Paul Michael Romer adlı bir ekonomiste 2018 yılında Nobel Ekonomi Ödülü verdiler. Bizim gibi kalkınma yarışında bocalayan ve yakıcı ekonomik krizlerin içine gömülen ülkeleri çok yakından ilgilendirecek bir model önermişti.

Dediği şuydu:

Bir fikir.

Bir ülkeyi.

Kalkındırabilir.

Eğer bir ülke okullarında araştırma ve geliştirmeye, beyinsel becerileri yükseltmeye ve çoğaltmaya, matematik, kimya, fizik, biyoloji gibi dersler ve laboratuvarlı eğitime ağırlık verirse o ülke “bir yerli kalkınma mucizesi” yaratabilir. Kendi iç dinamikleriyle kalkınabilir. Dış borç aramasına, sıcak para beklemesine, Suudi Arabistan’ın SWAP (takas) dilencisi olmasına gerek kalmaz. Nüfus artırarak ya da sermaye birikimiyle ulaşılan kalkınma kalıcı değildir. Kalıcı büyüme ülkenin kendi özünden teknolojik yenilik yaratmakla olur. SÖZCÜ’nün Aydın muhabiri Latif Sansür’ün “Kaymakamın çocuğu için okul duvarına özel kapı açıldı” haberini okuyunca aklıma; “bir fikir bir ülkeyi kalkındırabilir” perspektifini dile getiren Nobel Ödülü almış ekonomistin “endojen kalkınma kuramı” hakkındaki önerileri geldi.

★★★

Yazık Türkiye’ye!

Vah olsun Aydın’a!

Aydın’ın toplam 22 bin nüfuslu çok şirin Koçarlı İlçesi’nde 15 dersliği, 21 öğretmeni, 376 öğrencisi olan bir ilkokul (Atatürk İlkokulu), 17 dersliği, 36 öğretmeni, 35 öğrencisi olan bir ortaokulu (Cumhuriyet Ortaokulu), 2 lisesi, 1 İmam Hatip okulu, 1 anaokulu var. Okulların hiç birinde laboratuvar yok. Okulların hiç birinin bir basketbol, voleybol, futbol sahası, bir koşu ya da bisiklet pisti, bir yüzme havuzu da yok. Eğitim altyapısı bu olan Koçarlı İlçesi’ne 2020 yılında Ersin Tepeli adında yeni bir kaymakam atandı.

1 yıl geçti.

Okullar aynı.

Yenilik olmadı.

İlk okulun kurulduğundan beri var olan bir giriş kapısı vardı. Öğrenciler (otizimliler dahil) öğretmenler, veliler bu kapıdan okula giriyor ve çıkıyorlardı. İlkokul, kaymakamlık binası ve lojmanına bitişikti.

2 yıl geçti.

Koçarlı Kaymakamlığı ile Koçarlı AKP Belediyesi işbirliği, söz birliği, karar birliği yapıp Atatürk İlkokulu’nda bir değişiklik yaptılar. Kaymakamın ilkokul üçüncü sınıfa giden çocuğu bitişik okulun ana kapısına kadar yürümesin, yorulmasın, zaman kaybetmesin diye ikinci bir kapı yaptırdılar.

Koçarlı, Koçarlı olalı.

Böyle imtiyaz görmedi.

Koçarlıların vicdanı, aklı, sağduyusu kaldırmadı. İsyan ettiler. Kaymakamlığa, AKP İlçe Belediye Başkanı’na, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne “kınama” yağdırdılar. Kaymakamın çocuğu, padişah torunu imtiyazıyla evinin bahçesinden sınıfına gitsin diye açılan ikinci demirden kapıyı AKP belediyesi, belediye parasıyla yaptırmıştı.

★★★

Haber SÖZCÜ’de yayımlanınca belediye ekiplerini gönderdi, yaptırdığı demir kapıyı söktürdü ve yerine yine eski duvarın aynısını ördürdü.

Bu tür Kaymakam!

Belediye Başkanı!

Eğitim Müdürü.

Bu tür; kamu kaynaklarından ve rantçılıktan “padişah torunu imtiyazları” yaratarak bildik tanıdık, hısım akraba, partili yandaş kayırma zihniyeti AKP’nin 20 yıllık yönetimi sırasında geldi.

Habis (alçak) ur oldu.

Türkiye’yi yok ediyor.

★★★

Bu habis ur büyümeseydi; Türkiye’nin valileri, kaymakamları, iktidar partisi belediyeleri, il ve ilçe milli eğitim müdürleri bir araya gelirler; “nasıl yaparız da bütün okulların mutlaka geniş bir bahçesi, futbol sahası, basketbol sahası, voleybol sahası, koşu ve bisiklet pisti, yüzme havuzu olur. Türkiye’nin bütün okulları tam donanımlı laboratuvara kavuşur” diye gece gündüz düşünür, koşuşturur bu hedef için çalışırlardı. Bugün Türkiye’nin okullarının yüzde 82’sinde spor salonu, futbol, voleybol, basketbol sahası, koşu pisti bir yana çocukların koşup oynayacağı bir bahçesi bile yok. Bugün Türkiye’nin okullarının yüzde 52’sinde laboratuvar yok. Laboratuvarı olanların da tamamı yetersiz, eksik, özürlü.

Böyle bir ülke olduk!

Kendi çocuğu için okula özel kapı açtıran kaymakam, vali, partili belediye başkanı, eğitim müdürünün kamu kaynaklarını bildik tanıdığa akıtan bu habisleşmiş zihniyeti nasıl değişecek? Yapılacak ilk seçimde halk bu zihniyeti yaratıp yerleştirenleri sandığa gömecek ama aynı zihniyetin yürütücüsü vali, kaymakam, eğitim müdürleri yerlerinde kalacaklar. Muhalefet şimdiden açıklasın: Bu zihniyet nasıl kazınıp yok edilecek?

Nasıl bir kaymakam!

Nasıl bir Vali!

Nasıl bir Eğitim Müdürü!

Modeli düşünüyor.

Bir kez yetmez.

100 kez açıklasın.

Zamanıdır.