Üniversitede ders verir gibiydiler. Sıkıcıydı. Baş danışman, orta danışman, alt danışman İstanbul’daki toplantıya gelmediler. Üçü ABD’den, ikisi Ankara’dan bağlandılar. İngilizce konuşan başdanışmanın ne dediğini salondakiler anlasınlar diye doğru dürüst bir çeviri sistemi bile kuramamışlardı.

Küçümseme.

Çürütme.

Burun kıvırma.

Eleştirileri yapıldı.

Oysa farklı bir toplantı oldu. Siyasetin yozlaşmış dili yerini bilimin gerçekçi ve namuslu anlatımına bıraktı. Bilim adamı  konuşmacılar şu gerçeği açıkça söylediler: Torpil ve yolsuzluk Türkiye’yi geri götürdü. Bugün yaşanan sıkıntının kaynağı adam kayırma dost-akrabayı devlete yerleştirme ve ahlaksızca soygun ile büyüme stratejisinde savrukluk, akıl dışılık, sorumsuzluk, verimsizliğe saplanma oldu. Yeni bir iktidar torpili kaldırıp yerine yeteneği (alın teri bilgi-çağdaş çözümler-yüksek ahlak-en iyi işi en iyi kadrolara vermeyi) koyarsa iyi bir başlangıç yapar.

Şu söz verildi:

Torpil kalkacak.

Yetenek gelecek.

Sadece bu söz yeter!

★★★

Toplantının adı; “İkinci Yüzyıla Çağırı” diye konulmuştu. Konuşmacılar; mevcut durumun çıkmaza girdiğini anlattılar fakat sözlerini “Türkiye’nin geleceği var” diye bağladılar.

Halk karar versin.

Yeter ki, inansın.

Çözümler var.

Son 20 yılda büyümek için inşaata ağırlık verildi. İnşaat yolsuzluk doğurdu. Kaynaklar, yandaş holdinglere akıtıldı. Böylece iktidar partisinin parti finansmanı da yolsuzluklardan beslendi. Büyüme oldu ama kalitesiz, verimsiz, çarpık ve eşitsiz oldu. Türkiye dünyadaki yarışın gerisinde kaldı. Enflasyon yakıcı, yıkıcı ve işsizlik korkunç arttı.

Bilim öne geçmedi.

Akıl rehber olmadı.

Eğitim düzeyi geriledi.

Eğitim kalitesi düştü.

İnsan kaynağı çürüdü.

Türkiye’nin 2000 yılı başından itibaren dünyanın iyi beyinlerini çekmesi gerekirdi. Tersi oldu; kendi yetiştirdiği beyinleri dışarı kaçırdı. Üniversite sayısı arttı fakat Türkiye’nin iyi üniversiteleri bile verimsizlik batağına girdi. Bu durum düşük verimli işçilik (istihdam) kalitesiz büyüme, düşük ücret düzeyi, yoksulluk, korkunç gelir dağılımı bozukluğu getirdi. Türkiye fakirleşerek büyüyen bir çıkmazın içine saplandı. Enflasyon kontrol altına alınsa, yolsuzluğa karşı adımlar atılsa, ihracatın teknoloji katkısı yükseltilse Türkiye, Meksika, Malezya, Çin’in gerisinde kalmazdı. Güney Kore’yi yakalayabilirdi. Türkiye son 20 yılda Güney Kore’yi yakalama şansını yitirdi.

★★★

Türkiye karar versin.

Bataktan çıkabilir.

Tek Adam’dan vaz geçsin.

Güçlü demokrasi kursun.

Güçlü demokrasi güçlü ekonomiyi getirir. Çünkü güçlü demokrasilerde, rüşvet, soygun, kişi zengin etme, rantçı peydahlama, ağır vergi yükü, hayasız sömürü kalkacağı için devlet ile halk birlikte çalışmaya başlıyor ve başarıyor. Dünyanın pek çok ülkesi ve insanı bunu başardı. Türkiye niçin başarmasın?

Şu sözler verildi:

Torpil bitecek.

Yetenek gelecek.

Yandaşlık yok olacak.

Alın teri öne geçecek.

Üretirken öğreneceğiz.

Temiz toplum doğacak.

Herkesin hayali olacak.

Herkes hayalinin peşinde koşabilecek. Türkiye yetenek inşasına başlayacak. Sanayi için, tarım için, hizmetler için, köyler, kentler için yeni modeller geliştirilecek. Çiftçi toprağını terk etmek zorunda kalmayacak, kentli kentinde yaşamaktan bezmeyecek, iyi eğitimli, yetenekli insanlar Türkiye’yi terk etmeyecek.

Değişim sancısı var.

Köklü değişim olacak.

★★★

Burun kıvıranları, küçümseyenleri, terbiyesiz çürütmecileri ciddiye almayın. Toplantı; “Türkiye’nin önünde şafaklar var...” diyen bir bakış açısına sahiplik etti.

4 ana söz verildi:

Zorbalık gidecek.

Ülkeye adalet gelecek.

Ülkede torpil bitecek.

Yetenek öne geçecek.