Seçim ortamına girdik. Hiç öne alınmayıp zamanında yapılsa bile şunun şurasında sandığa gitmeye 9 ay kaldı.

Boş tencere.

Pahalı patates.

El yakan soğan.

Et girmeyen ev.

Seçimlerde liderin kaderini, iktidar partisinin geleceğini belirleyecek. Bu yüzden emirle ucuzlatılan arpa şehriyesi ile yoksul oyu avı başladı. Yoksullar, garibanlar, kendilerini mağdur görenler 20 yıldır seçtikleri lideri ve partisini bırakıyorlar.

Bırakmayın!

Emir çıkarttık.

Fiyatlar ucuzlayacak!

Tarım Kredi Kooperatifi’nin yurt çapında 1400 marketine “zararı göze alın ve fiyatları indirin emri” gitti. Arpa şehriye: 8.25 TL’den 6.90 TL’ye ve Bulgur: 16.25 TL’den 13.90 TL’ye indi.

Duyan koştu.

Kapıda kuyruk.

İçeride izdiham.

★★★

Koca Türkiye!

85 milyon nüfus.

1400 Tarım Kredi marketi, bu emirle ucuzluğu tüm ülkeye yaymakta başarılı olabilir mi?

Zincir marketler.

Manavlar.

Pazarcılar.

Bakkallar.

Kasaplar.

Balıkçılar.

1400 Tarım Kredi marketinin “emirle fiyatı indirilmiş rekabetinden çekinip de arpa şehriyesi ile bulgurun fiyatını” geri mi çekecekler?

Mantığı yok!

Gerçeklerden kopuk.

Ekonomisi tutmaz.

Bu kurnaz oy avlama oyunu 1950’de başladı. Her seçim öncesi uygulandı. Emirle ucuzlayan arpa şehriyesi, iktidara oy verdiği için “ellerim kırılsaydı” diye dövünen, küsen, öfkelenen geçim derdine düşmüşlerin oylarını geri getirir mi? 7 ay- 8 ay- en fazla 9 ay kaldı, sandık gelecek göreceğiz. Son bir yıl içinde temel gıda ürünlerinde fiyatlar şöyle arttı:

Patates:

Yüzde 274.

Şeker:

Yüzde 153.

Margarin:

Yüzde 146.

Makarna:

Yüzde 126.

Süt:

Yüzde 124.

Un:

Yüzde 118.

Sıvı yağ:

Yüzde 99.

Tavuk:

Yüzde 98.

Yumurta:

Yüzde 98.

Ekmek:

Yüzde 97.

Sebze:

Yüzde 97.

Dana eti:

Yüzde 98.

Balık:

Yüzde 82.

Gelirlerini, maaşları, kazançlarını enflasyonun üstünde artırabilme gücü olmayan vatandaşlar, temel gıda ürünlerinde alev olmuş bu yüksek artışa yetişemediği için üç-beş lira ucuza satış emri alan Tarım Kredi marketlerine hücum etmek durumunda kaldılar.

★★★

Sorun, kötü, beceriksiz, hesapsız, kendini beğenmiş, demokratik değerlere küfür eden, evrensel hukuka sırtını dönen, kendi doğrularından başka doğru görmeyen bir yönetimin; yoksul oyu ile iktidar olup zengin kayıran model kurmasında yatıyor. Tarihte yaşanmış “vahşi kapitalizm ve acımasız sömürü” dönemlerine benzer bir modeli 2022 Türkiye’sinde kurdular. 85 milyondan toplanan vergileri “ne getireceği hesaplanmayan ve sonuçları takip edilmeyen teşviklerle” bir avuç zengine aktardılar.

100 teşvik paketi açıldı.

100’ü de fiyasko oldu.

Dövizi tutamadılar.

Dövizi tutmak için “MB rezervi ile bir çeşit kumar oynayarak” erittiler. Kumarı kaybettikleri için 128 milyar doların hesabını da veremediler. Sonra da yerli ve milli parayı doların korumasına alıp Kur Korumalı Mevduat adı altında aslı “yoksulun vergisiyle zengini enflasyondan koruyan bir çeşit cambaza bak aldatmacası...” yarattılar. Bankalarda birikmiş lirası ve dövizi olanların paralarını dolar korumasına almalarına imkan veren Kur Korumalı’ya geçilince; bu yılın ilk beş ayında Hazine’ye binen kur farkı yükü 71 milyar TL’yi buldu. Bu para; işte o emirle ucuzlatılmış arpa şehriyesi almak için Tarım Kredi marketine hücum eden yoksul halktan alındı ve zengine aktarıldı.

Kur Korumalı:

Cambaza bak oyunu.

Emirle fiyat indirme.

Yoksul oyu avlama.