Kurucu babalar; Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Fetullah Gülen, birlikte el ele verip temelini attıkları “soru çalma düzeni” yeniden canlandı.

Aç kulağını dinle.

15 yıl önceydi.

Gül Cumhurbaşkanı.

Erdoğan Başbakan.

Gülen, ABD’ye gitmişti.

Tarihin ikramı; üçü de yeni iktidarın eli öpüleni olmuştu. Erdoğan ile Gül, Gülen’e 2012 yılında “dön gel bu hasret bitsin” çağrıları yapıyor, bir yandan da heyetler halinde ABD’ye gidip Gülen ile fotoğraf çektirerek devlet kadrolarında koltuk, mevki, mansıp (yüksek makam) bölüşümü yapılıyordu.

Polis koleji sınavı.

Komiser sınavı.

Yargıç sınavı.

Savcı sınavı.

Kaymakamlık.

Dışişlerine memur.

TSK mülakat sınavı.

Devlete sızabilmenin atlama tahtası bütün sınavlarda “soru çalma bataklığı” kurulduğunun belirtileri peş peşe uç veriyordu.

Bataklık!

Sulanıyor.

Büyüyordu.

★★★

Önce 2.5 milyon soru hazırlanıyor, bir havuza atılıyordu. Zümre temsilcileri sistemi kurulmuştu. Zümre temsilcileri bu havuzdan 600 soru çekiyorlardı. Öyle tombala çeker gibi değil; soru çekme interneti olmayan çok güvenlikli kozmik bir bilgisayardan yapılıyordu. Bu bilgisayarın bulunduğu odaya girebilme izini olanlar, göz retina taraması dahil bir yığın sıkı güvenlik önlemi altında mekana alınıyorlardı. Çekilen sorular TÜBİTAK’ın geliştirdiği sır cihazına atılıyor; zümre heyeti sorular basılana kadar evlerine gitmeden kapalı tutuluyorlardı. Fetullah Gülen’in devlete sızmasına göz yumulduğu tarihlerde 600 soru 120’ye indirildi. Nihayet Gülen’e “dön gel hasret bitsin” çağrısı yapıldığı yıl olan 2012’de “soru çalma bataklığı” patladı. Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) Eğitim Bilimleri Bölümü’nde 350 kişi 120 sorunun 120’sini de eksizsiz, kusursuz yapmış; “net” çekmişlerdi. Aralarında karı-koca, baldız-enişte, mahrem imam olanlar bile vardı.

Nasıl olur?

★★★

Devlet Denetleme Kurulu (DDK) rapor hazırlamak, bataklığı kurutacak önlemlerin alınmasına ışık tutmak için harekete geçti.

120 soruda...

120 net...

350 kişi...

Analiz edildi.

Çoğu cemaatçiydi.

Ne Abdullah Gül ne Tayyip Erdoğan, hiçbir şey yapmadılar. Bataklık patlamasının yaydığı iğrenç koku Devlet Denetleme Kurulu’nun yazdığı rapor buharlaştırılarak kapatıldı. Sözüm ona soruları çalan birisi çıktı ve onun da yurt dışına kaçmasına imkan ve ortam hazırlandı. 12 yıl sonra bugün “soru çalma” 2022’nin Ağustos sıcağında yeniden patladı.

Otur seyreyle.

Yine aynı hikaye.

ÖSYM Başkanı:

“Yalan” dedi.

Yedi İklim avukatı:

“Uydurma” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez, “Tek bir evladımızın mağdur edilmesine asla müsaade etmeyiz” dedi. Yine ve yeniden Devlet Denetleme Kurulu harekete geçirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü ile MASAK da Devlet Denetleme Kurulu’na yardımcı olmak için görev başı yaptı.

120 soru.

Tek tek taranıyor.

Çalıntı mı?

Sızıntı mı?

Soru dolarla mı satıldı?

Bedava mı verildi?

Yedi İklim çalışanı ile ÖSYM çalışanı, zümre ekibi ile denetim hocaları birbirlerinden haberli miydi?

Araştırılıyor.

“Soruların çalınmasına” yalan diyen ÖSYM başkanı derhal görevden alındı. Onun yerine getirilen yeni ÖSYM Başkanı; “Allah cc yoluna, İslam yoluna, Ehli Sünnet yoluna... Şahidiz Yarabbi... Efendi Hazretleri...” diye tweet atan tarikat ehli çıktı. Soruları çaldığından kuşku duyulan Yedi İklim Yayınları’nın reklam afişlerinde İçişleri Bakanı’nın fotoğraflarının kullanıldığı ortaya çıktı.

★★★

Soru çalma bataklığının ikinci defa patladığı hafta Cumhurbaşkanı, “fındık fiyatını 3 doların üzerine getirdik” diye müjde verdi. Bizim 3 dolara sattığımız fındığı İtalyanlar alıp, işleyip, paketleyip Almanya’daki marketlerde 17 Euro’ya satıyorlar. Euro ile dolar neredeyse eşitlendi. Biz niçin kendi fındığımızı 17 dolara dış pazarlarda satamıyoruz? Soru çalarak ve ülkeyi soru çalma bataklığına çevirerek 3 dolarlık fındık 17 dolara çıkartılamaz.

Bataklık kurursa!

Partililer değil...

En iyiler seçilir.

En iyi işin başına en iyiler hile girmemiş sınavlarla gelirler. Türkiye’nin fındığını Avrupa marketlerinde 17 Euro’ya satacak adam Türkiye’den de o zaman çıkar.