Silahlı çatışma, ölümler, yıkılan evler, bombalanan şehirler Rus Ordusu’nun işgaline uğrayan Ukrayna’da yaşanıyor ama sanki dünya savaşı çıkmış ve savaşa girmeyen tek ülke kalmamış gibi... Almanya’da, Fransa’da, ABD’de işgalci ordu yok. Bombalar yağmıyor. Ama onların ekonomileri de savaşa girmiş gibi etkilendiler.

Afrika.

Ortadoğu.

Çin.

Ve Japonya da sanki savaşın içindeler. Etkilenmeyen yok.

Fiyatlar artıyor.

Mal kıtlıkları...

İşini kaybetme...

Milli gelir düşüşü...

Yoksullaşma...

Bütün dünyada var.

Fakat savaşın serpintisi en yüksek derecede Türkiye’de yaşanıyor. Söz gelimi Almanya, en dengeli, en oturmuş, en akıllı yönetilen, döviz açığı değil döviz fazlası veren Avrupa’nın lideri bir ülkede bile Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle üretici fiyatları yüzde 30’a yakın arttı. Ama biz de üretici fiyatlarındaki artış yüzde 100’ü geçti. Yüzde 200’e, 400’e, 600’e gidiyor.

★★★

Var bir sebebi:

Çarpan etkisi diyorlar.

Dünyada bütün ülkelerde fiyatlar artıyor fakat Türkiye’de kurun da (devalüasyon- Türk lirasının değer yitirmesi) etkisiyle “çift taraflı” yükseliyor. Hani bir külhanbeyi sokak ağzı vardır; “bir çarparım bir de yer çarpar” derler.

Aynı durumdayız.

Türk ekonomisi “bir dünya enerji, ham madde, gıda, her şeyin mal oluş fiyatının artmasından bir tokat yiyor bir de kurun yüksekliğinden çarpan etkisiyle” çarpılıp sersemliyor.

Mazot 21 TL.

Benzin 20 TL.

Ayçiçek yağı karaborsa.

Ucuz ekmek kuyruğu.

Fatura mahkumluğu.

Gelirlerin yetmez oluşu.

Mutlak yoksullaşma.

Türkiye bundan önce de ve ülkeyi şimdi “çarpan etkisine vidalanmış hale sokan” şu 20 yıllık iktidardan evvel de yüzde 100’ü aşan enflasyonları, kur ittirmeli krizlerin, hane halkının gelir yetmezliğinin, yoksullaşmanın, işsizliğin içinde düştü, gördü, yaşadı.

1958’de...

1971’de...

1994’te...

2001’de...

2017’de...

Derin ekonomik krizlere gömüldük. Bugün içine düştüğümüz krizi ilk kez yaşıyoruz. Geçmişte yaşanan krizlerden çok farklı, sarsıcı, çöküşü hızlandırıcı, uçurumları artırıcı bir tabloya yüz yüzeyiz.

★★★

Türkiye bütün dünyadan iki kat-üç kat ve çözümü her geçen gün zorlaşan; milli gelirin mutlak olarak azaldığı ve yoksulluğun mutlak olarak çoğaldığı bir döneme girdi.

Nasıl çıkacak?

Güven krizi.

Adalet krizi.

Ahlak krizi.

Vicdan krizi.

Demokrasi krizi.

Hepsinin içine birlikte düştük. Bu yüzden henüz atanmış, çiçeği burnunda, yıpranmamış yeni Tarım Bakanı, “Yeterli ayçiçek yağımız var” demesine rağmen, halk bakana değil bir sosyal medya videosuna inanarak “yağ bulamayacağım korkusuna” düştü. Hiç gereği yokken, “yağ kuyruğu” da patladı. Ucuz ekmek kuyrukları ile gece zamlarından kurtulmak için benzin kuyruklarına yağ kuyruğu da eklendi.

★★★

Yağcı kuyrukları.

Dalkavuk kuyrukları.

Saray kuyrukları.

Çarpan etkisi yarattı.

Yağ kuyrukları da uç verdi. Halk, güvenini yitirdi. Sadece ekonomik kriz değil, derin bir güven krizi de yaşıyoruz.

İktidara güven bitti.

Muhalefet için fırsat!

Halka dönüp; “Bak seni yağ kuyruğuna da soktular” desin ama kendisi iktidara geldiğinde; yağ kuyrukları, ucuz ekmek kuyrukları, bir defaya mahsus gece zammında kurtaracak benzin kuyruklarının olmayacağını nasıl başaracağını anlatsın.