Halkı inandırmak üzerine “Ay’a gidiyoruz. Hazırlıkları yaptık. İlk aşamada 2023 yılından önce hibrit roketimizi dünya yörüngesinden ateşleyeceğiz. Ay’a ulaşacak. Sert inişi gerçekleştireceğiz inşallah- maşallah” diyorlardı.

Yeni program açıklandı.

Kışlık Saray’a:

(Bitlis Ahlat)

Geçen yıl.

89 milyon harcandı.

Bu yıl.

151 milyon TL ayrıldı.

Yazlık Saray’a:

(Marmaris Okluk)

Geçen yıl.

685.5 milyon harcandı.

Bu yıl.

37.2 milyon TL ayrıldı.

Büyük Saray’a:

(Ankara’da Külliye)

Bugüne kadar.

3 milyar TL harcandı.

Bu yıl.

9.6 milyon TL ayrıldı.

Ay’a gitmeye:

(Uzay Ajansı)

Geçen yıl.

273.1 milyon TL harcandı.

Bu yıl.

18.7 milyon TL ayrıldı.

Milli Uzay Programı:

Geçen yıl.

270 milyon TL harcandı.

Bu yıl.

20 bin TL ayrıldı.

Saraylara çakıldık.

Ay’a gidemiyoruz.

★★★

Evet yazlık, kışlık, yapılmakta olan, bitmiş bulunan Cumhurbaşkanlığı saraylarının bakım, onarımı ve yeni makam otolarının alımı için bu yıl harcamalar eksik kalmasın diye toplam 470 milyon TL ayrıldı. Ay’a gitmeye sadece 20 bin TL.

Saray sevicilik!

Baskın geldi.

Ay’a gitmek!

Lafta kaldı.

Saraylar için ayrılan harcama miktarı böylesine yüksek rakamlara ulaşınca kalem ister istemez kıyaslama yapmayı seçiyor. Bizim sadece saraylar için bu yıl 470 milyon TL ayrıldığı haberinin gazetelerde yayınlandığı gün Hollanda Başbakanı ile Kanada Başbakanı’nın heyetleriyle birlikte yedikleri yemeğin faturası da basını sızdı.

Kanada:

11. büyük ekonomi.

Hollanda:

17. büyük ekonomi.

Bu iki ülkenin başbakanları yanlarındaki 14 kişilik heyetle (2 başbakan artı 12 yüksek bürokrat) bir protokol öğlen yemeği yiyorlar. Meclis binasına yakın bir lokanta seçiliyor. Abartı, gösteriş, kibir, büyüklenme yok. Kişi başı sadece 58 Euro ile yemeği kurtarmışlar.

Türkiye:

20. büyük ekonomiydi.
20’de tutunamadı.

Ülke 21. ekonomi sırasına indi ama iktidar “saray sevicilikte” birinciliği kimseye bırakmıyor.

Gel de sorma...

Nedir bu büyüklenme!

Bu boş tafra!

Bu görmemiş israf!

★★★

Bakkalda, markette, manavda, çarşıda, pazarda esnaf ile müşterisi arasına “kötü söz, beddua, küfür” girdi. Halkın büyük çoğunluğu girdiği mekanda istediğini alıp sıra parasını ödemeye gelince öfke patlamasına uğruyor.

Bağıranlar var.

Küfür edenler.

Lanet okuyanlar.

Esnaf ise çaresiz.

Müşterisinin feryadını, isyanını, küfrünü anlıyor. Ama yapacak bir şeyi yok. Enflasyon yüzde 100’e dayandı ve durmuyor. Geçinemeyen memurlar sokakta “bordrolarını” yakıyorlar. İktidar yarattığı derin ekonomik krizin faturasını halka yıktı. İhracat yapan fabrikaların işçileri hariç sabit maaşlılar, dar gelirliler, gelirleri harcamalarına yetmeyenler; “IMF reçetesi benzeri ağır bir kemer sıkma politikasının” altında kıvranıyor. Emekliler perişan. AKP’nin önde gelen sözcülerinden Grup Başkanvekili, Mahir Ünal Adıyaman’da halka açık toplantıda iktidarı öven konuşma yaparken, salonda “oylarını bugünü kadar AKP’ye verdiğini söyleyen” Ali Avcı adlı bir vatandaş; “Sayın Bakanım... Sayın Bakanım...” diyerek ayağı kalkmış, “Efendim meselemiz işsizlik... Vallahi ben açım...” demiş.

Daha ne desin?

Dışarı atmışlar.

Saray sevicilik sebep!

IMF reçetesi sonuç!

Halk bu duruma “saray sevici yönetimden” dolayı düştüğünü anladı.