Demir kasnak.

Çelik halat.

Dönüyor...

Dönüyor...

Dönüyordu...

Bu büküm büküm bükülmüş çelik tel halatlar; maden işçisi eşi kadınların, maden işçisi oğulların, maden işçisi babaların, kardeşlerin, amca oğlu, teyze çocuğu yakanlarının ve TV ekranlarına kilitlenmiş tüm Türkiye’nin “sağ salim çıksınlar Allah’ım...” diyen umutlarını taşıyordu. Adına “umut asansörü” denildi.

Işıldaklı ambulanslar!

Hızla gelmiş bakanlar!

Bartın Valisi!

Kaymakamlar!

Görevli polisler!

Jandarma!

Gönüllüler!

TV kameraları!

Yüksek bürokratlar!

Kurtarma ekipleri!

Amasra’da patlamanın olduğu taş kömürü ocağının binası önünde beklemedeydiler. Bu özen, bu dikkat, bu ince,  kusursuz önlem yığını ve hazırlık toprağın 300- 350 metre altındaki galerilerde alınmış olsaydı, patlama olmayacak ve  41 işçi bedeni umut asansörüne “cansız değil” sağ salim bindirilmiş olacaktı.

★★★

Kim kime rol yapıyor?

Bu patlama niçin?

41 taş kömürü işçisi bedeni grizu aleviyle kavrulup can vermiş; Sayıştay parlatılıyor, Sayıştay Enerji Grup Başkanı parlatılıyor, Enerji Bakanı parlatılıyor, Çalışma Bakanı parlatılıyor, Sağlık Bakanı, çalışan işçilerin temsilcisi sendika yönetimi de parlatılıyor...  Yerin 300-350 metre altında taş kömürü galerilerinde: “ani gaz degajı ve artan grizu patlama riskini” göz önünde bulundurarak Amasra kömür galerilerini “patlama olmadan çalıştırması gereken” Türkiye Taş Kömürü Genel Müdürlüğü de parlatılıyor.

Önlemler alındı mı?

Alındıysa

Bu patlama niçin?

Ballandıra, parlatıla anlatılıyor ki, Sayıştay 3 yıl önce incelemiş, rapor yazmış ve demiş ki; “Amasra taş kömürü yataklarında galerilerin yerin altında 300-350 metreye derinleşmesi kömürün içindeki gaz miktarını yükseltir.” Bu uyarı üzerine grizu patlama riski düzeyini ölçen ilave metan gazı dedektörleri alınmış mı,  galerilerin yakınına “yaşama odaları” kurulmuş mu? Yönetmenliklere titizlikle uyulmuş mu?  Türkiye Taş Kömürü Müessesi (İşletmeleri) Genel Müdürlüğü, Sayıştayın 2019 yılında yaptığı bu uyarıya dikkat kesilerek; Amasra ocağını imtiyaz anlaşması (rödavans) ile devletten alıp işleten özel sektör şirketine; “grizu patlaması olmasın, işçi canı yitirilmesin” diye hangi yeni yatırımları yaptırdı? Çalışma Başkanlığı’ nın müfettişleri alınmış önlemleri görüp denetlediler mi? İşçilerin temsilcisi sendika, “Amasra galerilerinde patlama riskinin artmasına karşı alınması gerekli görülen önlemlerin yerine getirilip getirilmediğini” TTK Genel Müdürlüğü’ne bildirdi mi?

Cevaplar yok.

Parlatma var.

★★★

Maval anlatıyorlar:

Enerji Bakanı, yanına işçi sendikası başkanını almış Amasra İşletmesi’ne 35 gün gün önce (20 Eylül’de) ziyarete gelmiş. İşçileri toplayarak konuşma yapmış ve demiş ki; “Sizin her birinizin canınızın güvenliğini biz şu tesisin tamamına değişmeyiz... Bir işçimizin kılına tırnağına zarar gelmesin...”

Tamam da!

35 gün sonra.

Grizu patladı.

41 can gitti.

Umut asansörü kapısında kocası için “sağ salim çıksın Allah’ım...” umuduyla akşamın 6’sından sabahın şafağına kadar bekleyen 41 madenci eşi ölüm acısıyla donup kaldı. Bu 41 annenin içlerinde hamile olanlar varsa onlar da 174 yıldır (1848’den beri) olduğu gibi yine doğacak çocuklarının  adını  “Yadigar” koyma geleneğine sarılmak zorunda kaldı.

Ziyaret cilalıyorlar:

2019 yılında Amasra taş kömür galerilerinde grizu patlama riski yüksektir” diye rapor yazmış Sayıştay’ın Enerji Grup Başkanlığı’na yeni atanmış İbrahim Özkracı,  Amasra ocağını ziyarete gelmiş. Onu ağırlamışlar. Asansöre bindirip kömür ocağının dip galerilerine kadar indirmişler. Bu bir nezaket ziyaretiymiş!

Tamam da!

Grizu patladı.

41 can gitti.

Toprağın 300 metre 350 metre altından taş kömürünü çıkartarak ülkemizi dışa bağımlı olmayan kalkınmaya dönüştürmeye alın terlerini katık eden emekçi işçilerdi onlar.