Benim aldığım bilgi doğru çıksaydı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’de Başkan Joe  Biden ile görüşecekti. Senato üyeleri, ABD derin devletinin sinsi gücü lobilerin temsilcileri, ABD medyasının (TV ve gazeteler) seçkin kalemleri ile buluşacaktı.

Yeni bir adım.

Taze bir tavır.

Farklı bir açılım.

Gösterecekti.

Doğru çıkmadı.

Görüşebilseydi: Yapılacak seçimde iktidar olması yüksek ihtimal önde gelen bir politik liderin, “Türkiye’nin tam bağımsızlığını” esas alarak barış ve iki komşu ülkenin kardeşliği için nasıl yapıcı, kalıcı, gerilimi azaltıcı, savaşa, çatışmaya, vuruşmaya ihtiyaç duymadan sorun çözücü yaklaşımını sergileyecekti.

Gerilim tırmanıyor.

Ve tırmandırılıyor!

ABD ve AB, Türkiye’nin 1950 yılından buyana NATO üyeliğiyle batı bloku içindeki önemine ve tam 70 yıldır kıt kaynaklarını silaha yatıran fedakarlığına arkalarını döndüler. Bugün Yunanistan tarafında saf tutuyorlar. Bu da Yunanistan’ın iktidardaki politikacılarını “Türkiye ile bir iki günlük de olsa silahlı çatışmadan siyasi rant çıkrama” ucuzluğuna itiyor. Aynı şekilde bizim ülkemizdeki iktidar politikacısı da; yokluğa, yolsuzluğa, yasaklara batmış beceriksiz ve bencil yönetimi sonucunda derinleşen ekonomik krizin halkın yaşamındaki yıkıcı etkisini unutturmak için “Yunanistan- Türkiye silahlı çatışmasından bir kahramanlık çıkartma” eğilimini köpürtüyor.

İki taraf:

Yunan iktidar politikacısı.

Türkiye iktidar siyasetçisi.

Gerilimi morfin yaptılar.

Seçmen uyutuyorlar.

★★★

ABD ile AB ise;  “NATO üyesi iki ülkeye sağduyu önermek” yerine Yunanistan’ın yanında yer aldılar. Yunanistan’daki üsleri füzelerle, ileri teknolojik silahlarıyla güçlendiriyor ve sanki “Türkiye’yi dışarda bırakıp NATO’nun doğu sınırlarını Yunanistan’dan başlatmak” gibi bir niyet sergiliyorlar. Türkiye’nin Ege’de ve Akdeniz’deki haklarının gaspına da göz yumuyorlar.

Bu puslu niyet!

Bu sinsi tavır!

Bu azgın teşvik!

Yunanistan ile Türkiye arasında bir savaş çıkartabilir. Bilemezsiniz. Kıta sahanlığında, hava sahasında, kara sınırında küçük bir çatışma kontrolden çıkabilir. Yunanistan ile Türkiye savaşabilir. Bu da ağzımdan yel alsın; Rusya ile Ukrayna gibi iki öz kardeş ülkenin “köprü uçurma- alt yapıyı bombalama-sivilleri öldürme” noktasına gelmesine benzer bir durum yaratabilir.

Kılıçdaroğlu!

Bunu gördü.

Bu nedenle ABD’ye “içe siyasi mesaj malzemesi çıkarmaya” değil, Yunanistan ile Türkiye arasında tırmandırılan gerilimi azaltmak için “diplomatik çözüme katkı” yapmaya gitti. Bana gelen bilgi böyleydi.

Doğru çıkmadı.

Doğrulatamadığım için ben de bu yüzden yazmadım.

★★★

Sonuçta; Kemal Kılıçdaroğlu da tıpkı Tayyip Erdoğan gibi ABD gezisini “içe  propaganda” çıkartmaya dönüştürdü ya da dönüştürmek zorunda kaldı. Özel VİP uçakla değil halk gibi yanına birkaç gazeteciyi de tarifeli seferle götürerek masrafları hem ucuza getirdi ve hem de “hafıza tazeleyen demeçler” çıkardı.

Washington’da!

Meydanda durdu.

Video çekip Türkiye’ye seslendi: “Erdoğan’ın 16 uçağı var. Bunların 15’ini satacağız. İsrafla mücadele edeceğiz.”

New York’ da!

Kaldırımda durdu.

Tayip Erdoğan’ın oğlu ile kızının yönetimde olduğu TÜRKEN Vakfı’nın Türkiye’den Kızılay aracı yapılarak aktarılan dolarlar ile Dünyanın en pahalı caddesinde diktiği gökdelenin videosunu çekti ve Anadolu halkına seslendi: “Tanıdığım bir ailenin gökdelenine hayırlı olsuna geldim.”

Boston’da!

Üniversite’ye gitti!

Türkiye izlesin diye video çekti; “Partizan siyaseti ortadan kaldıracağız. Siyaseti kirlilikten, rüşvetten, kişi zengin etmekten arındıracağız” dedi.

ABD’de çiftlik de vardı.

Kılıçdaroğlu çiftliğe gidip video çekmeye ve “bu çiftlik kaç milyon dolara kimin için alındı?” diye sormaya vakit ayırmadı.

★★★

Kılıçdaroğlu, ABD gezisinden “içe propaganda malzemesi” çıkarttı. Bu malzemeyi Kılıçdaroğlu’na Tayyip Erdoğan bizzat kendi elleriyle verdi.

Dün yediğin hurma!