Önce Başbakan ve sonra da Cumhurbaşkanı olmuş iki lider vardı. Rahmetli oldular. Onların döneminde Japon ve Koreli şirketlerin yardımı ile büyük köprüler yapıldı. Yine önce Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı olan Erdoğan döneminde de Japon ve Koreli şirketlerin işbirliği ile köprüler yapılmaya devam etti.

Şu tablo ortaya çıktı:

Özal’ın köprüsü ucuz.

Demirel’in köprüsü de...

Erdoğan köprüsü pahalı.

Niçin?

Lokum gibi soru.

Cevap veremediler.

En son Çanakkale Boğazı üzerine yine Koreli mühendislerin tasarımını yaptığı Çanakkale Köprüsü yapıldı, törenle açıldı. Dünyadaki benzerleri ile kıyaslandığında pahalıya mâl edildiği dile getirildi ve “niçin pahalı?” diye soruldu.

Yine lokum soru.

Dökersin rakamları.

Gösterirsin hesabı.

Cevap vermediler. Sadece “Milletin ve devletin cebinden bir kuruş çıkmayacak...” diye yalan yüklü siyasi propaganda dozajını yüksek tuttular.

★★★

Yukarıdaki kısa dokunuşu yaptığım için çok mutlu değilim. En son şiddetli lodos esmesiyle hızla yayılan yangın, Çanakkale ormanlarını da ateşe verdi. Çanakkale ormanlarındaki yangın 18 saat sürdü. Böylece Çanakkale Köprüsü, orman yangını manzaralı geçişe dönüştü.

Bursa’da...

Muğla’da..

İzmir’de...

Çeşme’de...

Bilecik’te...

Balıkesir’de...

Ve Manisa’da ormanlar lodosun etkisiyle Çanakkale ormanları ile eş zamanlı olarak tutuştu.

Şunu gördük.

Arazöz vardı.

İş makinası vardı.

Orman işçisi vardı.

Jandarma vardı.

AFAD da vardı.

Yangınları söndürmek için çalıştılar, sağ olsunlar, var olsunlar söndürdüler.

Fakat uçak yoktu.

Helikopter de yoktu.

Niçin yoktu?

Lokum gibi soru.

Cevap vermediler.

Geçen yaz  Akseki’nin bir mahallesinde başlayıp Manavgat’tan Marmaris’e, Osmaniye’den Adana’ya, Bodrum’dan Mersin’e kadar ormanlar 15 gün boyunca feryat figan içinde yanmıştı.

Hatırlayın lütfen.

Manavgat yanmıştı.

Marmaris yanmıştı.

Adana yanmıştı.

Osmaniye yanmıştı.

Bodrum yanmıştı.

Mersin yanmıştı.

İnsanların evleri, hayvanları, ormanda cam ağaçları, makiler, ormanı yurt edinmiş dağ keçileri, sincaplar, kaplumbağalar, yılanlar ne varsa börtü böcek hepsi diri diri kavrulmuştu. Yanan ormanlardan yükselen feryat gökyüzünden gelecek bir yangın söndürme uçağı ile helikopterini beklemişti.

★★★

Gelmemişti uçaklar.

Ve helikopterler.

Ormanlardan sorumlu bakan, hazırlıksız yakalandığını bile kabul etmemiş; ağaçlar, evler, köyler yanarken kendisini “Uçak allamesi” olarak takdim eden basın açıklamaları ile yetinmiş; “yangının bu kadar üzün sürmesinden ben sorumluyum. Önceden hazırlık yapmadığım için ben kusurluyum” dememişti.

★★★

Geçen yılın o korkunç orman yangıları bize yeniden hatırlatmıştı ki, bu yaz başında da nem az, mevsim kurak, güneş yakıcı ve sert rüzgarla orman yangını patlayabilir. Bu nedenle biz muhtemel yangına karşı kullanılacak tabiatın nimeti doğal su yatakları, insan yerleştirmesi su tankları, hortumlar, kurtarma ipleri, yangın sırasında giyilecek miğferler hazır olmalıydı. Orman bölgesinin insanları, yangın yayılmadan ve can ile mala zarar vermeden en kısa zamanda söndürecek bir beceri ve bilinçle donatılmış olmalıydılar. Uçaklar ile helikopterler de önceden hazır olmalıydı.

Hiç hazırlık görmedik.

Uçaklar yine yoktu.

Helikopterler de...

Çanakkale’de tek hazırlık yangın manzaralı pahalı köprü vardı. Bu köprü dünyadaki benzerlerinden niçin daha pahalı?

Lokum gibi soru!