İstanbul dün güne aydınlık başladı, sabah saat 8’de henüz güneş ışıkları Sultanahmet ile Ayasofya’nın minareleri ile kubbelerinin sadece doğuya bakan yüzlerini aydınlatmıştı. Ben gazete bayi Atilla’dan gazeteleri alıyordum. Önümde bir genç kadın sıradaydı. Bir paket sigara istedi, sigaranın adını da söyledi. 20 TL’yi büfenin cam aralığına bıraktı. Atilla “24 lira” dedi. Kadın bir anlık duraksadı, Atilla cam bölmenin arkasından “gece 4 lira zam geldi” diye açıklama yapmak inceliğini gösterdi, kadın; 150 lira desen de artık inanacağım diyerek paketi aldı, uzaklaştı.

İktidara kapak olsun!

İçine ölçüm kirliliği bulaştırılmış resmi enflasyon (TÜİK’in ölçtüğü) bile yüzde 36’yı geçti. Bu rakamın gerçek enflasyonu yansıtmadığını Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) üyesi işçiler üzerindeRakamlar Yalan, Yoksulluk Gerçek” yazan siyah çelengi TÜİK merkez binası önüne koydular. Polis işçileri kovaladı, çelengi de alıp yırttı.

Bu da kapak olsun!

Tek Adam’a!

Maliye Bakanı’na!

Ve tüm iktidara!

Muhalefete ise uyarı olsun: Muhalefet, iktidara geldiğindeenflasyonu ölçen resmi kurum TÜİK’i hileden, hurdadan, iktidar bağımlısı olmaktan ve gerçek enflasyonu ölçerek toplumu yanıltmaktan nasıl kurtaracağını” şimdiden açıklasın.

Çözümü görelim.

★★★

İçine hile sokulmamış, çarpıtılmamış gerçek enflasyon oranını ruhlarında özgürlük, bağımsızlık, bilim ahlakı olan akademisyen iktisatçı ve sosyologların kurduğu ENAG (Enflasyon Açıklama Grubu) ilan etti. ENAG’ın açıkladığı (onlar da 415 maddelik sepeti esas alıyor) yıllık enflasyon yüzde 82.81 buldu. Yani Türkiye üç haneli enflasyon sürecine girdi. 6 ay sonra yine sabah güneşinin Sultanahmet’te kubbe ve minarelerin doğuya bakan yüzlerini aydınlattığı saatlerde gazete bayinden 1 paket sigara almak isteyenler bir sırt çantası dolusu TL getirmek zorunda kalabilirler. Çünkü enerji- elektrik zamları. Özel otoyol ve köprü geçiş, tren tüm ulaşım zamları. İçki, sigara zamları. Yükselen kiralar. Hammadde zamları. Artan vergiler, harçlar. Bunlar henüz açıklanan enflasyonun içinde yok. ENAG’ın gerçeği yansıtan oranına göre Türkiye dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip dördüncü ülke oldu.

Venezuela’da:

Yüzde 1198.

Sudan’da:

Yüzde 340.

Lübnan’da:

Yüzde 201.

Suriye’de:

Yüzde 139.

Türkiye’de:

Yüzde 82.81.

Bizden önceki üç ülkede savaş, kargaşa, iç çatışma, boğazlama, çürümüş yönetim, çökmüş ahlak var.

Bu da kapak olsun.

Tek Adam’a!

Maliye Bakanı’na!

TCMB Başkanı’na!

Ve tüm iktidara!

Muhalefete de uyarı olsun: İktidara geldiğinde ilk üç yıl içinde hangi yolu ve yöntemleri, hangi araçları nasıl kullanarak Türkiye’deki enflasyonu Avrupa ortalamasına getireceğini ve Türkiye’yi “zengin ile fakir arasındaki uçurumu açan bu yüksek enflasyon belasından nasıl uzaklaştıracağını” bugünden açıklasın.

Çözümü görelim.

★★★

İktidar, “faiz sebep enflasyon sonuç kumarcı modelli” adımları ile TCMB elindeki döviz rezervini bitirdi. Değeri düşürülmüş TL, ucuz ürün, ucuz emek üçlüsü üzerine bina edilen” yeni ekonomik modele (YEM) mecburen geçti. Bu modelin kaçınılmaz sonucu olarak; memur, işçi, emekli maaşları da “baskılanıp enflasyon artışının çok altında tutularak” açıklandı. Yani krizden çıkabilmenin yükünü az gelirli, dar ve sabit gelirliler üzerine yıkıldı. Krize girmiş ülkelerde IMF de aynı reçeteleri, üstelik israfı da önleyerek uyguluyor. İktidarın yerlileştirilmiş ve millileştirilmiş IMF reçetesinde savurganlık, israf zirvede gidiyor.

Memur maaşı:

Yüzde 30.50.

Emekli maaşı:

Yüzde 25.47.

Artırıldı.

Gerçek (ENAG) enflasyon:

Yüzde 82.81.

Çay kaşığı ucu ile verildi.

Saray kepçesiyle alındı.

Bu da kapak olsun.

Tek Adam’a!

Maliye Bakanı’na!

Ticaret Bakanı’na!

Çalışma Bakanı’na!

Aile Bakanı’na!

Tüm iktidara!

Muhalefete de uyarı olsun: İktidara geldiklerinde; ücretlileri, az gelirleri, sabit gelirlileri enflasyondan nasıl koruyacaklarını, dış para (dış borç aramak ve yüksek faizle sıcak para bulmak) esiri olmadan cari açığı nasıl kapatacak, Türkiye’yi cari fazlaya tek tek, kalem kalem, adım adım kaç yılda nasıl geçireceklerini bugünden açıklasın.

İktidarın sözleri yalama oldu.

Muhalefet güven vermeli.

Çözümü görelim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Milli Piyango’nun patron şirketine geçmesi devleti sağır ve dilsiz mi yaptı?


Milli Piyango özelleşip patronlu şirkete (Demirören) geçince “devletin kontrol ve denetiminin kalktığı” iddia edildi. Doğru mu? Bu iddiaya bir cevap verilmedi. Ayrıca Sayıştay’ın da 2020 yılından beri Milli Piyango’daki “izleme ve denetleme yetkisini kullanmadığı” yazıldı. Doğru mu? Cevap veren yine çıkmadı. Son iki yıldır, ne yaman bir rastlantı ki, büyük ikramiyeyi kazanan çeyrek biletin sadece 1 satıldı, diğer üçü satılmamış biletlere vurdu. Dolasıyla “satılmamış biletlere düşen payın Türkiye Varlık Fonu’na aktarılması” gerekiyordu. Aktarıldı mı? Zamanında mı aktarıldı, gecikmeli mi aktarıldı? Yoksa hiç mi aktarılmadı? Cevap veren yine çıkmadı. Milli Piyango özelleşirken yapılan sözleşme gereği gelir ortaklığı öngörülmüştü. Devlete gelen bir gelir var mı, yok mu? Yine cevap veren çıkmadı. Milli Piyango’nun patronlu şirkete geçmesi devleti sağır ve dilsiz mi yaptı?