Onlarda var bizde de olsun, bakarsın varlık çeker, zenginlik artırır, gelir çoğaltır düşüncesiyle kuruldu. Aslında altı boş bir öykünmeydi. Daha net anlatayım. Örneğin Norveç’in, zengin petrol ve doğalgaz yatakları var. Petrolünü satıyor, gelirini harcayıp bitirmiyor; “henüz doğmamış çocuklarının refahını yükseltmek, dünya savaşı ya da ekonomik kriz çıkarsa Norveç’in en az etkilenmesine” kaldıraç olsun diye düşündü. Norveç Varlık Fonu böyle doğdu. Bir başka belki de en önemli düşünce; “biz Norveç halkı, bu petrol geliri fazlasıyla ola ki tembelleşir, rehavete kapılır, çalışkanlığımızı yitiririz” diyebilmekti. Varlık Fonu’nda toplanan geliri harcamayı yasakladı. Gelir gelecek kuşaklar için çoğaltılacaktı.

Örnek oldu.

Çin, Norveç’i izledi.

Çin de mal üretiyor.

Satıyor.

Döviz kazanıyor.

Harcayıp bitirmiyor.

Çin Varlık Fonu kurdu.

Körfez ülkelerinin de zengin petrol yatakları, doğalgaz rezervleri var. Onlardan bazıları  da Varlık Fonu kurma yolunu seçtiler.

Türkiye tam tersi!

Petrolü yok.

Doğalgazı yok.

Döviz fazlası, bütçe fazlası, sosyal güvenlik sistemi fazlası da yok. Dış borçla, sıcak parayla ve şimdi “kur korumalı mevduat” adı verilen ve son tahlilde yoksuldan çalıp zengine aktaran uyduruk önlemlerle yaşıyor.

★★★

Türkiye Varlık Fonu, esas olarak yabancılara ve yerli işbirlikçi yeni zenginlere satılmayıp elde kalan devlet şirketleri ile devlet mülklerini bir sepette toplayıp, bu sepete vidalı olarak menkul kıymet ihracı yoluyla dışarıdan yeni borç bulmak için kuruldu. Her türlü denetimden muaf tutuldu. Ziraat Bankası, BOTAŞ, TÜRK TELEKOM’un elde kalmış yüzde 6.7 hissesi, TPAO, ÇAYKUR, TÜRKSAT, THY’nin elde kalmış yüzde 49.12 hissesi, Halkbank’ın elde kalmış yüzde 51.11 hissesi, PTT, ETİ MADEN, BORSA İSTANBUL’un elde kalmış yüzde 83.6 hissesi ile Savunma Sanayi’nin elde duran nakit 3 milyar TL’si, Bodrum, Kemer, Selçuk, Kuşadası turizm yörelerinin 2 milyon metrekare değerli arsası, cennet sahiller, pırlanta koylar, kayak merkezleri bir sepete (fona) aktarıldı. Adı Türkiye Varlık Fonu oldu ve fonu yönetsinler diye 5 isme “sınırsız sorumsuzluk” verildi. Her istediklerini yapabilecekler. Alacaklar, satacaklar, rehine koyacaklar, devlet adına kağıt çıkarıp ihraç ederek dış borç kabartacaklar, buldukları parayı savurgan hesapsız da olsa yarım kalmış projelerin bitirilmesine destek yapacaklardı. Türkiye Varlık Fonu; Sayıştay Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Devlet İhale Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Özelleştirme Kanunu, KİT kanunları, Fonlar ve KİT’lerin Meclis tarafından denetlenmesini öngören kanunlar, Sermaye Piyasası Kanunu, Rekabet Kanunu dahil hiçbir kanun önünde sorumlu tutulmadı.

Kanun tanımaz sayıldı.

★★★

20 ay geçti.

Yönetimine getirilen 5 isim bir gecede, sorgusuz sualsiz görevden alındılar. İçlerinde ekonomi profesörleri vardı. Onlar da “Niçin göreve getirildik, bizden ne istendi de yapamadık” sorularına cevap vermeden sessiz, soluksuz çekildiler. Varlık Fonu’nun başına Cumhurbaşkanı ve yardımcılığına da o günlerde Hazine Bakanı olan Berat Albayrak geçti... Albayrak da “at izi it izine karıştı...” diye kızgın, kırgın istifa yazısı yazıp gitti.

Bugünlere geldik.

Fonun borçları arttı.

Geliri yarı yarıya düştü.

Şimdi sorulması gereken soru şu: Türkiye Varlık Fonu 2016 yılında kuruldu, 6 yıl geçti; ne kazandı, hangi varlığı büyüttü, hangi varlığı artırdı, gelecek kuşaklara ne biriktirdi?

Cevap yok.

Çünkü ortada büyüyen, çoğalan, gelecek nesillere umut olacak bir varlık yok.

★★★

Öykünmeydi.

Taklitti.

Altı boştu.

Özetle:

Yalanla kuruldu.

Yalanla yürüdü.

Yalanın sonu yok.

Yine yalana bulaştı.

TÜRK TELEKOM’un elde kalan yüzde 6.7 hissesi  6 yıl önce Türkiye Varlık Fonu sepetine alınmıştı. Lübnanlının içini boşaltıp gitmesinden sonra bankaların elinde kalan yüzde 55 hisseyi de 1 milyar 650 milyon dolar ödeyerek Türkiye Varlık Fonu satın aldı. Banka sahiplerini sevindirdi. Varlık Fonu TÜRK TELEKOM’u ne yapacak? Birleşik Arap Emirlikleri’ne satacak diye bir iddia ortaya atıldı. TÜRK TELEKOM, 2015 yılında yabancıya bir kez satıldı; Türkiye’nin hayrına olmadı, varlık büyümedi, zenginlik doğmadı, Türkiye borca batmaya devam etti. Dolar 15 TL sınırına geldi. İç kanama devam ediyor. Şimdi TÜRK TELEKOM’u ikinci kez yabancıya satınca; yalanın sonu yok!