Bugün Beşiktaş’taki Çırağan Sarayı’nın karşısında Mimar Sinan’ın inşa ettiği külliyede ünlü bir türbe vardır. Orada, Muhteşem Yüzyıl’ın önemli bilgini Yahya Efendi yatar.

1495-1571 yılları arasında yaşayan Yahya Efendi, İslâmî ilimler, tıp, geometri gibi konularda söz sahibiydi.

Yahya Efendi’nin, devrin güçlü padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mektup yüz yıllar boyunca ders niteliğinde kabul edilmiş ve değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Doğruluktan şaşmayan ve sözünü esirgemeyen bir bilgin olan Yahya Efendi’nin, Padişah Kanuni’nin bir sorusu üzerine yazdığı cevabi mektup şöyledir:

★★★

“Bir devlette zulüm yayılırsa...

Haksızlık sıradan bir hale gelirse...

İşitenler de ‘neme lâzım’ deyip uzaklaşırsa...

Sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse...

Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse...

Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası duymazsa...

İşte o zaman devletin sonu görünür!

Önce devletin hazinesi boşalır.

Halkın güven ve saygısı sarsılır.

Asayişe itaat kaybolur.

Halkın umutları yok olur.

Böylece kaçınılmaz sona gelinir!”

★★★

Trabzon doğumlu Yahya Efendi, kendisi gibi Trabzon doğumlu Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşiydi.

Kanuni’nin annesinin sütü az olduğu için Yahya Efendi’nin annesi, hem oğlunu, hem de Kanuni’yi emzirmişti.

Tarihte yaşayan olaylar, ünlü bilgin Yahya Efendi’nin Kanuni’ye gönderdiği cevabi mektupta yazdıklarında ne kadar haklı olduğunu göstermiştir.

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” denir ya... Yahya Efendi’nin açık sözlülüğü Kanuni Sultan Süleyman’ın hoşuna gitmemiş, süt kardeşi olduğu halde, bir süre sonra onu görevinden azlederek emekliye sevk etmiştir.

Tasavvufi şiirler de yazan Yahya Efendi o tarihe kadar, sarayın medreselerinden birinde “müderris” olarak görev yapıyordu. Müderrisin bugünkü karşılığı profesördür.

Yahya Efendi Türbesi, günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü yönetimindedir ve ziyarete açıktır.

TEBESSÜM

Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu


Trabzonlular bu fıkrayı rahmetli hemşerileri Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu’na atfederler!

O, tüm Karadenizlilerin iftihar ettiği, sevgi dolu, değerli bir tıp adamıydı. Karaciğer naklini ilk gerçekleştiren doktorlardan biri olarak ün yaptı.

Kaya Hoca’nın Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki odası hiç boş kalmazdı... Her gelenin derdine çare arardı. Fakaaat... Kafasının tası attığı zaman da ağzına geleni pat diye söylerdi. Onun kalbinin temizliğini bilenler bundan alınmazlardı.

Yine yoğun bir günde, hoca bir dostunun gönderdiği  yaşı ilerlemiş bir adamı muayene eder. Adam sorar:

“Hocam, acaba 20 yıl daha yaşayabilir miyim?”

Kaya Hoca da ona  sorar:

“İçki-sigara içer misin? Dostlarınla eğlenir misin? Kadınlarla aran nasıl? Gezilere gider misin?”

Adam, göğsünü gere gere anlatır:

“İçkiyi de sevmem, sigarayı da... Eğlenceden nefret ederim! Çapkınlığım da yoktur! Hiç tatil yapmam. Hayatım para kazanmakla geçer. Evden işe, işten eve...”

Adamı dinleyen Kaya Hoca’nın tepesi atar:

“Öyleyse ne halt yemeye yirmi yıl daha yaşamak istiyorsun be adam? Seninki yaşamak değil ki zaten!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hayat taksi gibidir, dursan da gitsen de taksimetre işler!