Kemal Kılıçdaroğlu “Ee, n’ooldu? Gittin, bastın imzayı geldin! Türkiye’nin ağırlığı ne oldu?” diye eleştirmekte haksız mı?

“Dış güçlere” bir kez daha teslim olmak, herhalde hoş bir şey olmasa gerek!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine yüksek perdeden karşı çıkıp:

“Ben görevde olduğum sürece bunlar NATO’ya giremez. Boşuna yorulmasınlar. NATO’ya girmelerine evet demeyiz. Biz bunların neyine güveneceğiz? Kusura bakmayın!” demişti.

Bu iddialı konuşmanın ardından ne oldu?

Madrid’deki NATO toplantısına gidip, İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine “EVET” deyip bastı imzayı...

Hiç değilse büyük konuşmasaydı, öyle değil mi?

★★★

AKP kanadı kamuoyunda algı yaratmak için “Büyük kazanımlar elde ettik. Bu zaferdir! Millî bir başarı!” diye çığlıklar atarken, aynı cenahtan “Doğrucu Davutlar” da çıktı...
İktidarın destekçilerinden olan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:

“Türkiye zafer kazanmadı. ABD, Türkiye’yi tehdit etti. Tayyip Erdoğan hükümeti boyun eğdi” diyerek, elde edilen sonucun iddia edildiği gibi pek parlak olmadığını açıkladı.

Yani, muhterem iktidarımız bir kez daha kandırılmış oluyor. Bu kaçıncı kandırılıştır?

★★★

Önce esip gürlemek, sonra da yelkenleri suya indirmek bizimkilere özgü bir şey herhalde!

Amerikalı Rahip Brunson ve Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel olayında da böyle olmuştu.

“Bu can bu bedende olduğu sürece asla cezaevinden çıkamayacaklar!” derken bu iki tutuklu serbest bırakılıp özel uçaklarla memleketlerine gönderilmişlerdi. Çünkü...

Rahip Brunson için ABD Başkanı Trump, Deniz Yücel için de Almanya Başbakanı Merkel telefon edip, onların serbest bırakılmalarını istemişti.

Bu defa da “Zahmet edip gelmesinler” “Boşuna ayağımıza gelmeyin, NATO üyeliğine evet demeyiz.” “Türkiye’yi ikna için geleceklerse hiç yorulmasınlar!” sözleri havada kaldı.

Onlar gelmedi, biz gittik ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğine uslu uslu “Evet” dedik. AKP iktidarı bir süre sonra değişen bir şey olmadığını görüp yine “Milletimiz bizi affetsin” mi diyecek?

Orman yangınları ve idam!


Orman yangınları bazı siyasetçilere “İdam cezasını” hatırlattı!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Bu caniler için idam geri gelmeli” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:

“Orman yangınlarını çıkartanlar için idam geri getirilmedi. Bu konuda önümüze bir önerge gelirse seve seve destekleriz.” diyerek idam çağrısında bulundu.

AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman da devreye girip:

“Bu konuda idam gelmelidir. Orman yangınları vatanımızı tehdit eden bir beka meselesi haline gelmiştir” dedi. Fakat...

Bu muhteremlerin hiç birinin aklına, hükümete seslenip:

“Ey yetkililer! Her yere para harcıyorsunuz. Ek bütçeler alıyor, paraya para demiyorsunuz. Allah rızası için birkaç tane de yangın söndürme uçağı ve gece görüşlü yangın söndürme helikopteri alın” demek gelmedi.

Ormanlar yanıp kül olduktan sonra, suçlu diye yakaladığınız kişileri idam etmişsiniz, neye yarar? Ağaçlar geri gelir mi?

Koca Türkiye bir “yangın söndürme filosu” kurmaktan aciz mi beyler?

TEBESSÜM

Balıkların cinsiyeti


Temel ve Dursun aynı çiftlikte çalışmaktadır. İzin günlerinde balık tutmaya giderler. Fakat aralarında balıkların cinsiyeti hakkında tartışma çıkar.

Temel “Gidip bizim ağaya soralım” der.  Dursun sorar:

“Ağa balıkların cinsiyetinden anlar mı?”

Temel güler:

“Hayır, hiçbir şeyden anlamaz ama burada ‘ağa sözü’ geçer! Dediği dediktir!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatta gerçek bilgi, yalnız bildiğini değil, bilmediğini de bilmektir.