“Kadermiş!”  Öyle mi? Hâşâ, / bu söz değil doğru;/ Belânı istedin/ Allah da verdi... / Doğrusu bu”

★★★

“Çalış!” dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,/ Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun,/ Sonunda bir de tevekkül sokuşturup araya,/ Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!

★★★

Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,/ Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!/ Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,/ Birer birer oku tekmîl edince defterini;/  Bütün o işleri Rabbim görür; Vazîfesidir.../ Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir!

★★★

Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak.../ Hudâ vekîl-i umûrun değil mi keyfine bak!/ Onun hazîne-i in`âmı kendi veznendir!/ Havâle et ne kadar masrafın olursa... Verir!

★★★

Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;/ Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!/ Çekip kumandası altında ordu ordu melek;/ Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek! / Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin:/ “Yetiş!” de, kendisi gelsin, ya Hızr’ı göndersin!/ Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;/ Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.

★★★

Demek ki: Her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın O;/ Çoluk çocuk O`na âid; Lalan, bacın, dadın O;/ Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdîr-i veznen O;/ Alış seninse de, mes`ûl olan verişten, O;/ Denizde cenk olacakmış... Gemin O, kaptanın O;/ Ya ordu lâzım imiş... Askerin, kumandanın O; /Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;/ Tabîb-i âile, eczâcı... Hepsi hâsılı O.

Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!/ Biraz da saygı gerektir... Ne saygısızlık bu!/ Hudâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;/ Utanmadan da tevekkül diyor bu cür’ete... Ha?!”

★★★

Tayyip Erdoğan, 41 işçinin henüz bedeni soğumadan Amasra’ya gitti, kömür ocağındaki feci patlama için “tevekkül” dedi. Ölen işçilerin acılı ailelerine para yardımı sözü verdi. Tevekkül: her şeyi Allah’a, alın yazısına, kader planına, fıtrata bırakma, her şeyi Allah’tan beklemeyi anlatan bir kelime. Dindar şair Mehmet Akif’in yukardaki şiirinin adı da “Tevekkül”... Tayyip Erdoğan patlayan madene gidip de 41 işçinin ölümünü;  “kader planı” diye açıklayınca Mehmet Akif de mezarından doğruldu; “Tevekkül” adlı şiirini hatırlattı.

Bu şiir...

100 yıl önce yazılmıştı.

Mehmet Akif’in “Safahat” adlı kitabında var. İsteyen kolayca bulur ve okur.  Tayyip Erdoğan kendisini tarif ederken “Ben muhafazakar devrimciyim” diyor ama dindar, muhafazakar şair Mehmet Akif’in 100 yıl gerisinde duruyor.

Kömür ocağı patladı.

Kader planından değil.

Ölçüm aletleri yoktu.

Ya da bozuktu.

Ya da eksikti.

İşçiler gazı hisseti.

Yöneticilere söyledi.

Yöneticiler:

“Bize kömür lazım”

“Sizin keyfiniz değil”

Diye işçiyi terslediler.

Yöneticiler sabıkalıydı.

Soma’da 301 kömür işçisinin ölümünden suçlu bulunmuş, ceza yemişlerdi. “Ben muhafazakar devrimciyim” diyen Tayyip Erdoğan yönetimi, bu kusurlu yöneticileri, ödüllendirmiş, TTK’nın başına getirmişti.

★★★

Kömür ocağı patladı.

Kader planından değil.

Dikey sondaj yoktu.

Yatay sondaj da yoktu.

Patlama riski sıfırlanmamıştı.

Havalandırma çalışmıyordu.

Ya da yeterli değildi.

Üretim hızı yüksek.

İşçi sayısı azdı.

Kömür tozu yanıcıydı.

Yanıcılığın önlenmesi için kömür tozunun kireç taşı tozu ile önlenmesi gerekiyordu. Önlenmemişti. Kömüre yakın çökelmiş gözenekli dere kumları içinde biriken metan gazının çatlaklardan sızarak galeriye gelme tehlikesi vardı. Bu tehlikenin de sıfırlanması gerekirdi.

Tehlike sıfırlanmamıştı.

Kömür ocağı patladı.

41 can yanarak öldü.

Kader planından değil.

Mehmet Akif’in dediği gibi; “Sonunda bir de tevekkül sokuşturup araya,/ Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!”