadıklarını, gördüklerini 5 noktada toplayıp anlatmışlardı:

Havalandırma yetersizdi.

Tozla mücadele eksikti.

Denetleme çalışmadı.

Metan drenajı yapılmadı.

İyileştirme savsaklandı.

Hayatını yitiren işçilerin eşleri, anneleri, babaları, kardeşleri ise hep bir ağızdan; “suçun ölenlerin üzerine atılacağından şüphe duyduklarını” açıklamışlardı.

★★★

Cinayet gibi patlamayı aydınlatsınlar diye 6 savcı görevlendirildi. Ayrıca 7 kişilik bilirkişi heyeti kuruldu. Meclis’te ise Amasra Maden Kazası Araştırma Komisyonu oluşturuldu. Bu komisyonun başkanlığına; 6 maden kazasının peş peşe yaşandığı dönemde Enerji Bakanlığı yapmış eski bakan AKP’li Taner Yıldız getirildi!

Türkiye’ye yakışmadı.

Adalet bekliyorduk.

6 savcı patlamadan sorumlu 25 şüpheliyi sorgulayıp mahkemede yargıç önüne çıkardı. Bunlardan 9’u  tutuklandı. Bilirkişi heyeti patlama sonrası sağ kalmış 36 tanık işçiyi dinledi. Meclis Araştırma Komisyonu da TTK Genel Müdür Yardımcılarını ifadeye çağırdı. Bilirkişi raporunda; madendeki metan gazını çekip içeriye temiz hava veren havalandırma sisteminin patlamada en büyük sebebi yarattığını yazdı.  Havalandırma cihazının 44 yıllık olduğu, yenilenme ihalesinin üç kez ertelendiği, 4 yıldır bitirilmediği ortaya çıktı. Yani havalandırma cihazı yenilenseydi 42 madenci ölmeyecekti.

★★★

Ortaya çıktı ama ne!

Amasra işletmesinden sorumlu TTK Genel Müdür Yardımcısı  Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade de; “biz inceledik, havalandırmada sorun yok” dedi ve suçu yerin 300 metre altında kömür çıkartırken patlayıcıları yerleştirip patlatan ve adına “barutçu” denilen işçiye yükledi. Müdür yardımcısına göre barutçu, patlamayı yaptıktan 30 dakika sonra patlama noktasına gidip ölçüm yapması ve ölçüm normalse kömür çıkartmanın başlaması gerekirken, 30 dakika dolmadan gittiği için hem kendini hem de 42 arkadaşını ölüme götüren kusuru işledi.

Yani!

Suç ölen işçiye yüklendi!

42 canın eşleri, anneleri, babaları, yakınları da zaten daha patlamanın olduğu akşam; “suçun ölenlerin üzerine atılacağından şüphe duyuyoruz” demişlerdi. Cumhurbaşkanı da zaten “kader planında  var” deyip suçu Allah’a yüklemişti.

★★★

Başta Bakan, TTK Başkanı, Vali, Sendika Başkanı, tüm iktidar önde gelenleri, patlama olup da 41 canın hayat ışığı sönünce; “Amasra ocağında en son teknolojinin kullanıldığını bizzat gezip gördüklerini söylüyorlardı. Patlama gününden hemen önce de Çalışma Bakanlığı İş Güvenliği müfettişlerinin madeni  denetlediklerini, bu denetimi her 10 günde bir kez yaptıklarını ve hiçbir noksanlık bulmadıklarını açıklamışlardı.

Yani eksik yoktu.

Yönetim kusursuzdu.

Fakat Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca,  Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadede; “2020 yılı Ağustos ayından sona benden görevlerim alındı.  2020 Ağustos ayından beri üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde durdu ama hiçbir iş yapmadım, talimat vermedim, emir vermedim  Sadece boş oturdum (19 ay ediyor) maaş aldım.” dedi. Ben suçsuzum hakim bey demiş oldu.

Suçlu ölen işçi oldu.

Ve kader planı!

★★★

Bir örnek: Araştırmacı Ferhat Yıldırım, Belçika’nın şimdi müze ve sanat merkezi yapılan Beringen Kömür Ocağı’na gitti, gördü, araştırdı ve bilgiyi bana gönderdi. Sizinle paylaşıyorum: “Beringen Kömür ocağı kapandığında çalışan işçiler içinde en yüksek sayı Türk işçilerinin imiş. Onlara havuzlu, bahçeli ev alacak kadar kıdem tazminatı ödemesi yapılmış. Şimdi bu evlerde yaşıyorlar.

30 yıl geçti. Geçen yıl Beringen yönetimi emekli işçileri yeniden aradı; ‘Kapanan madenin mali hesaplarını kontrol ettik, size hatalı tazminat ödenmiş. Hesabınıza 40.000 Euro daha yatırıyoruz ve sizden özür diliyoruz’ dediler.