Sivil insanların yaşadığı yerlere bomba koyarak, patlayıcı yerleştirerek, poşet bırakarak öldürdüğü insan sayısı 500’ü geçti. İstanbul’un merkezinde bebek, çocuk, anne öldürmekle bir kazancı olmadı.

Nefret topladı.

Sivil insan öldürerek; Washington-Moskova- Berlin-  Tel Aviv- Kahire-Şam-Bağdat- Diyarbakır- Erbil- Kobani- Kandil eksenli bir varoluş gerçekleştiremeyeceği ortaya çıktı. PKK, PYD, YPG ile anlaşmayanların Habur’dan öteye gitmeye gücü, kuvveti, kudreti olmayacaktır diyordu; güvendiği tezi buydu.

Arkasında ABD vardı.

Rusya’da temsilcilik.

Avrupa’dan destek.

Başaramadı.

Tezi çöktü.

Sıkıştı.

İstanbul’da sivil öldürüyor.

★★★

Arkasına aldığı desteklerle Anadolu’da bin yıllık Türk-Kürt beraberliğini bozabileceğini hesaplıyordu.

Ret vardı.

Kalktı.

İnkar vardı.

Kalktı.

Asimilasyon yoktu.

Var diyordu.

O da kalktı.

Ver kurtul olmadı.

Vur kurtul da olmadı.

Hesabı boşa çıktı.

PKK-PYD-YPG’nin ileri sürdüğü “çoklu kimlik” ve “bölünmüşlük” Türkiye’de yaşayan halkın hiçbir kesiminden ve hatta Kürt vatandaşlardan da onay almadı. PKK-PYD-YPG’yi sadece “Ortadoğu’yu bölüp parçalayarak yeni haritalar yapıp yönetme peşinde olan” büyük güçler piyon olarak kullanıyordu.

Anlamak istemedi.

Dünya değişiyordu.

Her etnik topluluğa bir devlet kurma 200 yıl öncesinin düşüncesiydi. Bugün etnik kökeni ne olursa olsun hemen herkes kimlik, kültür, dil sorunları, bireysel problemlerini çözebilmenin yolunun ileri demokratik yönetime geçmek olduğunu biliyor ve inanıyor.

Ve yaşayarak görüyor.

★★★

Son belediye seçimlerinde İstanbul, Ankara başta Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını barındıran 15 büyük kentte kendini Türk hisseden vatandaş ile kendini Kürt hisseden vatandaş demokrasi çizgisinde el ele verdi ve kentlerin yönetimini değiştirdi.

4 yıl doluyor.

Hiçbir sorun çıkmadı.

Demokrasi birleştirdi.

PKK, PYD, YPG kaybetti.

PKK isyanına Doğu’da bebek öldürerek başlamıştı, önceki gün İstanbul’da çocuk öldürdü. 9 yaşındaki Ecrin ile annesi el ele tutuşup yürürlerken patlama oldu. Ecrin’in parmakları annesi Mevlüdiye hanımın elinde kaldı. Anne, kızım kurtulur, doktorlar parmakları yerine yeniden dikerler umuduyla kızını hastaneye yetiştirdi.

Ecrin hayata gözlerini yumdu. Türkiye’nin doğusunda ve batıda köylerde kentlerde yaşayan Kürt vatandaşlardan da “biriz-bütünüz, teröre karşıyız” duygusu yükseldi.

★★★

Bu noktadan sonra iktidar, terörle mücadeleyi sessiz, reklamsız, övünmesiz yönetmelidir. Halk nezdinde ekonomik krizden ve yüksek yapışkan hayat pahalılığından ötürü kaybettiği seçmen desteğini kazanabilmek için “PKK-PYD-YPG terörünün İstanbul’un ortasında anne ve kızlarını, baba ve oğullarını öldürmesini” siyasete alet etmemelidir.

Terörü yapan belli.

Arka çıkan ortada.

Siyasi iktidar, lideri, önde gelen kadrosu, sözcüleri, ittifakları 2015 yılında yaptıkları gibi “seçim sonuçlarını etkilemek için terörü kullanmaya ve muhalefeti terörü yapanlarla aynı kefeye koymaya  kalkarlarsa” halk desteğini hepten kaybedecekler.

★★★

Batının aklına bak!

Peşinen hata bekliyor.

Alman televizyon
kanalı Phoenix muhabiri İstiklal Caddesi’nden “terörle ilgili” yayın yapıyordu. Almanya’daki stüdyodan haber sunucusu İstiklal Caddesi’ndeki muhabire; Patlama oldu 6 kişi öldü, 81 yaralı var. Türkiye’nin iç siyaseti için şimdi bu ne anlama gelir? Yetkililerin Kürtlere karşı daha sert adımlar atacağını düşünebilir miyiz?” diye sordu.

Muhabir cevap verdi:

“Evet bunu öyle görebiliriz. 2015 seçimlerinde de maalesef benzer senaryolar görmüştük. Hem Meclis’teki Kürt partisi hem PKK terör örgütüne karşı iç siyasi çatışmanın yaşanabileceğini düşünebiliriz, bu oldukça kesin.”

Bekliyorlar.

Bölünme olsun!

İktidar akıllı olmalı!

Başka Türkiye yok.