Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yüzde 54.44 olarak açıklanan yıllık enflasyona inanan olmadı!

Tanıdığım birçok kişiye sordum, inandığını söyleyen tek kişiye rastlamadım!

Neden inanmıyorlar?

Çünkü hangi mala ne kadar ödediğini ve cebinden kaç para çıktığını herkes biliyor.

Kime soru yönelttiysem, hepsi acı acı gülümsedi!

★★★

Dün bir taksiye bindim. Şoför konuşkan biriydi... Ben daha bir şey sormadan:

“Vallahi abi” dedi “Ben en çok devletimin beni enayi yerine koymasına üzülüyorum!”

“Neden?”

“Gazetelerde okumuşsundur... Yıllık enflasyon yüzde 50 küsur çıkmış... Kimi kandırıyorlar? Bence yüzde 50 değil, yüzde 100’den fazla olması lâzım!”

“Bak bunda haklısın” dedim “TÜİK enflasyonu yüzde 54.44 olarak açıkladı. Oysa uzmanlardan oluşan tarafsız kuruluş ENAG ise ‘Enflasyon yüzde 123.8’e yükseldi.’ diye açıklama yaptı...”

“Peki, ne olacak halimiz abi? Kim acıyacak bize? Zam sarhoşu olduk valla... Hani ‘faiz sebep, enflasyon netice’ idi, ne oldu?”

İneceğim yere geldiğim için sohbete devam edemedik!

★★★

Çok garip bir dönemde yaşıyoruz!

İktidar bildiğini okuyor, Maliye Bakanı Nureddin Nebati “Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır. Gözlerime bakın, ne görüyorsunuz?”  diyerek, milletin aklıyla dalga geçiyor!

Biz Maliye Bakanı’nın değil, halkın gözlerine bakmayı tercih ediyoruz. İnsanlarımızın gözlerinde, çıldırtıcı enflasyonun yarattığı derin umutsuzluk var.

İktidarın sert söylemleri, sürekli gerginlik ve öfke, vatandaşı sadece ekonomik olarak değil ruhsal yönden de çöküntüye de sürükledi.

★★★

Artık boş vaatlere inanan kalmadı, paramız pul oldu!

Ancak “Paramız pul oldu” derken, bir de baktık ki, pul bile olmamış!

Pulun bir değeri vardır, öyle kolay kolay düşmez! Bizim para ise tepetaklak gidiyor!

Testinin çatladığını ve bir süre sonra parçalanacağını görmüyorlar.

Artık yapılacak tek iş, bu işkenceye devam etmeden “Milletin hakemliğine” gitmek!

Bu kötü gidişe seçmen “DUR” diyecek!

Böyle saldırgan tiplerin CHP’de ne işi var?


Önce şunu belirteyim:

Ulusça içinde bulunduğumuz bunalımdan kurtulmak için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir umut ışığı olarak görüyorum.

Bunu söyledikten sonra, onun saldırgan Basın Danışmanı’nın yarattığı çirkin olay konusundaki düşüncelerimi anlatacağım.

Kılıçdaroğlu’nun görev verdiği Basın Danışmanı Ömer Topsakal, danışman değil de, ona-buna posta koyan bir kabadayı mı? Ya da, CHP’yi içinden vuran bir Truva Atı mı?

Kılıçdaroğlu’nun Basın Danışmanı Ömer Topsakal’ın, bir gazeteciyi dövmeye kalkışması aslında Kılıçdaroğlu’na indirilen bir darbedir.

AKP’liler kim bilir ne kadar memnun olmuşlardır?

CHP’yi temsil etmekte olan Ömer Topsakal adındaki kişinin, SÖZCÜ yazarı Deniz Zeyrek’in üzerine yürüyüp “Sen kimsin geri zekâlı?” diye bağırarak onu dövmeye kalkması hangi sakat aklın ürünüdür?

Bu davranış Kılıçdaroğlu’nun “Sevgi, barış, helâlleşme, herkesi kucaklama” gibi harika sözleriyle bağdaşıyor mu?

Böyle sakıncalı tiplerin, CHP’de görev alması doğru mudur? İnsanlar “Bunlar muhalefette böyle olursa, iktidara gelince ne yaparlar acaba?” diye düşünmez mi?

Ben, Deniz Zeyrek’e saldırı olayına, ülkeyi düzlüğe çıkartmak için olağanüstü çaba sarf eden Kemal Kılıçdaroğlu adına üzüldüm. Çünkü onun danışmanı bir çuval inciri berbat etti!

CHP’nin böyle kılavuzlardan (!) kurtulması gerekir.

Deniz Zeyrek’e “Geçmiş olsun” diyorum.

GÜNÜN SÖZÜ

Zorluğu yenme azmi önemlidir. Her şey, kolay olmadan önce zordur!