NATO tarihi zirvesi sonrası gazetelerdeki manşet haber başlıkları biri öbürünün tam zıttı ikiye bölündü.

Zafer kazandık.

Diyenler.

Yine kandırıldık

Diye yazanlar.

Hangisi doğru?

Reis destekçisi, Tek Adam savunucusu, Erdoğancı gazeteler; “Erdoğan Zaferle Dönüyor... Türkiye Kazandı... Türkiye Masada her istediğini aldı...” başlıklarını attılar. Bu doğru olsaydı; Cumhurbaşkanı’nın beraberinde boş olarak ikinci uçakları götürmüş ve dönüşünde de boş uçakları dolu olarak İstanbul Yeşilköy Havaalanı’nın kırılmayan pistine indirmiş olması gerekirdi.

Bir boş uçak:

ABD’de koruma altına alınmış Fetullah Gülen’i ve oraya kaçmış diğer FETÖ’cüleri doldurmuş Madrid’e getirmiş ve Türkiye-İsveç-Finlandiya arasında imzalanan mutabakat sonrası da MİT’e teslim edilerek Ankara’ya indirilmiş olmalıydı.

Bir başka boş uçak:

MİT’in Finlandiya ve İsveç’in koruduğunu ilan ettiği FETÖ dahil terörist listesindeki 50’ye yakın ismi doldurmuş olarak Türkiye’ye doğru uçuyor olmalıydı.

Bir başka boş uçak:

Suriye’de ABD karargahlarında ağırlanan YPG liderlerini ve ABD ordusunun eğittiği PKK’lıları Türk adaletine teslim etmek için getiriyor olmalıydı.

★★★

Başka boş uçaklar:

Sayısı 35 mi?

45 mi?

55 mi?

Sayısı kaçsa o kadar F-16, ABD’den havalanmış Türk Hava Kuvvetleri’ne verilmek üzere geliyor olmalıydı. Ayrıca Türk askeri pilotları da yapımcı ortağı olduğumuz F-35 uçaklarından anlaşmaya bağlanmış olanlarını almak için ABD’ye gitmiş haber bekliyor olmalıydı.

Başka boş uçak:

ABD yönetiminin Suriye’de adı, sanı, yeri, yurdu belli gruplara yollayıp verdiği ağır silahları, füzeleri, yüksek silah teknolojiyi, Türk ordusuna mensup denetleyicilerin gözetiminde yüklenmiş ABD’ye dönüyor olmalıydı.

Bir başka boş uçak:

ABD’nin bilgi vermeden Edirne sınırımızda Yunanistan toprağında diktiği askeri üslerin Türkiye’ye karşı olmadığını belgeleyip kanıtlamak için Ankara’dan görevlendirilmiş bir uzmanlar heyetini Yunanistan’da incelemeler yapmaya götürüyor olmalıydı.

Bir başka boş uçak:

Fransa ile Yunanistan arasında imzalanan ve Türkiye’yi hedef aldığı söylenegelen anlaşmanın yırtılıp atılmış metinlerini Ankara’ya getiriyor olmalıydı.

Bir başka boş uçak:

NATO’nun 2020 yılında terörizme karşı hazırladığı 148 sayfalık kapsayıcı metin (Counter- Terrorism Reference Curriculum) rağmen ABD, İngiltere, Fransa gibi güçlü üyelerinin de terörist kabul ettikleri örgütlere karşı farklı ad ve varsayımlarla verdikleri desteği durduracaklarını ilan edecek bir heyeti Türkiye’ye taşıyor olmalıydı.

Bunları görmeliydik.

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuru laf değil netice istiyoruz... Ben olduğum sürece Finlandiya ile İsveç NATO’ya girmez...” diye umut yükseltmişti.

Hiç birini görmedik.

Mutabakat metninden çıka çıka NATO’nun yeni üyeleri İsveç ile Finlandiya’nın “PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyecekleri” sözü çıktı.

Yani kuru laf çıktı.

Sözlerinde ne kadar duracaklar bilmiyoruz, durmazlarsa yaptırım ne olacak onu da bilmiyoruz. Nitekim Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinistö’nün dün “YPG, mutabakatta Türkiye’nin istediği gibi nitelendirilmedi; biz YPG’ ye insani yardımı sürdüreceğiz” diyen açıklaması yayımlandı.

★★★

Bir atasözümüz; “Eşeğini döğemeyen semerini döver” diyor. Bizim iktidar NATO’nun 70 yıllık üyesi Türkiye’nin bölünmesine hedeflemiş terör örgütlerine silah veren, eğiten, destekleyen, büyüten, koruyan, Türkiye’nin S-400 füzelerini alması için onu Rusya’ya doğru iten ve sonra da bu alımı bahane edip Türkiye’yi  “ortak savaş uçağı projesi F-35’ten çıkartan” ve Yunanistan’ı açıkça arkalayıp yüreklendirerek Ege’de huzuru dinamitleyen, Doğu Akdeniz’de doğal gaz ve petrol sondajlarında Yunanistan’dan yana ağırlık koyan  ABD’yi dövmesi gerekirdi. Madrid’de önceki gün toplanan NATO zirvesi Türkiye’ye “semeri değil eşeği dövme fırsatı” vermişti.

Teşbihte hata olmaz.

Eşeği dövemedi.

Semeri dövdü.

Fırsat kaplumbağa hızıyla 40 yılda bir kez gelmişti yıldırım hızıyla kaçırıldı. Finlandiya ile İsveç’i döver gibi yapıp, semerin tozunu aldı; “Türkiye zafer kazandı, her istediğini aldı” diye anlatıyorlar.