Böyle yapma, dengeler değişir yarın yine yüz yüze gelebilirsin diyenlere aldırmamıştı. Tükürmesini “demokrasi aşkına, seçimle gelenin seçimle gitmesi saygısına” bağlamıştı. Ben bu diktatörün yüzüne tükürüyorsam ne için? Bilin ki “darbeye karşı olduğum için” demişti.

9 koca yıl geçti.

Tükürmeye devam.

Başparmağını avucunun içine yapıştırıp kalan dört parmağını birleştirip havaya kaldırarak, her meydan mitinginde karşısında kendisini alkışlamaya gelmiş derya kalabalığı gördükçe tükürüyordu.

Mursi’yi kurtaracaktı.

9 yıl tükürdü.

Mursi’yi kurtaramadı.

★★★

Bir sabah uyandık: Havaya kaldırdığı dört parmağını indirmiş boşta kalan başparmağını da diğerleri ile birleştirmiş beş parmağı ile tükürdüğü yüzün beş parmaklı elini sıkarak tokalaşıyor. Bu elini sıktığı diktatör, kurtaracağım dediği Mursi’yi hapse atmıştı.

Diktatörle yüz yüze.

Eller tokalaşmış.

Gözler aynı hizada.

Ve halka dönüp, “Ben bu kanlı katil firavun dediğim diktatörün elini sıkıyorsam” ne için? Bilin ki “Türk milleti ile Mısır milletinin geçmişteki beraberliği için” diyor.

Ne liderliğe sığar.

Ne düz diplomasiye.

Ne ileri demokrasiye.

Ne de halka saygıya.

Çevir kazı yanmasın.

Halk uyusun.

Sakın uyanmasın.

Asılında bu tokalaşmayla; 9 yıl boyunca kendisini alkışlamaya gelmiş insanların da yüzüne tükürmüş oldu.

★★★

Mısırlı darbeci ile tokalaşan elin sahibini en iyi o tanıyor. Çünkü ona baş danışman oldu. Dışişleri Bakanı oldu. Başbakan oldu. Uzun yılları, en sıkıntılı günleri birlikte paylaştı.  9 yıl tükürülen yüzün bugün elinin sıkılmasını dış politika dilinde; “kontrolsüz gerilim ile teslimiyetçi normalleşme arasında savrulma” diye tarif etti.

Uca savrul.

Gerilimi tırmandır.

9 yıl sonra.

Öbür uca savrul.

Teslimiyetçi ol.

İki savruluşta da halkı kandır. 9 yıl içinde kaybeden hep Türkiye olsun.  Mısır, trilyonca dolarlık petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip Doğu Akdeniz’de dengenin kilit ülkesiydi. Kıbrıs Rum Yönetimi- Yunanistan- İsrail- İtalya- Ürdün- Filistin- Mısır aralarında “Gaz Formu” kurdular. Türkiye yalnızlaştı. Türkiye ile Mısır deniz kuvvetlerinin doğu Akdeniz’deki
işbirliği bitti.

★★★

9 yıl önce darbe yapıp geçici olarak iktidarda kalacağım diyen Sisi,  hala iktidarda ve hiç de gidecek gibi değil.

Gerilim çıkartıldı.

İçe propaganda.

Teslimiyetçi olundu.

Yine içe propaganda.

Böylesine bir uçtan diğer uca savrulan dış politika ile işte buraya kadar. Bugün Mısır Doğu Akdeniz’de gazını çıkartıp satıyor. İsrail gazını çıkartıp satıyor. Yakında Kıbrıs Rum yönetimi de gazını çıkartıp satıyor olacak. Sahi biz Doğu Akdeniz’de kendi hakkımız olan bölgede doğal gaz arayacak ve bulup çıkartacak pahalı gemiler satın aldık, milyonlarca dolar yatırım yaptık ne sonuç aldık?

★★★

“En hızlı koşanlar ve kale önünde topa en iyi vuranlar kazansın” diye başlayan dünya futbol şampiyonası açılışında Doha’da ortaya çıktı ki; Türkiye’ resmi ağızdan dün katil, firavun, darbeci dediği Arap dünyasının diktatör ve krallarına muhtaç hale gelmiş. Darbeci dediği Sisi ile el sıkışıyor. Gazeteci katili dediği Salman ile tokalaşıyor ve “FETÖ’ nün finansörü” dediği Birleşik Arap Emirlikleri ile sarmaş dolaş oluyor.

Arap’tan döviz bekliyor.

Arap doları ile çıldıran enflasyonu indirecek ve içeride halka; “bak biz ülke ekonomisini batırdık ama yine biz çıkartırız” diyebilecek bir ortam hazırlayacak.

Taraftar bunu yerse!

Savurulma sürüyor!

Sisi’nin eli sıkılınca içeride taraftarı yazarlar; “Yazıklar olsun biz Müslümanlara...” avunması başlattılar ama Suudi Arabistan Türkiye Merkez Bankası’na 5 milyar dolar mevduat yatırma niyetini açıkladı.